Zebran kolumu bırakıp odamın dört köşesine dokunarak tılsımlı sözler okumaya başladı. Hiçbir cinni varlık odaya giremeyecek ve dışarıdan bizi izleyemeyecekti.
Bunu neden yaptığını bilmiyordum ama ne olacaksa ikimizin arasında kalmasını istediğini farkettim.
Sessizce yatağıma oturup olacakları beklemeye başlarken Zebran işini bitirip Ateş hocanın bedenine dönüşerek yanıma oturdu.
" Gözlerimin içine bak Ebrar. "
Bu uzun zaman sonra bana söylediği ilk cümle oldu. Sesinde ne bir kızgınlık ne de bir öfke kırıntısı vardı.
İşte tam da bundan korkmalıydım. Çünkü gösterilmeyen öfke, sessizliğe bürünen hayal kırıklığı intikamların en acısı, en büyüğü demekti.
Sol gözümden akan yaşı silecek cesaretim bile yoktu.
Zebran parmak uçlarıyla gözyaşımı yanağımdan silip iki eliyle yüzümü kavradı ve gözlerimin içine bakmaya başladı.