8. bölüm: senden hiç haz etmiyorum

530 44 5
                                    

Ağrıyan bedenini zorlukla soğuk betondan kaldırdı Hoseok. Kaç saat uzanmıştı orada bilmiyordu, belki iki ya da üç saat olmuştu.

Nihayet kalkacak gücü bulduğunda kendinde, ayaklandı. Yürüyecek mecali yoktu, bir taksiye atladı.

Hissizdi, hiçbir şey hissetmiyordu. Üzülmüyordu, ağlamıyordu, korkmuyordu. Sadece izliyordu. Arabanın buğulu camından insanları, yolları izliyordu.

İşaret parmağının tırnağını kemirirken bayık bakıyordu gözleri. İrislerini ön koltuktaki şoföre çevirdi.

"Bayım, mümkünse telefonunuzu kullanabilir miyim?"

Bilinçsizce fırlattığı telefonu parçalanmıştı. Utansa da amcadan telefonunu istemeye, aramalıydı sevgilisini.

"Tabii oğlum."

Şanslı hissetti kendini Hoseok, minnettarlıkla,

"Teşekkür ederim."

Deyip eline aldı eski model telefonu. Ezberindeki numarayı tuşlayıp, kulağına dayadı telefonu. Bir kaç ötüşün ardından duydu aşık olduğu sesi.

"Alo, buyrun?"

Yüzünde küçük bir gülümseme belirdi.

"Alo sevgilim.." sevgilisi endişeli bir nefes verdikten sonra konuşmaya başladı.

"Hoseok, bu sensin. Çok endişelendim, sabah seni yatakta göremeyince. İyi misin? Neredesin? Neden aramalarımı cevaplamadın?"

Hoseok küçük bir kıkırtı sundu Taehyung'un ardı ardına sıraladığı sorularla.

"Şşh, sakin ol bebeğim. Sadece ders notlarımı çıkarmak için kütüphaneye gitmek istemiştim. Ve telefonumumu da yürürken yanlışlıkla düşürüp kırdım.."

"O saatte dışarı çıkman tehlikeli Hoseok, en azından ben de seninle gelseydim."

"Ben iyiyim, lütfen endişelenme." sesi yumuşaktı Hoseok'un, sevgilisiyle her konuştuğunda olduğu gibi.

İyice evine yaklaşan taksi ve telefonu geri vermesinin gerektiği bilinciyle,

"Sana haber vermek için aramak istemiştim ama şimdi kapatmalıyım." dedi.

"Tamam, kendine iyi bak." sevgilisi görmeyecek olsa da başını sallayarak telefonu kapattı.

Taksi şoförüne teşekkür edip ödeme yaptıktan sonra arabadan inip apartmana girdi. Merdivenlerle kendi katına çıktıktan sonra gördüğü bedenle duraksadı. Beklediği şey kapısının önünde bekleyen bir Jeongguk değildi.

"Senin ne işin var burada?" dedi diğerinin yüzüne bakmazken Hoseok.

"Gelecekteki sevgilimin şimdiki sevgilisinin evini ziyarete geldim." Jeongguk yüzünde egolu bir sırıtışla konuştu.

Hoseok hem sabahın siniri hem de aklına bir bıçak gibi saplanan sözlerle diğerinin boynuna yapışı. Bedenini sert duvara iterken elleri beyaz boyna baskı yapıyordu.

Yüzünde ne Jeongguk'un ne de başka birinin daha önce gördüğü tehlikeli bir ifade belirirken,

"Sana benden ve sevgilimden uzak durmanı söyledim Jeongguk. Amacın ne, neden canımı yakmak istiyorsun bilmiyorum ama bunu yapma!"

Bütün sinirini kusmak istercesine sıktı diğerinin boynunu ama Jeongguk hiç acı çekiyor gibi değildi. Yüzündeki kendini bilmiş sırıtış hâlâ varlığını koruyordu ve bu Hoseok'u deli ediyordu.

"Bunu yapacağım Hoseok, seni tüketene kadar ve Taehyung'u alana kadar devam edeceğim." boynundaki ince parmakları ayırdı.

"Sen delisin.. ve hastasın?" diye tiksinerek konuştu Hoseok.

"Hayır deli değilim ve hasta hiç değilim sadece hıncımı alıyorum."

"Neyin hıncı lanet olasıca? Benimle sorunun ne senin?"

Hoseok göğsüne vurmaya başlayınca, bileklerini belinin arkasında sıkıştırdı Jeongguk. Sesi sertleşirken,

"Hiçbir şey bilmiyorsun, aptalsın! Sen sadece aptal herifin tekisin!"

"Söylemezsen hiçbir şey bilemem, seni tanımıyorum bile."

Hoseok'un sözleriyle bileklerini serbest bıraktı Jeongguk.

"Ama ben seni tanıyorum ve şunu söylemeliyim ki, senden hiç haz etmiyorum Jung Hoseok."

Ardına bile bakmadan gidince öylece kala kaldı şaşkın beden.

Jeongguk beklediğinden daha fazla nefret ediyordu kendisinden, her kelimesinden ve nefret dolu gözlerinden bunu anlamak zor değildi.

Ama neden?

Baktım önceki bölüm çok ağlamışsınız, ben de biraz daha ağlayın diye oneshot bir vhope fici yayınladım-

Şaka şaka aylardır taslağımda duruyordu, atmaya kıyamıyordum. Taslakta çürüyeceğine orada çürüsün dedim. Dilerseniz okuyabilirsiniz.

Takeover, vhopekook ✓Onde histórias criam vida. Descubra agora