26. BÖLÜM: "DÜĞÜNÜMÜZ VAR!"

235 14 69
                                    

Sizi şöyle bölüme alayım, düğünümüze siz değerli okurlarım da davetlisiniz! Takı takmak yerine oy ve yorum atarsanız sevinirim!💃

26. Bölüm: "Düğünümüz var!"

Evet yanlış duymadınız, bugün düğünümüz var. Benim düğünüm olmasa da canımdan çok sevdiğim, kardeşim olmasa bile bana bir kardeş olan biricik dostum Gizem'in düğünü var.

Gizem ile evcilik oynayıp 'hayır anne ben olacağım, çocuk sen!' diye tartıştığımız günleri dün gibi hatırlıyordum. Barış baba, ben anne, Gizem ise çocuk olurdu. Sıkılmadan her gün bu oyunu oynar eğlenirdik. Gizem'in annesi Gizem'i eve götürmek istediğinde Gizem'e sarılıp bırakmak istemezdim. Her gün bizim eve gelse bile gittiği anda onu özlerdim. Zaman su misali akıp geçmişti. Şimdi düğünü için hazırlıklar vardı. Gelinlik bakmak için çoktan yola çıkmıştık.

Ali arabayı sürüyordu ve Gizem onun yanında, ön koltukta oturuyordu. Yalın da olması gerektiği yerde, yanımdaydı. Başını omuzuma yaslamış, gözlerini kapatmıştı. Şuan o kadar masum gözüküyordu ki, gözümde beş yaşındaki bir çocuktan farksızdı. Eğilip kirpiklerinin üzerini öptüm. Gözlerini hafifçe kıpırdattı, sonra açtı. Çapkın bir gülümseme attı.

"Gitmişken sana da mı bir tane gelinlik baksak?" dediğinde arabadakiler duymuş mu diye baktım. Kimsenin duymadığını anladığımda bakışlarımı tekrar Yalın'a çevirdim.

"Ya Yalın!" dedim sitemle. "Böyle şeyler söylemesene, utanıyorum."

Başını tekrar omuzuma yaslayıp "Biliyorum." dedi. "Utanınca attığın bakışları görmek hoşuma gidiyor."

Ve ben bunu söylemesi ile daha da utandım. Yapı olarak utangaç bir insandım, ne yapayım.

Gizem'in seçtiği dükkana girdiğimizde mağaza sahibi bizi güler yüzle karşıladı. Kendim için gelinlik seçmeye gelmiş gibi heyecanlıydım. Gelinliklerin hepsi ışıl ışıl parlıyordu. Ben Gizem'i yıllardır az buçuk bile olsa tanıyorsam, burdan çıkmamız saatlerimizi alırdı. Ali'nin bu durumu sorun edeceğini sanmıyordum. Ben de etmezdim ama sabırsız Yalın birazdan oflamaya başlardı. Bizim düğünümüz için geldiğimizde ne yapacaktı bu adam?

Kendi kendime düşünürken o anları gözümün önünde canlandırmaya başladığımı fark ettim. Ben gelinliğimi giyip kabinden çıktığımda Yalın'ın bana nasıl bakacağını hayal ettim. Şuan çocuk gibi sırıtıyordum.

Mağazanın arka kısmına geçip bordo rengindeki büyük koltuklara oturduk. Görevli kadın Gizem ile birlikte gelinlik seçmek için yanımızdan ayrıldığında Ali'nin heyecanını fark ettim. Oturduğu yerden sürekli bacağını sallıyordu. Aşk adamı bu denli heyecanlandıran bir şeydi.

"Oğlum sallamasana şu bacağını!" diye sesini yükseltti Yalın. "Uykum kaçıyor sen bacağını salladıkça!"

Başını arabada da yaptığı gibi tekrar omuzuma koyup gözünü kapattı.

"Aman!" dedi Ali burnunu kıvırarak. "Abi ben burda heyecandan yerin yedi kat dibine inmek üzereyim adam uyuma peşinde!"

Gülmeden edemedim.

Ali gerçekten Gizem'i çok seviyordu.

Yalın'ın neden dışarıya çıktığımız andan beri uykulu olduğunu merak edip "Sen hiç uyumadın mı?" diye sordum. "Dün eve gitmedin mi yoksa?"

"Gitmedim."

Kaşlarımı çattım. "Nereye gittin?"

"Senin doğum günün için aldığım eve gittim, o odaya girdim. Her yerde fotoğraflarının olduğu odaya." dedikten sonra burnunu boyun girintime sürttü. Kokumu içine çekiyor gibiydi. "Fotoğraflarına bakarken gözümü kapatıp uyuyasım gelmedi, sabaha kadar seyrettim."

GÜNDEM SEBEBİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin