25| Seni sevince her şeyi önüne sermek istedim

1.5K 206 65
                                    

Taehyung'un eve getirdiği mutlu haber herkesi kıpır kıpır etmişti. Hepsi dinleme cihazındaki konuşmaları tekrar ve tekrar dinliyor, kahkahalar eşliğinde muhabbet ediyorlardı. Ben ise mutluluklarını onlardan oldukça uzak bir köşede izliyordum.

"Başardık lan!" dedi Yoongi ve Taehyung'a dönüp ona sımsıkı sarıldı. "Sen olmasan yapamazdık, iyi ki varsın dostum."

Taehyung ona ufak bir tebessüm etti sadece. Arkadaşları kadar mutlu görünmüyordu. Sadece benim gibi sessizce onları izliyor, arada muhabbete dahil oluyordu. Derin bir nefes almadan edemedim. Çok uzun zamanın sonunda gerçekten başarmışlardı.

"Hemen yayalım herkese. Ne diye bekliyoruz?"

Namjoon'un konuşmasıyla Taehyung yerinde rahatsızca kıpırdandı. Anında ciddileşen ve gerginleşen yüzüne kaşlarımı kaldırdım. Yine ve yine yolunda gitmeyen şeyler vardı ve ben, artık şaşırmıyordum bile.

"Babam bir şeyler planlıyor. Ağır bir hamle yapacak."

"Babanı içeri tıktıracağız oğlum. Hapisteyken ne yapabilir?" dedi Seokjin alayla.

Taehyung başını sağa sola salladı ve ellerini saçlarına geçirdi. "Öyle değil işte. Babam gerçekten bir şey yapacak. Üstelik içeri girse bile hala emrinde olacak bir sürü adamı var."

"Ne yapacakmış?" diye sordu Yoongi de ciddileşerek.

"Bilmiyorum ama son hamle olduğunu söyledi. Siz tahmin edin ne kadar ciddi olacağını."

Kollarımı göğsümde birleştirip çatık kaşlarımla baktım onlara. Taehyung'un babasının ne kadar iğrenç bir herif olduğunu ve yapabileceklerinin sınırı olmadığını çok iyi öğrenmiştim. Son hamle dediğine göre hepimizin hayatını karartacak bir şey bekliyordum.

Hoş, benimki yeterince kararmıştı ama neyse.

Taehyung ile gözlerimiz kesiştiğinde kalbim hızlandı. En son dün konuşmuştuk ve o konuşmadan sonra bir daha göz göze bile gelmemişti. Benden olabildiğince uzak duruyordu. Rahatsız olmamı istemiyordu sanırsam.

Bakışları ağır ağır yüzümde gezindi ve bakışlarını benden kaçırıp titrek bir nefes aldı. Bu hali kalbimi sızlatsa da, ben de bakışlarımı ondan kaçırdım ve üzgün bir ifadeyle duvarı izlemeye başladım.

Birbirimizi seviyorduk. Birbirimizi çok fazla seviyorduk ama birbirimizle hayatı yaşayamıyorduk. Başımıza bundan kötü bir şey gelebileceğini sanmıyordum. Bu savaşı kazanıp kazanmamaları artık umrumda değildi. Ben her şeyimi kaybetmiştim.

Çok fena bir adamdı Kim Taehyung. Bir dokunuşu, bir bakışı yada bir gülüşüyle insanın aklını başından alırdı. Egoist biri değildi fakat öyle emindi ve öyle farkındaydı ki kendinin, insanın kalbini söküp atardı çabasız.

Onunla evli olduğum için hep şanslı görmüştüm kendimi. Sokakta gezerken gözler hep onun üzerinde olurdu fakat onun gözleri bir tek benim üzerimdeydi. Ve hep şey düşünürdüm, bu ateşli adam bana aşık!

Yemin ederim öyle güzel bir çifttik ki, hayran olurdum bize. Onunla çocuklaşır, onunla büyür ve onunla öğrenirdim dünyayı. İlişkimizde sözünü geçiren kişi genelde Taehyung olurdu ve ben de bundan şikayetçi olmazdım. Sınırını her zaman bilirdi çünkü.

"Hadi içelim!"

Jimin'in getirdiği votkaya baktım ve Taehyung'un tepkisini izledim. Votkadan nefret ediyordu ve kokusuna bile katlanamıyordu. Ona uzatılan bardağa yüzünü buruşturması da bunu onaylarken gülümsedim.

Arkadaşlarıyla içmeyi sevmesine rağmen nadiren içerdi. En çok benimle içmeyi sevdiğini söylemişti bir keresinde. Sarhoşken yaptığımız muhabbetleri ve sevişmelerimizi seviyordu. Taehyung, her şeyi benimle yapmayı seviyordu en çok. En basit şeyler bile seninle birlikteyken anlamlanıyor ve ben bunu seviyorum demişti bir keresinde de.

Catastrophe | TaekookWhere stories live. Discover now