𓆸

482 46 15
                                    

❝En çok sana sığınırken kendimi güvende hissediyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

❝En çok sana sığınırken kendimi güvende hissediyorum..❞

Minsun duyduğu sesle olduğu yerde öylece dona kaldı başını bile kaldıramadı. Adam yüzüne alaycı bir ifade takındı.

''Vay vay vay kimleri görüyorum, birilerinin durumu oldukça iyi gözüküyor."

Kız adamın konuşmasıyla biraz irkilse de başını kaldırmamakta ısrarcıydı. Çünkü babasına bakarsa gözünün önüne gelecek binbir tane şeyden korkuyordu. Sözleriyle her seferinde yerin dibine sokuyordu kızını, zaten en son yaptığı şey direkt canına kastetmekti.

Adamın alaycı ifadesi öfkeyle büründü.

''Herkesi yanımdan söküp aldın önce karımı sonra oğlumu..''

Biraz duraksadı ve devam etti

''Asla doğmamalıydın bu büyük bir hataydı. Senin yüzünden yalnız bir adam oldum. Aklına getirip arada gülüyorsundur bu halime, keyifleniyorsundur öyle değil mi ?''

Bu suçlayıcı sözlerini sarf ederken bir yandan da ufak adımlarla kızın üstüne yürüyordu.

Kız geri geri iki üç adım attı. Her zerresinin titrediğini hissedebiliyordu. Önce gözlerini sonra da kulaklarını kapatıp öylece yere çöktü. Kesik kesik nefesler veriyordu.

Minsun'u fark eden Chan koşar adımlarla önüne geçti. Karşısındaki adamı görünce babası olduğunu anladı.

"Ne yaptın ona manyak adam ? Defol git buradan yoksa polisi arayacağım."

Babası Chan'ı süzdükten sonra hiçbir şey demeden oradan uzaklaştı.

Chan öfkesini bir kenara bırakıp arkasını döndü ve sevdiği kızın yanına çöktü. Birkaç kez adını seslense de bir tepki alamadı. Öylece kilitlenmişti. Önce Minsun'un kulaklarını kapattığı iki kolunu tutup aşağıya indirdi. Sonra tekrardan adını seslendi. Yine karşılık alamadı. Son çare olarak çantasından çıkardığı suyun kapağını açtı ve birazını eline döktü sonra da yüzüne biraz püskürttü.

Minsun yüzüne değen birkaç damla suyla içine girdiği karanlıktan kurtulup kendine geldi. Gözünü araladığında karşısında Chan'ı gördü.

"Chan."

Oturduğu yerden doğrulup Chan'a sarıldı. Şuan sığınacak birine çok ihtiyacı vardı. Gözünü kapattığından itibaren dünyadan kopmuş gibiydi. Babası ne ara gitti Chan ne ara geldi fark etmemişti bile.

Kendini çekip çıkarmaya çalıştığı karanlık her seferinde onu içine çekiyordu. Göz yaşları yine gözündeki yerini almıştı ama Minsun akmasına izin vermedi. Ağlamaktan bile yorulmuştu artık.

Chan Minsun'un birden sarılmasına şaşırsada kendini toparlayıp ellerini beline sardı. Şimdi sırası değildi ama onu ne kadar özlediğini daha iyi fark ediyordu. Ellerini saçlarında gezdirmeye başladı.

"Tamam geçti her şey güvendesin."

Ayrıldıklarında Chan yanındaki suyu Minsun'un ağzına götürdü.

"İç hadi biraz."

İçmesine yardım ederken Minsun'un gözleri Chan'daydı. Lise zamanlarındaki gibiydi her şey. O zaman da babasından kurtulmak için koşarak Chan'a sığınırdı.

Minsun suyu içtikten sonra derin derin nefesler alıp vermeye başladı. Chan kolundan aldığı lastikle salık saçlarını arkasına geçip bağladı.

Biraz kendine gelince konuştu Chan.

"Abini arayalım Minsun, söyle numarasını."

Minsun telefonunu çıkardığı kolunu tuttu.

"A..aramayalım Chan lütfen bilmesin abim bir şey."

"Peki nasıl istersen."

Chan ayağa kalktıktan sonra Minsun'un kolundan tutup kalkmasına yardımcı oldu. Minsun hâlâ uyuşuk olan vücuduyla yavaşça kalkmaya çalıştı. Yürüyemeyince Chan'a tutundu. Chan Minsun'un zorlandığını fark edince ellerini bacaklarının altından geçirip tek hamleyle kucağına aldı. Minsun yorgun başını boynuna yasladı.

Chan maratona koşan kalbine içinden küfür ederken arabaya doğru yol aldı. Minsun'u dikkatlice ön koltuğa oturtup kemerini bağladı. Sonra kendisi şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.

Minsun'u kendi evine götürmekten başka çaresi yoktu..

[BÖLÜM SONU]

Bitmesin Hikayemiz | Christopher Bang ChanWhere stories live. Discover now