89 17 4
                                    

Yine buradaydım. Yine yerime oturmuş onu izliyordum. Yanlızdım her zamanki gibi. O karşımda arkadaşlarıyla oturmuş gülüşürken sevgilisine sarılıyordu. Arada ona dönüp bir şeyler söylüyor gülümseyip başını öpüyordu.

Ne kadar bakmamaya çalışsamda dayanamıyordum. Gözlerim sürekli onun olduğu tarafa gidiyordu.

Kalbimin tamamı acıyordu. Canım çok yanıyor gözlerim doluyordu sürekli tırnaklarımın kenarları soyulmaktan yara olmuştu.

Gözümden bir damla yaş düşmüştüğü an elimle sildim. Karşımdaki sandalyenin sesini duyduğumda gözlerimi ellerimden ayırıp oturan kişiye baktım.

"Merhaba Jisung" Felix bana gülümsediğinde aynı şekilde karşılık vermeye çalıştım. "Senden başka kimseyi tanımıyorum ve yanına oturabileceğimi düşündüm."

"İstediğin zaman benimle oturabilirsin." Yine gülümsemişti. Benim gözlerim yine kısa bir anlığına Minho'ya kaydığında bana bakıyor olduğunu farke etmemle hızla ellerime baktım. Kalbim çok hızlanmıştı. Dudaklarımı ısırmaya başlayıp ellerimi soymaya çalışıyordum.

Felix masanın üzerindeki ellerime uzanıp bileğimin tam üzerine yerleştirdi ellerini. Bana olan temasında anında ona döndüm. "İyi görünmüyorsun. Bir sorunun varsa dinleyebilirim"

Olumsuz anlamda kafa sallayıp sakinleşmeye çalıştım. "Teşekkür ederim ama iyiyim." Dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi. "Peki o zaman sana okul hakkında bir kaç soru sorabilir miyim?"

Kafa salladığımda dudaklarını aralamıştı. "Şu bizden dört, beş masa uzakta oturan 4 erkek 1 kız olan grup okulun popülerleri gibi duruyorlar bir zararları yok değil mi? Zorbalık gibisinden."

Bahsettiği kişileri anladığımda gözlerim yine oraya kaymıştı. Bu sefer Hyunjin bakıyordu bana. Neden ki? Onunla göz göze geldiğimde Changbin gibi küçük bir tebessüm etmişti. Felix'e döndüm. "Hayır gelmez. Bu okulda pek görülmez o tür şeyler. İyi insanlar"

"Rahatladım eski okulumda çoktu." Duraksayarak konuşuyordu. Bilmediği kelimeleri ise ingilizce söylemesi onu çok tatlı biri yapıyordu.

"Bir şey daha sormak isteyorum." Sonda söylediği şeyle gülmemek işin kendimi zor tuttum. "İstiyorum o isteyorum değil."

"Hah evet. Soru sormak isti-yorum." Kafa salladığımda saniyelik olarak Minho'lara baktı. "Onlarla aranda şey mi oldu? Sorun?"

"Fazla bir şey değil. Sadece biri eski sevgilim." Gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu. Gözleri yine o masaya kaydı ardından tekrar bana baktı. "Ciddi misin? Ay yoksa şu sarı uzun saçlı olan mı? Onunla çok yakışırsınız."

Duyduğum şeyle şaşkınca ona baktım beni Hyunjin ile yakıştırmasına inanamıyordum. Garip bir bakış açısı vardı. Kafamı olumsuz anlamda salladığımda merakla bana baktı.

"Mor saçlı olan." Kafasını iki saniyelik oraya çevirdiğinde daha büyük bir şaşkınlıkla bana döndü. "Şaka yapıyorsun. Oha"

Yine ellerime çevirdim gözlerimi Felix şaşkınlıktan konuşmaya çalışıyor konuşamıyordu. "Çok yakışıklı o. Ne kadar sürdü?"

Felix'in merakını anlayabiliyordum ama onun hakkında konuşmak canımı çok acıtıyordu. Sanki düşündüğüm her saniye bir bıçakken birde konuşmamız daha fazla yakıyordu.

"Üç yıl"

Gözleri kocaman açıldı. Şaşkınlık üzerine şaşkınlık geçiriyordu. "Bayağı sürmüş." Kafa salladığımda yüzümdeki ifadeden dolayı konuşmak istemediğimi anlamış olmalı ki daha soru sormadı.

I was alone | MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin