18. BÖLÜM: "YAYLA GÜNÜ"

386 27 30
                                    

Yan apartmanın bahçesinde düğün var, başım şişti ve bu gürültüde bölüm yazmaya başladım. Lütfen düğünler sadece düğün salonlarında yapılsın canım!!🫂

Şimdi bölüme geçelim. Oy ve yorum atmayı unutmayın, keyifli okumalar.

18. Bölüm: "Yayla Günü."

Dilan

"Geliyorum babaanne!"

Saat gece 3, gözlerim benden izinsiz kapanmaya çalışıyor ve ben bagajdan aldığım bavulumla babannemin evine doğru yürümeye çalışıyorum. Bunların tüm sorumlusu da babaannemin inadı! Şuan yatağımda mışıl mışıl uyumak varken neden ayaktayım ben ya!

Gerçekten yeto.

Bavulu peşimden içeriye sokup kapıyı kapattım ve derin bir nefes aldım. Şimdiden duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Babaannemi sevmesem buraya kadar asla gelmezdim. Ah şu sevgim, başımı zaten hep o yakıyordu.
Bavulu çekerek salona girdiğimde eniştemi gördüm. Yorgunluktan kendini koltuğa atmıştı. Enes tekli koltukta oturmuş, telefonuna bakarken yengem de yanımdan geçerek salona girmişti. Bakışlarını bana değdirmiyordu. Salondan çıktığımda mutfağa girdim ve buzdolabından su çıkardım. Dilim damağıma yapışmıştı. Susuzluğumu giderene kadar su içmiş, şişeyi tekrar dolaba koymuştum. Yalın'dan mesaj gelmiş mi diye bakarken babaannem de mutfağa girmişti.

Yalın'ın mesaj atmadığını gördüğümde ister istemez yüzüm asılmıştı. Uyumak istiyordum. Telefonu kapatıp bakışlarımı babaanneme çevirdim ve yorgunlukla gülümsedim.

"Babaanneciğim, ben yine üst katta yatıyorum değil mi?" dedim. Üst katta çatı katı bir oda vardı. Ne zaman buraya gelsem babaannem bana orayı hazırlardı.

Bu kadar zenginliğin içinde yatacağım odayı soruyordum.

Bu benim her zaman ki halimdi. Hep böyleydim.

"Geleceksin diye dün hazır etmiştim kuzum, yat dinlen sen."

Babaanneme öpücük gönderdiğimde yüzünü buruşturmuştu. Hiç sevmezdi böyle şeyleri. Gülerek mutfaktan çıktığımda kapı çalmıştı. Gece saat üçte dağın başındaki eve kim gelmişti? Bavulu koridora bırakıp gözlerimi kapının deliğine dayadım. Benden salağı yoktu. Bu karanlık havada nasıl görebilirdim ki? Çat diye de açsam olmazdı.

"Kim o?"

"Kapıcı ibo."

Kaşlarımı çattım ve bunun ne demek olduğunu çözmeye çalıştım. Babaannem de merak etmiş olsa gerek, yanıma gelmişti. Gelen sesleri duymak adına kulağımı kapıya yasladım ve dinlemeye çalıştım.

"Oğlum niye adam akıllı cevaplar vermiyorsun? Kız korkacak şimdi. Hem niye İbo diyorsun, İbo kim lan?"

Bu Yalın'ın sesiydi!

Yanındaki de tabiki Ali'ydi. Yüzümde tebessüm oluştuğunda düşünmeden kapıyı açtım ve onlara baktım. Babaannem de kaşlarını çatmış, bakışlarını Yalın'a dikmişti. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Ali kapının pervazına yaslanmış, kapanan gözlerini inatla açmaya çalışıyordu. Yalın ise tam karşımda bana bakıyordu. Üzerinde siyah bir eşofman, beyaz polo yaka tişört vardı. Nasıl da yakışmıştı ama!

Polo yaka tişörtler çok güzel!

Şuan konumuz bu mu Dilan?

Sen de haklısın iç ses. Şuan ki konumuz gece üçte neden Yalın ve Ali'nin kapımızda olduğu.

"İyi akşamlar." dedi Yalın, babaanneme bakarak. Gülümsüyor, saygılı olmak adına çekinerek bakıyordu.

Yerdim ama ben bunu!

GÜNDEM SEBEBİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin