87 16 1
                                    

ғʟᴀsʜʙᴀᴄᴋ

Jisung uyandığında yatağın diğer kısmını boş gördüğü için üzülmüştü. Onunla uyanmayı seviyordu. Yataktan yavaş bir şekilde kalktı odadaki lavaboya girip yüzünü yıkamıştı. Tamamen ayıldığını hissedince gülümseyerek alt kata indi.  Mutfaktan gelen seslerle ve evdeki güzel kokularla gülümsemesi daha da büyüdü. 

Adımları mutfağa ulaştığında, Minho'nun üstsüz bir şekilde yemek hazırladığını gördü.  Yanına ilereyip arkasından kollarını beline sardı. Minho gelen kişiyle gülümsedi. "Günaydın bebeğim"

"Günaydın" dedi. Yanağını yapılı sırta yaslarken. "Uykunu aldın mı?" diye sordu bu sefer.  Jisung yanağını sürterek kafasını salladı. "Neden kalktın?"  Büyük olan gelen soru ile patatesleri karıştırmayı bırakıp belindeki kolları tutup kendinden ayırdı ve arkasını döndü. Tuttuğu kolları kendi omzuna yerleştirdiği zaman boynuna dolandı. Ellerini küçüğünün beline yerleştirip burnunu öptü.

"Uykumu almışım ki uyandım ve uyanınca çok aç olacağını düşündüğüm minik bebeğime kahvaltı hazırlamam gerektiğini düşündüm." Jisung gelen cevapla dudağını büzdü. "Bir dahakine kalkma kahvaltıyı sonra birlikte hazırlarız. Sensiz uyanmak çok kötü."

Bu sefer küçük dudakları öptü. "Peki bir dahakine öyle yaparım."  Jisung kollarını çözüp indirdi. "Acıktım. Patatesleri yakmadan pişir lütfen" sırıtarak hızlıca ayrıldı ve üst kata kaçtı.

"HAN JİSUNG!" Sevgilisinin bağrışını duyduğunda kıkırdadı. 

Duşun iyi geleceğini düşündüğü için kıyafetlerini hazırlayıp duşa girdi.

Sıcak bir duşun ardından üzerine giyip saçlarını havluyla hafifçe kuruttu. Ve alt kata sevgilisinin yanına indi.

Minho bir sandalyeye oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Küçüğün geldiğini görünce ayağa kalktı. "Otur hadi. Patatesi koyup geliyorum."

Patatesleri tabağa koyup masanın ortasına koydu ve minik sevgilisinin çaprazına oturdu.

"Güzel kokuyor. Her zaman ki gibi yapmışsın" Jisung acıktığını belli eden tavırlar sergilediği için Minho kıkırdadı. Kendini bilmiş tavrını takınıp sırıttı. "Tabiki güzel olacak. Yakışıklı sevgilin yaptı."

"Belkide o Yakışıklının sevgilisi çok güzel olduğu için olmuştur." Dedi büyük olana ayak uydururken. Minho duyduğu şeyle kahkaha atarken Jisung çatalını alıp patatesten bir tane ağzına atmıştı bile.

"Buna bir şey diyemeyeceğim haklısın. Eğer o yüzden patatesler güzelse. Patateslerin güzel tadına dayanılamayabilir."

Jisung aldığı övgü ile anında kızarırken Minho'nun koluna küçük bir yumruk attı. "Yapma şöyle ya."

"Hadi hadi daha oyalanmayalım. Bir yere götüreceğim seni." Birlikte yemeklerini yemiş mutfağı toplamışlardı. Hazırlanırken Jisung merakına yenik düşüp sordu. "Nereye gideceğiz?" Minho Jisung'a yaklaşıp ellerini küçüğünün beline yerleştirdi. "Sürpriz ama" Jisung duyduğu şey ile dudak büzüp kollarını Minho'nun boynuna doladı. "Bir kerede sürprüz olmasa?" kaşlarını kaldırıp dudağını dahada büzdüğünde Minho'nun gözleri direkt olarak oraya kaymıştı. Küçük bir öpücük kondurdu minik dudaklara "Ama olmalı. Hadi hazırlan" Büyük olan kollarını çözüp ayrıldığında Jisung'un kolları aşağı düştü ve dudağını yine büzerek dolaba döndü.

I was alone | MinSungWhere stories live. Discover now