14. BÖLÜM

409 21 3
                                    

Kapının kırılacak gibi vurulmaya devam etmesiyle herkes ayaklandı.

Meral hızla odaların bulunduğu holdeki küçük çatı katı kısmını açıp oraya yerleşti. Burdan birinin onu bulması neredeyse imkansızdı.

Barlas ve Devrim hızla salondaki çekmeceden silahlarını aldılar. İki adam kapının önündeyken Lara arkalarında duruyordu.

Devrim arkasındaki kıza baktı. Yanına yaklaşıp elleriyle yüzünü avuçladı. "Korkma güzelim. Hiçbir şey olmayacak."

Lara adamın güven veren mavi gözlerine baktı. Kafa salladı.

Barlas'ın kapıyı açmasıyla iki adam ve arkalarındaki korumaları belirdi.

Eve girebilmelerinin sebebi şuan bu evde korumaların olmamasıydı. Devrim, Lara'nın artık kaçmayacağını düşündüğü için korumaları geri çekmişti. Sevkiyatlara da maskeyle gittiklerinden, birilerinin onların evlerini basması pek mümkün değildi.

Necat ve Ayhan Büyüksoy kardeşler silahlarını karşısındaki iki adama çekmişti. Ayhan Devrim'e silah tutarken, Necat ise Barlas'a tutuyordu.

"Seni öldüreceğim. Kızım nerede?" Ayhan Büyüksoy açık kahve gözlerini Devrim'e dikmiş sanki kızını o vermemiş gibi konuşuyordu.

Adam bir süre arkaya bakmasıyla Lara'yı fark etti. Boyu kısa olduğundan hemen farkedememişti.

Lara öne doğru adımladı. Donmuş gözlerle babasına bakıyordu. Bu adam sanki babası değildi. Artık öyle hissetmiyordu.

Lara, Devrim'i iterek mavi gözlü adamın göğsüne tutulan silahın önüne geçti. Düz bir sesle "Ne istiyorsun?" dedi.

Ayhan Büyüksoy role girmişti. Gözleriyle kızına bir süre baktıktan sonra "Seni almaya geldim. Hadi evimize gidelim." dedi.

Devrim kısık bir gülüş attı ortaya. Lara'nın önüne geçmesini engellemeye çalışıyordu ama nafileydi.

"Beni almaya gelmen ne hoş. Sanki beni sen vermemişsin gibi." Lara tükürür gibi konuşup, babasına bakıp iğreniyordu resmen.

"Seni ben vermedim." dedi adam.

Lara sabrının sonundaymış gibi nefes verip "Ne diyorsun sen?" demişti.

"Bu adam seni ona vermezsem bütün ailemizi öldürmekle tehdit etti, seni vermek zorunda kaldım. Sana takıntılı, hasta." adam kızına bakarak konuşuyordu.

Devrim sinirle kahkaha attı. "Bir deli olmadığım kalmıştı." dedi. Lara'nın ona inanmayacağını biliyordu. Böyle bir şey yapmazdı.

"Bana bunları söyleyerek sana inanacağımı sanıyorsun öyle mi? Sen kızını tanıyamamışsın. Gerçi ben de babamı tanıyamamışım." Lara'nın artık sabrı taşıyordu. Sinirlenirse gözü hiçbir şeyi görmezdi.

"Lara, kızım-" dediği an sözünü kesen kızla durdu adam.

Lara öne doğru eğilmiş babasının üstüne atlayıp onu itekleyecekken belinden tutulan ellerle durmak zorunda kaldı. İşaret parmağını oynatarak konuştu. "Bana bir daha sakın kızım deme. Sen o gece kızını, ben de babamı gömdüm."

İğrenir gibi konuşurken laflarına devam etti. "İnsanın biraz yüzü kızarır, hala gelmiş burada yalan zırvalıyorsun. Ama utanması gereken kim biliyor musun? Benim ben." işaret parmağıyla kendi göğsüne doğru vurmuştu.

"Geceleri eve geç gelip, hatta bazen gelmediğinde çok çalışıyorsun diye üzülüyordum. Size yük olduğumu bile düşünmeye başlamıştım. Ama durum çok farklıymış. Nerede bize göstermediğin paraların? Yalan konuşacağına gerçekleri anlat da dinleyeyim." Lara'nın ailesinin durumu genelde iyiydi ama hiçbir zaman çok zengin olmamışlardı. Şimdi bu kadar paranın nerede olduğunu merak etmişti.

KİM BİLİR?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin