Kıyamet (Kısa Öykü)

80 70 8
                                    

Sadece sessizlik vardı...

Batmakta olan güneşin ışıkları, kadının alnında biriken ter taneciklerine çarpıp kırılıyordu. Kızıl saçları ışıkta yanıyor gibiydi. Artık ölü olan gezegende sanki zaman da durmuştu. Kadın zamana meydan okurcasına tüm canlılığıyla ayakta duruyor, karşısındaki tanımadığı adama bakıyordu.

Etrafındaki herkes aniden yok olmuştu. Karşısında oturup konuşan arkadaşı kopan bir film gibi ortadan kaybolmuş, sesi kesilmişti. Önce bir rüyada olduğunu düşündü. Günlerdir yoğun bir tempoda çalışıyor ve uykusuz kalıyordu. Binada kimsenin olmadığını fark etti. Hızla sokağa inip yürümeye başladı. Kimse yoktu. Oysa iş çıkışı saatlerinde yürümek bile zordu buralarda. Caddeye kadar adımlarını hızlandırdı. Meydana ulaştığında koşmaktan nefesi kesilmişti. Kimse yoktu. Her yerde birbirine ya da duvarlara çarpan içi boş arabalar vardı. Kadın şok bile geçiremiyor, etrafında olup biteni anlamaya çalışıyordu. Telaşla cep telefonundaki herkesi aramaya başladı. Kimse cevap vermese de her aramada bir ses duymayı umut ederek sonuna kadar çaldırdı numaraları. Nafileydi... Ellerini başına götürüp terleyen alnını silecekti ki yaklaşan bir motor sesi duydu. Kendisini fark eden motorlu ani bir fren yaparak durdu meydanın ortasında. Hem korku hem de sıra dışı bir rahatlama hissediyordu şimdi kadın.

***

Adam evindeydi. Yalnızdı ve yalnızlık tek arkadaşıydı. Patlama seslerinden bir şeyler olduğunu fark etti. Yine bir trafik kazası olduğunu düşündü. Evinin önündeki küçük kavşakta çok sık olurdu böyle kazalar. İlginç, bu sefer sert fren sesi duymamıştı. Oysa eriyen lastik kokusu bile gelirdi odasına. Pencereden baktı. Yanmakta olan iki araba gördü. Diğer araçlarsa birbirine girmişti. Sakindi adam. Neden kimse yok etrafta diye düşündü. Aşağıya indi ve arabaların içlerinin boş olduğunu fark etti. Herkes nereye kaybolmuştu? Motoruna atladı ve birilerini bulmak umuduyla şehir meydanına gitti. Umduğunu bulmuştu. Tek bir farkla, birilerini değil sadece tek bir kişiyi.

***

Adam ve kadın birkaç saniye birbirlerine baktılar. Adamın aklından ilk geçen dev bir kamera şakası içinde olduğuydu. Hafifçe gülümsedi bu düşüncesiyle. Büyük meydanda güneş batarken sadece ikisi ve yalnızlığın gürültülü sessizliği vardı. Sessizliği ilk bozan kadın oldu. "Herkes nerede?" Adam yabancı gözlerle baktı bu soruya. Soru bir süre havada asılı kalmış ve sessizlik tekrar hâkim olana kadar çınlamıştı meydanda. "Ben de siz biliyorsunuzdur diye düşünmüştüm" dedi adam rahat bir tavırla. Motorundan atlayıp büyük ağacın altındaki banka oturdu adam. Cep telefonunu açıp tanıdıklarını aramaya başladı. Kimseye ulaşamadığını söyledi kadın otururken banka. Zaten yorgundu ve bu bilinmez anormal durum beynine ağrılar yerleştirmekten başka işe yaramıyordu. Adam da ulaşamadı kimseye. "Bak eğer bu bir oyunsa..." dedi ve kaldı adamın cümlesi. Kadının gözlerinde yorgunluk ve boş bakışlardan başka şey yoktu. Belliydi, bir şeyden haberi yoktu. Gözlerini ovuşturup yerinden hızla kalktı adam. Arkalarındaki dev iş hanının en tepesine çıktı. Kadın da arkasından... Şehri hiç bu kadar sessiz görmemişti. Birkaç yerinden dumanlar yükseliyordu. Her zaman kuşlar olurdu gökyüzünde. Biliyordu çünkü beslerdi onları. Onlar da yoktu. "Sence bu bir rüya mı?" diye sordu kadın. "Eğer öyleyse dün akşam ne içtiğimi merak ediyorum" dedi adam gülerek. Halen sakindi ama anlam vermeye çalışıyordu olan bitene.

İkisi de birilerine ulaşmak için sayısız yöntem denedi. Ulusal radyo yayını yapan kanala bile gidip kendilerine ulaşmalarını isteyen yayınlar yaptılar. Arayan kimse yoktu. Televizyonlardaki canlı yayınlarda, kadrajda boş masalar görünüyordu. Bazılarında kameralar yere düşmüş, sadece döşemeleri gösteriyordu. Canlı olmayan yayınlarsa devam ediyordu. Tüm çabaların ve başarısızlığın ardından ikisi de yorgun düşmüştü. Kadın kendi evine gitmek istediğini söyledi. Adam da onunla geldi. Görünen o ki dünyada sadece iki kişi kalmıştı ve birbirlerinden uzakta kalmak ikisi için de tehlikeli olabilirdi. Tehlike arz edebilecek kimse kalmamıştı belki ama yalnızlık yeterince korkunçtu.

Mükemmel HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin