IVV21

50 12 9
                                    


    İnsanların bir vecizeye göre; dünyada ki ortaya atılmış tüm izmlerin kendi düşüncelerini büyük oranda etkileyebileceğini düşünüyorum. Bizi biz yapan temel unsurların, biz harici yakın çevreden daha fazla etkilenip şekillendiği kanaatine inanıyorum ve beni tüm bu fikir dalaşının içine çeken; cam tavanın yarım saat önce iki panel halinde açılıp çatıdan eğilen devasa ağaçların arasından açık gökyüzünü izlerken geçiriyorum aklımdan.

     Dudaklarım mayhoşlukla yanağıma eşit miktarda yayılırken hiç acele etmeden gözlerimi rutin bir şekilde açıp kapatıyorum. Kulağımda yakınlarda akıntısını duyduğum nehir, kuş cıvıltısı ah bir de tepemde ki çınarın kalın dallarında yumuşakça sallanan yaprakların sesi. Uzandığım yerde biraz daha genleşerek rahatlatırken kendimi, cam panel kumandanın aldığı komutla tekrar kapanmıştı. Varlığını unuttuğum kişi boğazını temizlerken aynı zamanda kendime çeki düzen vermemi de alttan alttan ima ediyordu.

    "Uyuman için yapmıyorum bunu sana." Yana dönüp üst bedenimi dik tutarak kolumu altımdaki yumuşak yatağa yaslayıp yumruk yaptığım elimi de çenemin altına yerleştirmiştim. "Kliniğe gitsek daha iyi, sana rahat ortam hazırlayalım dedik ama ağzından tek bir cümle çıkmadı." Mısra tepesinden kafasının iki yanına ayırdığı saçlarını hemen ense dibinde topuz yapmış, keskin sivri burnunu ortaya çıkarmıştı, onun saçına takılan bakışlarım aslında odağımın söylediklerinden çok uzak olduğunu belirttiğinde elini saçlarına atıp bozulmamış tellerinin üzerinden geçirerek çukurlu gözlerini bana çevirmişti.

"Ne anlatayım istersin?"

"İçinde kilitlere vurduğun bir çok konuyu."

"Böyle genelleme yaparsan aklıma bir şey gelmez, siz psikologlar hep mi aynısınız?" Hiç bozulmadan göz temasımızı kurarak sorusuna cevap bekledi.

"Nasıl hissediyorsun?"

 "Hiç olmadığım kadar iyi. Arkamda kimseleri bırakmadan- Ulas'ı saymazsak tabii, yine hep yekim anlayacağın. Beni düşünen, hayatıma müdahale eden kimseler yok. Bir ben bir de inancımın sahibi var." Elim göğsüme dokunurken bakışlarım kapalı cam tavana çıktı. Kendimi biraz daha zorlasam tasavvufiye bürünüp dünyadan da el çeker yalnızca kendime dönerdim.

"Kendinle olmak zor gelmiyor mu sana?" Soruyu ciddiye alarak düşündüm ve kafamı sağa sola sallayarak; "Böyle daha iyiyim. Kimselere ihtiyaç duymadan da yaşamaya devam ederim."

"Kendini neden yalnızlığa alıştırıyorsun?"

"Ben kendimi bildim bileli buna alışığım." Acele etmeden parmaklarının sardığı kalem küçük ince kaplı not defterinde hareket edip uzun sürmeden durdu. "Söyle bana Mısra, ben zaten tek yaşayan bir adam değil miyim? Birine hiç ihtiyaç duyduğumu gördün mü?"

"Öncelikle Milhan şunu söylemek isterim, birilerine ihtiyaç duyduğumuz için yanımızda tutmayız, onların varlığı ve desteğiyle hayatımızı daha kolay yaşarız. Kendinde ihtiyaç duymadığını dile getirirken bu durumdan muzdarip olduğunu gayet iyi görüyorum. Kendine, hayatı daha anlamlı ve kolay yaşamak için bu yolda bir arkadaş olsa iyi olur demelisin. " Küçük bir kuş cam tavana konduğunda, Mısra'yı sinirlendirmemek adına kaçamak bakışlarla çatıdaki kuşun küçük ayaklarından çıkardığı seslere dikkat kesiliyordum.

"Hayatına iyi anlamda yön verebilecek arkadaşlar katmanın sana iyi geleceğini düşünüyorum, sosyalleşmek göründüğü kadar göz korkutan bir şey değil."

"Okulda yeteri kadar sosyalim zaten."

"Özel hayatında peki?" Tek kaşı kalktığında omuz silkip. "O da benim özelim, müsaade et de gizlimde kalsın sana anlatacak değilim."

𝚅𝙴𝚁𝙸̇𝚃𝙰𝚂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin