21| Yalanlar üzerine kurulu evliliğinizi mi savunacaksın?

1.8K 216 128
                                    

Taehyung'un dudakları yüzümde gezinirken gülümseyerek anın keyfini çıkarıyordum.

Dünden beri hepimiz o kadar huzurluyduk ki, birkaç gün daha kafa izni vermiştik kendimize. Planlarla yada haberlerle uğraşmayacak ve kendimize vakit ayıracaktık. Hepimizin buna gerçekten ihtiyacı vardı çünkü çok yorulmuştuk.

Daha bir gündür özgürdük fakat bu kafa izni şimdiden herkese iyi gelmişti. Herkes mutlu bir şekilde kendi işleriyle meşgul oluyor, hayatlarımız normalmiş gibi sohbet ediyorduk. Derin iç çekmeden edemedim.

Düşünüyordum da, hayatlarımız gerçekten normal olsaydı nasıl olurduk?

Ben ve Taehyung işlerimizle yoğun olmaya devam ederdik büyük ihtimalle. Birbirimize vakit ayıramadığımız için sitem ederdik ve birebirimizle ilgileneceğimiz o kısacık anı sabırsızlıkla beklerdik. Eve gece yarısı dönüp yatağımıza girer ve biraz öpüştükten sonra uyuyakalırdık.

Diğerleri de istediği gibi bir hayat yaşardı. Seokjin aşçılık bölümü mezunuydu mesela ve kendi restoranını açabilirdi. Oldukça popüler bir aşçı olacağından emindi ama hayali yarım kalmıştı. Umarım her şey sona erdiğinde bu hayalini gerçekleştirebilirdi.

Namjoon matematik öğretmeni olmak istiyordu. Küçük çocukları oldukça sevdiğini ve onlara kendinden bir şeyler katmayı sevdiğini söylemişti bir keresinde. Anlatırken öyle hevesli anlatıyordu ki, gülümsemeden edemiyordunuz. Bana kalırsa bir öğretmenden daha fazlası olurdu. Eğer Namjoon gibi bir öğretmenim olsaydı, matematik gibi iğrenç bir dersin dehası bile olabilirdim.

Hoseok'un ne olmak istediğini öğrenememiştim fakat bence ona psikolog olmak çok yakışırdı. Onunla konuşurken beni ilgiyle dinlemesi ve benim fark edemediğim yerlere dikkat çekerek tavsiyeler vermesinden anlamıştım bunu. Oldukça bilgili bir insandı ve arkadaşlarını çok kez doğru yola döndürmüştü. Grubun en neşelisi oydu fakat, aralarından biri kötü olduğunda en korkulması gereken kişi de oydu.

Yoongi bir meslek edinmek istemiyordu. Üç kuruş için bir mesleğe senelerini adamak saçma geliyordu ona. Tek istediği arkadaşlarıyla içip dağıtmak, dilediği kadar eğlenmekti. Her zaman serseri biri olduğunu düşünmüştüm fakat annesinin ölümünden sonra çok şey değişmişti. İntikam işine öyle bir ciddiyetle odaklıydı ki, öyle öfkeyle dolup taşmıştı ki şaşırıp kalmıştım. Ciddiyeti ve acımasızlığına rağmen bir sarılmayla paramparça olacak kadar da hassastı.

Ve Jimin.. Ah, kalbimi paramparça eden ve en çok üzüldüğüm kişi. Jimin'in tek hayali babası tarafından affedilmek ve huzurlu bir hayat yaşamaktı. Çok üzgündü, yorgundu, umutsuzdu. Çok çabalıyordu. Fakat plan yaparken dolan gözlerini, titreyen ellerini ve çaresiz bakışlarını yakalamıştım çok kez. Babasının ölümünden sonra çok zayıfladığını söylemişti Taehyung ve uyuyamamasının da etkisi vardı. Asla uyuyamıyor, ilaçlarla ayakta kalmaya çalışıyordu fakat bedeni artık dayanamıyordu.

Üzgünce bir iç çektim. Hepsinin öyle üzücü hayat hikayeleri vardı ki çok üzülüyordum. Hepsinin kalbi kırıktı, hepsi bu kabusun bitmesini istiyordu. Bir intikam planın içinde sürüklenip gidiyorlardı fakat nasıl sonuçlanacağından onlar bile emin değildi. Darmadağın ve yorgunlardı fakat o ufacık umuda tutunuyordu hepsi.

Eğer olur da bu savaşı kazanamazlarsa tamamen tükeneceklerdi ve bu sefer, birbirilerini bile toparlayamayacaktı.

"Suratın neden düştü?" diye sordu Taehyung merakla. Bakışlarımı ona çevirip gülümsemeye çalıştım.

"Bu şey ne zaman bitecek?" diye sordum sadece.

Gözlerime dalıp giderken dudaklarını büzdü ve omuz silkti. "İnan hiçbirimiz bilmiyorum fakat az kaldı. Bir anda her şey meydana çıkacak ve bitecek."

Catastrophe | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin