GİZEM'ALİ

296 19 29
                                    

Nabersiniz iki gözümün çiçekleri?

An itibariyle 1,99 Bin okunmayız. Ben bölümü atana kadar 2k'yı geçeriz diye umuyorum ve sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum. Ha bu arada, bu bölüm Gizem ve Ali için. Gizem'in ağzından okuyacağız. Birazda onları okuyalım istedim.

İyi düşünmüş müyüm bari?

Keyifli okumalar, oy ve yorum atmayı unutmayın.💗

Gizem Yetişkin'den...

Şaşkın gözlerle evimin önünde dikilen Ali'ye baktım. Üzerinde mavi bir sweat ve siyah pantalon vardı. Kapüşonu kafasına geçirmesine rağmen dağınık siyah saçlarını buradan görebiliyordum. Elimi kapının pervazına yerleştirip tek kaşımı havaya kaldırdım ve sorgularcasına Ali'ye gözlerimi diktim.

"Niye geldin?" diye sordum. "En son konuşmuyorduk diye hatırlıyorum..."

Evet biz konuşmuyorduk, sebebini de Ali bey çok iyi biliyordu. Ne aramalarına ne de mesajlarına cevap vermiştim. Adam kalkıp evimin önüne gelmişti. Kendisini affettirmeye geldiyse çok beklerdi, yemezdim. Bir iki adım atıp yanıma iyice yaklaştığında ciddi yüz ifademi koruyordum. Biraz daha böyle bakarsa koruyamazdım ama.

"Sarı papatyam sen hâlâ o konuda mısın? Kaç kere dedim sana ben ama-"

Sarı papatyan sana kurban olsun be adam.

"İstersen kırk kere söyle Ali! Neden inanayım sana? Dışarıdaydın, gördüm diyorum!" dedim kendimden emin bir sesle. Kendimden emindim çünkü. Gözlerime inanırdım ben.

Ofladı, bunu yaparken dudakları öne doğru büzülmüştü.

Bir anda elimden tutup arkasındaki arabaya doğru yürümeye başladığında cırladım. "Ali! Napıyorsun bırak şu elimi! Hem nereye gidiyoruz biz? Konuşmuyorum ben seninle konuşmuyorum! Do not you understand? Kaç dille anlatayım?"

"Understand Gizem hanım understand!" derken hâlâ beni arabaya doğru çekiştiriyordu.

İstemsizce ağzımdan bir gülüş fırladığında Ali ön kapıyı açmış, beni de koltuğa zorla oturmuştu. Kapımı kapatıp şoför koltuğuna geçtiğinde ofladım. Buna resmen adam kaçırmak denirdi ama! Bende dünden razıydım ama, istemiyormuş ayağına yatıyordum. Küs olsam bile sevgilimdi sonuçta o benim.

Ama elbet hesap sorardım!

Benimle buluşacağı gün başka bir yere giderse, tabiki küserdim. Bence gayet geçerli bir sebepti.

Daha fazla diretmenin bir anlamı olmadığını düşünüp sustum. Araba çalışıyordu ve Ali de konuşacak gibi durmuyordu. Arabanın kapısını açıp atlayacak halim de olmadığında göre bende susup oturacaktım. Ama şimdi insan nereye götürdüğünü de merak ediyordu. Ben zaten haddinden fazla meraklı bir insan olduğumdan bu merak benim için 2x değerindeydi. Bir şeyi merak ettiğimde de kendi kendime çok fazla konuşurdum. Şimdi yine aynı şey oluyordu ve kendimi susturamıyordum.

*

"Niye geldik buraya?" diye sordum.

Önümdeki iki katlı, duvarı bembeyaz olan binaya bakıyordum. Gözlerim büyük tabelaya ilişti. Burası çocuk esirgeme yurduydu. Ali'nin varlığını yanımda hissettiğimde durdum, elimi tuttu.

"Buraya gelmiştim." dedi binayı işaret ederken. "Buraya geldim diye trip yedim senden."

İçimde bir yerlerde pişmanlığım sızısını hissettim. Güneş yüzünden açamadığım gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım ve kuruyan, çatlak dudaklarımı ıslattım. Yutkundum. Kalbi ne güzeldi. Ne diye bu adamda bir şey arıyordum ki. Salaklık bendeydi. Aptal Gizem dedim kendi kendime. Çocuk esirgeme yurdunun bahçesine el ele girdik. Bahçede tek tük çocuk vardı. Binaya girdiğimizde burnumu deterjan kokusu doldurdu. Hijyenli bir yer olmalıydı. Duvarlar bej renginde, girişteki masa beyaz renkteydi. Danışmada orta yaşlarda bir kadın, yanında da beş yaşlarında çok tatlı bir kız vardı. Kadın kızın saçlarını örüyor, kız da gülümsüyordu. Danışmaya doğru ilerlediğimizde kadın varlığımızı fark edip bakışlarını bize çevirdi.

GÜNDEM SEBEBİM (TAMAMLANDI)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن