13. BÖLÜM

500 18 16
                                    

Lara yanındaki sıcaklıkla gözlerini açtı. Yanındaki adam ona kollarını sarmış, mışıl mışıl uyuyordu.

Devrim'e hissettirmeden kalkmaya çalıştı. Yavaşça adamın kollarını kaldırıp yataktan doğruldu.

Aynaya bakınca gördüğü şey ile gözlerini büyütüp alt dudağını yaladı.

Dudakları şişmişti ve orta kısmında kırmızı kırmızı şişlikler bulunuyordu. Boynunda ise küçük bir morluk izi vardı. Dün yaptıkları şeyler aklına geldi. Kalbi çarptı heyecandan.

Uyuyan adamın karşısına geçip onu incelemeye başladı. Mavi gözler kapalıydı ama kirpikleri özenle kıvrık duruyordu. Burnu küçücük ve kalkıktı.

Gözünü dudaklarına indirdiği an onun da dudaklarındaki şişliği gördü. Gerçekten dün çok uzunca öpüşmüşlerdi. Böyle olacağı belliydi.

Adam mırıldanıp sırt üstü döndüğü an, Lara kendi boynunda olan morluktan daha büyük bir morluk gördü. Gerçekten birbirlerine saldırmış gibilerdi.

Yaptıkları şeyden utanmıyordu. Öyle yapıda bir kız değildi. Dün gece ne yapmak istiyorsa onu yapmıştı ve pişman da değildi. Şimdi utanıp kaçacak bir şey yoktu.

Sadece çok garip hissediyordu. Uzun zamandır kimseyi yanına yaklaştırmamış bu kızın şimdi boynunda ve dudaklarında morluklar vardı ve yanındaki adamın da öyleydi.

Hissettiklerinin ağır gelmesinden korkuyordu. Uzun zaman sonra birine güvenmek, ona sırtını yaslamak, ona duygularını vermekten korkuyordu. Yaşadıkları kolay değildi.

Bir kere Devrim'e güvenmeyi seçmişti. Onun güvenini boşa çıkaracak bir şey yapmazsa, güven vermekten çekinmezdi Lara.

Lara derin bir iç çekip odadan çıkmak için sessizce yürümeye başladı. Kapının kulbunu aşağı indirdi ve salona doğru adımladı.

Kimse yoktu. Anlaşılan saat erkendi ve herkes uyuyordu. Kahvaltı hazırlamayı düşündü. Mutfağa doğru ilerledi ve girip buzdolabını açtı. Gözüne kestirdiği kahvaltılıkları eline aldı ve hazırlamaya başladı.

-

İki aya yakındır evde gündüzleri hatta bazen geceleri de yalnız kalan kadının ruh hali bu aralar gerçek anlamda bozuktu.

Kızı yanında değildi ve yalnız hissediyordu. Normalde her şeyi beraber yaparlar, bir yere gideceklerse beraber giderlerdi. Kahvaltıyı beraber etmeye hep özen gösterirlerdi.

Kızının yanında olmaması ve onunla konuşamaması kadını çok üzüyordu. Onu o kadar özlemişti ki.

Koltukta otururken elini başına götürüp sıvazladı. Lara'nın yüzüne çok benzeyen bir yüzü vardı. Herkes Lara ve annesini kız kardeş sanırdı. Bu Elif Büyüksoy'un erken anne olmasından ve genç göstermesinden kaynaklıydı.

Elini telefonuna götürüp kızıyla bir fotoğrafını açtı. Lara ona arkadan sarılmış, kırmızı rujuyla annesinin yanaklarına allık yapmıştı resmen. Annesine sarılırken Lara' da annesi de kocaman gülüyorlardı.

"Ah be annecim. Neden telefonunu kapatırsın ki? Canını sıkacak bir şey mi yaptım acaba?" yine kendi kendine konuşup düşünüyordu bu kadın.

Zilin çalmasıyla kapıya yöneldi ve kapıyı açtı. Karşısında kızının arkadaşlarını görmüştü. Dilay ve Melisa'yı gören kadın gülümsedi. Kızların elleri poşetlerle doluydu.

"Bingöl prensesimin annesiyle bir kahvaltı edelim dedik. Müsait misin Elif Teyzem?" Dilay her zamanki gibi memleketiyle söze girmişti.

Melisa gülümserken "Tabi ki müsaitim canlarım, geçin içeri." dedi kadın. O da gülümsüyordu.

KİM BİLİR?Where stories live. Discover now