𓆸

745 71 110
                                    

❝Ne içimdeki sokaklara sığabildim, ne dışarıdaki dünyaya

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ne içimdeki sokaklara sığabildim, ne dışarıdaki dünyaya..

Artık sınava tam anlamıyla bir ay kalmıştı. Minsun, part time işlerine hâlâ devam ederken ders çalışmayı da ihmal etmiyordu.

Aklına takılan tek bir şey vardı; Chan

Yaklaşık iki haftadır hiç olmadığı gibi davranıyordu. Gülüşü, bakışı hatta sarılışı bile ona ait değildi sanki. Minsun bunu anlıyordu ama kendine anlatmak istemiyordu. Tutunduğu tek dal da kırılıp koparsa 'ne yaparım ?' diye düşünüyordu.

Chan bugün okula gelmemişti. Normalde okula gelemdiği zamanlar haber verirdi ama bu sefer vermemişti. Minsun ne kadar mesaj atarsa atsın geri dönmedi.

Okuldan çıkıp kafeye geçti.

İşlerini yaparken aklında hep Chan vardı. Saçma şeyler düşünmek istemiyordu ama buna engel de olamıyordu. Kalbi sıkışıyor, nefes alamıyormuş gibi hissediyordu. Neyseki bugün çok işi yoktu. Masaları da sildikten sonra çantasını alıp kafeden çıktı.

Yüzüne vuran esintiyle biraz üşüdüğünü hissetti. Ama bu hissi seviyordu. Kulaklığını takıp yürümeye başladı.

Aynı zamanda Chan, büyük bir düşünce karmaşıklığıyla Minsun'la sürekli gittiği sahile adımladı.

Vardığında her zaman oturdukları salıncakların önünde durdu. Denize bakıp derin bir nefes aldı. Hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti kendini.

Eline telefonu alıp mesaj yerini açtı. Minsun'a yazmaya başladı.

"Sahile gelir misin ? Seninle bir şey konuşmam lazım."

Evinin önüne gelen Minsun, bildirim sesiyle telefonunu cebibden çıkardı. Mesaj Chandandı. Gönderdiği mesaj şuan esen rüzgardan daha soğuktu.

"Geliyorum."

Elini kalbine koydup kötü bir şey olmaması için tanrıya dua etmeye başladı.

Sahile vardığında salıncakta oturan Chan'ı gördü. Yanına yaklaşıp ona seslendi.

"Kıvırcıkkk !"

Eğer gülümseyip ayağa kalkarsa sorun yok demektir diye düşündü. Kalkmadı, hatta gülmedi bile. Boğazı düğümlenir gibi oldu ama yine de konuştu Minsun.

"Chan bir sorun mu var ?"

Chan bir süre yüzüne baktı.

"Otur anlatacağım."

Minsun gözlerini ayırmadan Chan'ın yanındaki salıncağa oturdu. Ne duyacaktı bilmiyordu ama çok korkuyordu.

Chan denize boş bakışlarla bakıyordu. Az sonra söyleyeceği şeyleri aslında hiç söylemek istemiyordu ama söylemeliydi.

"Ben ayrılmak istiyorum."

Minsun duyduğu kelimeleri anlamaya çalıştı. Yanlış duyduğunu bile düşündü. İki senedir mükemmel bir ilişkileri vardı Chan'la. Her zorluğa rağmen gerçekten mükemmeldi.

"Anlamadım nasıl ?"

"Anlamayacak bir şey yok artık seninle beraber olmak istemiyorum."

Minsun'un gözleri doldu.

Ve ekledi Chan.

"Beni karanlığının içine çekiyorsun."

Minsun duyduğu cümle karşısında öylece kaldı. İki senedir biraz olsun Chan'la nefes almışken şimdi niye böyle olmuştu ?

Sadece sustu, susuyor gözükse de içinde fırtınalar kopuyordu. Onu asıl üzen şey Chan'ın haklı olmasıydı. Kendini hep bir lanet gibi gördü. Babası bile ona 'Hiç doğmamalıydın' demişken nasıl görmeyecekti ki ?

Artık Chan olmayacaktı hayatında. Ölmek istediğinde bile başını göğsüne yasladığında tüm dünyayı susturan, her güldüğünüde yüzünde çiçek açtıran, her baktığında ferah okyanuslarda gezindiğini hissettiren çocuk olmayacaktı..

Chan gitmek için ayağa kalktı.

Gitme bile diyemedi. Kendi karanlığında çürümesine izin veremezdi. Kalbi on parçaya ayrılsa da bunu yapamazdı.

Birkaç adım attı Chan. Minsun'un elini tutmasıyla  durdu. Arkasına dönmek istemiyordu. Aşık olduğu kızın gözlerine bakmak istemiyordu.

"Sana son bir kez sarılmama izin ver."

Yine dönmedi öylece durdu.

"Lütfen, beni biraz sevdiysen son kez sana sarılmama izin ver."

Sesi titredi.

Chan'ın gözleri iyice dolmuştu. Kendini toparlayıp arkasını döndü.

Minsun gözlerinin içine bakıtı. Chan ise bakışlarını kaçırdı.

Minsun sıkıca Chan'a sarılmaya başladı. Doya doya sarılmak istiyordu. Hatta elinde olsa hiç bırakmamak istiyordu.

Chan da ellerini sırtına koyup gözlerini kapattı. Son kez kafasına yüzünü gömüp kokusunu içine çekti. Özleyecekti hem de çok özleyecekti.

Ayrıldıktan sonra Minsun, Chan'ın ellerini tutup tekrardan gözlerinin içine baktı.

"Yaşattığın her şey için teşekkür ederim. Karanlık hayatıma bir güneş gibi girdin. Ben kendimi bile sevmezken sen beni sevdin."

Duraksadı.

Derin bir nefes aldı.

"Kendine iyi bak kıvırcık.."

[BÖLÜM SONU]

Bitmesin Hikayemiz | Christopher Bang ChanWhere stories live. Discover now