𓆸

639 64 55
                                    

❝Denize atsam tüm derdimi, dalgalar alıp götürür mü ki ?❞

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Denize atsam tüm derdimi, dalgalar alıp götürür mü ki ?❞

"Chan."

"Minsun."

İki genç birbirlerinin isimlerini fısıldadılar. Yutkunmak bile zordu onlar için. Dolu gözlerle öylece birbirlerine baktılar. Hasretle doluydu bu gözler.

Minsun kendini toparlayıp Jisung'a döndü. Eli kafasında saçlarını karıştırmaya başladı.

"J..jisung b..benim ıı şey.. önemli bir işim vardı gitmem gerek."

Minsun arkasından bağıran Jisung'u takmadan koşar adımlarla kampüsten çıktı. 

Chan öylece kızın arkasından baktı. Onu en son sarıldıkları sahilde görmüştü. İstemese de ondan o akşam ayrıldığı sahilde.

Chan Minsun'dan ayrıldığı günün ardından annesiyle apar topar Avusturalya'ya dedesinin yanına taşınmıştı. Orada iki buçuk yıl boyunca çok zor zamanlar geçirmişti. İki buçuk yılın sonunda da Kore'ye dönüp üniversite sınavına girmişti. Sonuç olarak kazanmıştı ve şimdi buradaydı.

Hissettiği özlem bütün vücudunda dolaşıyordu Chan'ın. Hiçbir zaman Minsun'u aklından çıkaramamıştı. Ona sarılmayı, onu öpmeyi, saçlarını okşamayı ve kokusunu o kadar özlüyordu ki ağladığı geceler bile olmuştu.

Kendine dik dik bakan Jisung'u fark edince düşüncelerinden kurtulup kafeteryayı terk etti Chan.

Minsun ise sessizce yanaklarından süzülen yaşlarla yürüyordu. Hiç böyle bir şey olacağını tahmin etmemişti. O günden sonra Chan'ı bir daha hiç göreceğini sanmıyordu.

Yürüdü yürüdü..

Kafasını kaldırdığında ayaklarının onu Chan'la en son sarıldığı parka getirdiğini fark etti.

Denizin önüne geldiğinde yere çöktü.

Yine kafasında o cümle yankılandı.

"Beni karanlığının içine çekiyorsun."

O günkü gibi ağlamaya başladı.

Minsun en çokta o günden sonra Chan'ın onu hiç merak etmemesine kırgındı. Gitmesinden çok umursanmamak daha can yakıcıydı onun için.

Ağlaması hafifleyince bakışlarını denize döndürüp mırıldandı.

"Kendimi bu kadar toparlamışken karşıma çıkmak zorunda mıydı ?"

Sonra bedenini arka taraftaki salıncağa çevirdi. Burda ayrılmış olsalar da onun için burası çok değerliydi. Chan'la ilk burada tanışmıştı.

O gün aklına geldi Minsun'un.

Yine babasıyla tartışmış akşam üstü abisinden izin alıp buraya gelmişti. Salıncakta oturup ağlamaya başladı. Bir süre sonra ona yaklaşan birini fark edince kafasını kaldırıp peçete uzatan gamzeli, kıvırcık çocuğu gördü. Gülümsemesi daha ilk görüşten kızı etkilemişti. Elindeki peçeteyi alıp teşekkür etmek amaçlı hafif kafasını eğdi. Gamzeli çocuk ise kızın yanındaki salıncağa oturdu.

"Buradan şehrin ışıkları ne kadar güzel  gözüküyor değil mi ?"

Sorduğu soruyla yanındaki kıza döndürdü kafasını.

Kız 'İyi misin, neden ağlıyorsun ?' gibi sorular beklerken duyduğu soruyla şaşırdı. Kısa bir süre denizin ötesindeki şehrin ışıklarına baktı, sonra kafasını çocuğa çevirdi.

"Evet, çok güzel gözüküyor."

"Şehir ışıklarını süsleyen denizi hisset, gözlerini kapat ve kokusunu içine çek."

Kız çocuğu dinleyip gözlerini kapattı. Denizi hissetme fikri içindeki yarıkları huzurla doldurmuştu.

Gözü kapalı konuşmaya başladı çocuk.

"Hayatımız da deniz gibi değil mi ? Her ne kadar fırtınalar, gelgitler yaşasa da derinliklerinde inciler saklar. Ve her ne kadar uçsuz bucaksız gözükse de karşısında onu izleyen insana hep bir umut depolar, içini açar."

Kız üzüntüsünü unutup iyice kendini iyi hisettmeye başlamıştı. Anlamadığı şekilde adını bile bilmediği bu çocuk ona sığınılacak bir liman gibi hissettirmişti.

Biraz daha öylece denizi seyrettiler.

Çocuk ayağa kalkınca kız da kalktı.

"Ben sınıfınıza yeni gelen çocuğum. Pek etrafına bakmadığın için eminim fark etmemişsindir beni. Adım Bang Christopher Chan."

Yine gamzelerini belli ederek gülümsedi ve elini uzattı.

Kız biraz daha çocuğun yüzüne bakınca onu sınıfta gördüğünü hatırladı.

"Kusura bakma sana özel bir durum değil. Ben de Minsun, Lee Minsun."

Mahçup bir şekilde çocuğun elini sıktı...

Minsun aklına gelen bu anıyla derin bir nefes aldı. Evet onu görmek kabuk bağlayan yaralarını kanatsa da özlediği yüzüne birkaç saniye de olsa bakmak kalbine iyi gelmişti, özlemini dindirmişti..

[BÖLÜM SONU]

Bitmesin Hikayemiz | Christopher Bang ChanWo Geschichten leben. Entdecke jetzt