16| Mevcut savaşımızın ortasında bizi vurdun

1.9K 222 150
                                    

Tüm gece uyumamıştım.

İçimdeki huzursuzluk asla geçmemişti ve ben düşüncelere dalmaktan uyuyamamıştım. Kötü günler geçmişti, Taehyung yanımdaydı ama o kötü his, her zaman benimleydi. Uyumak da istemiyordum gerçi. Sanki uyusam Taehyung'tan kopacak yada kabuslar görecekmişim gibi hissediyordum.

Taehyung da benimle birlikte uyanık kalmıştı. Saatlerdir kolları arasında olup bitenleri düşünüyordum. O ise tek kelime etmeden bana sarılıyor, arada başını eğip uyuyup uyumadığımı kontrol ederek saçlarıma öpücükler konduruyordu.

Sabah çoktan olmuş, içeri güneş sızmıştı. İçeridekiler arada bizi kontrol ediyor, kahvaltı hazır olana kadar keyfimize bakmamızı söylüyorlardı. Açıkçası hiç iştahım yoktu fakat, Taehyung'un aç durmama izin vermeyeceğini biliyordum.

Başımı göğsünden kaldırıp ona baktığımda göz göze geldik. Kıvrılan dudaklarına karşılık ben de ona hafifçe gülümsedim ve bu sefer, başımı yastığa koyup onu izlemeye başladım. Yoğun bakışları bir an olsun üzerimden ayrılmadı.

"İyi olacak mıyız?" diye sordum.

"Olmamız için elimden geleni yapacağım."

Hafifçe başımı salladım ve yataktan kalktım. Taehyung da kıyafetlerini değiştirdiğinde mutfağa gittik ve yerimize oturduk. Ortam sessizdi ve herkes birbirine kaçamak bakışlar atıyordu.

"Nasılsın Jungkook?"

Bakışlarımı Yoongi'ye çevirdim. "İyiyim hyung."

"Taehyung ile çok güzel toparlanıyorsun. Gün geçtikçe daha iyi görüyorum seni." dediğinde başımı salladım gülümseyerek.

"Ya Jungkook üzülmesin diye konuyu açmadım şu zamana kadar ama dayanamayacağım daha fazla. Başkanın yaptığını yanına bırakmayacağız değil mi?"

Seokjin'in cümlesine kaşlarını çattı Taehyung ve oturduğu yerde dikleşti. "İntikamımızı aldım merak etmeyin."

Kaşlarım hayretle havaya kalktı. Diğerlerinin tepkilerine bakılacak olursa onlar da yeni öğrenmişlerdi. Taehyung her an benimle birlikteydi, ne ara intikamı aldığına şaşırmıştık hepimiz.

"Evden dışarı hiç çıkmadın, telefon görüşmesi yaptığını da hiç duymadım." dediğimde gülümsedi.

"Ufak bir mesaj yeterliydi."

"Ne yaptın?"

Bu sefer ciddileşti, bakışlarını benden kaçırdı. Başımı yana eğip tekrar bakışlarını yakaladım. Yüzünde ufacık bir üzüntü veya pişmanlık yoktu fakat bana cevap vermekten çekiniyordu.

"Taehyung, ne yaptığını sordum?" diye yeniledim sorumu.

Taehyung derince ofladı ve eliyle yüzünü sıvazladı. Ardından yerinden kalktı ve tezgahın üzerindeki kumandayı alarak televizyonu açtı. Açılan haberi kaşlarımı çatarak dinlemeye başladım.

"Güney Kore büyük bir hüzünle uyandı bugün sayın seyirciler. Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi, meydanda asılı bulundu. Ölümünün sabah saatlerinde gerçekleştiği düşünülüyor. Ölüm sebebi henüz belli olmasa da, birçok kişi çok konuşulan katil grubunun yaptığını düşünüyor. Cumhurbaşkanı büyük bir hüzün içerinde olsa da, bu konuyla çok yakından ilgileneceğini bildirdi. Konuyla ilgili gelişmeler için beklemeye devam edin."

Tüylerim diken diken oldu, kalbim hızlandı. Beni çıkardıkları ve halkın beni linçlediği meydanda ölü bulunmuştu. Cansız bedeni ekranda gösterilirken titrek bir nefes aldım sadece. Üzülmemiş, kötü de hissetmemiştim. Sadece bana kötü davranıp aşağıladığı anlar gözümün önünden geçiyordu.

Catastrophe | TaekookWhere stories live. Discover now