29. bölüm: biz sonsuzuz, final

675 35 71
                                    

Genç adam endişeyle oturduğu yerden kalkıp odanın içinde gezinmeye başladı. Gözlerini koltukta oturan en az kendisi kadar endişeli olan sevgilisine çevirdi.

"Sana söylemiştim Gguk, onu yalnız bırakmamalıydık. Ya kendine zarar verdiyse? Tanrım.." sesi git gide daha da endişeli çıkıyordu. Korkuyu iliklerine dek hissediyordu.

"Böyle konuşma Tae, lütfen. Hoseok'un güçlü biri olduğunu biliyoruz. Böyle bir şeyi asla yapmaz." Jeongguk da en az sevgilisi kadar korkuyordu ancak Hoseok'a güveni tamdı.

"Biliyorum, o çok güçlü bir adam ama annesi konusunda değil Jeongguk. Annesi konusunda ne kadar hassas olduğunu biliyorum ve endişeleniyorum. Onunla gitmeliydik." başını pişmanlıkla salladı. Hoseok giderken onunla olmaları gerektiğini düşünüyordu.

Jeongguk ayağa kalkarak ellerini endişeli sevgilisinin yanaklarına yerleştirdi. Anlına uzun bir öpücük kondurarak yüzüne düşen saçlarını geriye ittirdi.

"Onu yalnız bırakmalıyız bebeğim. Hoseok annesini çok özlüyor, bunu engelleyemeyiz. Tek yapabileceğimiz şey, onun annesinin mezarında yalnız kalmasını sağlamak. Geri gelecek, buna eminim. Sadece acılarını yaşamasına izin vermeli ve acılarını dindirmek için burada, onun bize gelmesini beklemeliyiz. Anlıyorsun değil mi?" Taehyung usulca başını salladı.

"Anlıyorum. Üzülmesini istemiyorum. O çok üzüldü, şimdi sadece mutlu olsun istiyorum." Jeongguk sevgilisinin masum sözlerine gülümseyerek onu kucakladı.

"İnsan ancak acılarıyla yüzleştiğinde mutlu olur. Bizim sevgilimiz de öyle yapıyor."

Ardından koltuğa oturarak sevgilisini kucağına çekti. İkili sessizce gelecek olan sevgililerini beklemeye başladılar.

Hoseok sabah hüzünle uyanmıştı, annesinin ölüm yıldönümüydü. Annesinin mezarına yalnız gitmek istediğini söyleyince Taehyung diretmiş, onunla beraber gitmek istediğini söylemişti ancak Jeongguk onu evde kalmaya ikna etmişti.

Jeongguk anlıyordu Hoseok'u, o da annesini kaybetmişti aynı acıları yaşamıştı. Ve bu durumda yapılması gereken şeyi biliyordu. Hoseok'u yalnız bırakmak.

Acısını dindirebilme gibi bir ihtimal yoktu, tek yapabilecekleri şey onu acısıyla önce başbaşa bırakıp yaralarıyla yüzleşmesini sağlamak ardından kanayan yaralarına yara bandı olup sevgilisini iyileştirmekti. O yüzden sabırsızlıkla bekliyorlardı kapıdan içeri girecek olan bedeni.

Saat epey geç olmuştu, gökyüzü karanlığa bürünmüştü. Gitgide endişe ve korkuları da artıyordu. Jeongguk kucağındaki bedenin saçlarını okşayarak rahatlatmaya çalışırken duyduğu anahtar sesiyle başını kapıya çevirdi.

Kapıyı açarak içeri giren bedenle ikili ayağa kalkıp yanına doğru ilerlediler.

"Hoşgeldin bebeğim." dedi Jeongguk sakin sesle. Hoseok gülümsedi, bu her zamanki ışık saçan gülümseme değildi, buruktu.

"Hoşbuldum." sesinden anlaşılıyordu hüznü.

"Nasılsın?"

"İyiyim," dedi düşünmeyerek, yalanla. Üçü de biliyordu gerçeği, berbat bir haldeydi.

"İyisin? Kendini ve bizi kandırma Hoseok, üzgünsün, iyi değilsin." Taehyung'un bu sözleri yorgun bedenin çenesinin titremesine sebep oldu.

"Sadece yalan söylememe izin verseniz?" Taehyung başını salladı olumsuzca.

"Hayır Hoseok, kendi başına acı çekmemelisin, bir ateş varsa üçümüz de yanmalıyız. Aç bize kendini sevgilim, yalvarırım." sesi yalvarırcasına çıkıyordu.

Takeover, vhopekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin