27. BÖLÜM: "KARAKOL"

179 12 98
                                    

Şu fotoğrafın güzelliğini anlatabilecek bir ifade yok, teşekkür ediyorum!!

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şu fotoğrafın güzelliğini anlatabilecek bir ifade yok, teşekkür ediyorum!!

Okullar sürekli erteleniyor ve benimde evde oturup bölüm yazmaktan başka bir şey yaptığım yok. Bu gidişle okullar açılana kadar final edeceğim herhalde kitabı. İnşallah o günleri de göreceğiz. Keyifli okumalar, oy ve yorum atmayı, sizi çok sevdiğimi unutmayın!🥹

Hiç sınır koymadığım için yorumlar çok az geliyor. Hatta var ile yok arası birşey. Kitabı aktif bir şekilde kaç kişi okuyor onu da bilmiyorum.

Keyifli okumalar.

27. Bölüm: "Karakol"

Hayat çok garipti. Her an ne olacağını bilemiyorduk ve ben şuan bu durumun en garibini yaşıyordum. Bir saat önce arkadaşımın en mutlu gününde, düğünündeyken şimdi karakoldaydım. İşin en garip yanı Yalın'ı da buraya getirmişlerdi ama iki çift laf etmemize izin vermemişlerdi. Sorgu odasındaydım, karşımda orta yaşlarda sanki adam öldürmüşüm gibi sorular soran bir polis vardı. Ha bir de şu kafamın üstünde yanan ışığa çok gıcık olmuştum. Sürekli cızırdıyordu.

Sanki adam öldürdük! Ne bu gergin ortam?

"Bu işte Yalın Saryeli'nin de olduğunu kabul ediyorsunuz yani?" dedi polis amcacığım. Yüzüncü kez kafamı salladım. Ne laftan anlamaz adamdı ya.

"Ya evet dedim ya!" dedikten sonra karşımdaki adamın polis olduğunu hatırlayıp tavırlarımı düzelttim. "Yani evet dedim ya memur bey. Ben adamın kafasında şişe patlattım, Yalın'da kafa attı."

Umarım annemler avukat falan tutmayı akıl ederdi. Yedi ay önce kafasında şişe patlattığım adam beni şimdi şikayet etmişti. Olaya bak! Mutlu olduğumuz gün birden ortaya çıkması kesinlikle planıydı.

"Ama Yalın bey tüm suçun kendisinde olduğunu söyledi. Adam da ikinizi suçlu olarak gösteriyor." dedikten sonra elindeki dosyayı masanın üzerine bıraktı. "Gecenin bu saatinde başıma bela mısınız siz ya?"

Ya benim biricik sevgilim tüm suçu üstlenmiş miydi şimdi?

"Şu üzerimdeki kıyafetten ve yüzümdeki makyajdan anlamış olacağınız üzere bu saatte karakolda olmayı bende planlamıyordum polis bey. Ben suçumu kabul ediyorum. Cezam neyse çekmeye hazırım." diyip ellerimi önümde birleştirdim.

"Te Allah'ım ya te Allah'ım!" diye yükseldi polis amcacığım. "Adam yaralama, hatta bayıltma, mekandaki kişilerin huzuru bozma, ha bir de magazincileri mekanın önüne yığarak izdihama yol açma. Hepsini toplasan bir 10-15 yılınız var sizin." dediğinde gözlerimi büyüttüm. Oturuşumu dikleştirip korkuyla dudaklarımı ıssırdım.

"15 yıl ne ya? Vallahi bırakın 15 yılı 15 gün bile kalamam ben mapus damlarında polis bey!" dedim hiddetle.

Ani çıkışımdan olsa gerek, içeriye giren polis arkadaşlar beni kolumdan tuttuğu gibi nezarethaneye attı. Neyse ki Yalnız değildim, Yalın da buradaydı. Sevdiceğimi yanıma değil, karşımdaki kısıma koymuşlardı ve aramızda demir parmaklıklar vardı. Polisler gider gitmez parmaklarımı demire sardım ve üzgün surat ifademle Yalın'a baktım. O benim aksime gayet rahat görünüyordu. Bu onun her zamanki haliydi.

GÜNDEM SEBEBİM (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now