29. Bölüm

510 56 3
                                    


Ateş odanın kapısına vardığında içeri girmeden önce üstünü başını koridorun sonundaki aynada düzeltti. Sonuçta ilk defa karısının ailesinden birinin elini öpecekti. Kapıyı usulca açtığında içeri girdi.

"Tekrar hoşgeldiniz. Ben Ateş Köksan. Öpüyüm efendim" diyerek elini uzattığında hafiften eğilmişti. Yaşlı kadın biraz durdu ardından torununa baktı. Torunu elini ver dercesine yalvaran gözlerle bakıyordu resmen. Yaşlı kadın gülümseyerek ona elini uzatan adama o tombul elini uzattı.

"Öp bakayım. Bende Hüsna Palmen. Gamze'nin babaannesiyim. Bak delikanlı seninle açık konuşacağım, burda kalmamın nedeni biricik torunuma nasıl davrandığını görmem. Torunumu ben büyütüm ve onun sevdiği adamın nasıl biri olduğunu bizzat görmem lazım. O yüzden bir süre burda kalacağım."

"İstediğiniz kadar kalabilirsiniz."

"Velakin bir şartım olucak." Ateş karısına baktı. Karısı ise babaannesine baktı. Babaannesi ne isteyebilirdi ki kocasından?

"Ne istiyeceksin ki babaanne?" Diye Gamze merakla sorduğunda Hüsna hanım cevapladı. "Gamze sen bir süre burada kalıcaksın. Yani bu odada yatacaksın."

"Nee!" Diyerek birbirlerine baktı Ateş ve Gamze. Hülya hanımın bu isteği üzerine ne Ateş ne de Gamze yaşlı kadının neden burda kalmasını istemesine akıl erdirebilmiş değillerdi. Hülya hanım Gamze'yi Ateş'ten ayırıcaktı. Kendi kafasından torununa yansıtmadan planlar tasarlıyordu.

Gamze yüzünü düşürüp 'tamam' dedi. Ne diyecekti babaanne ben kocamın yanında mı uyumak istiyorum diyicekti. Derdi demesine ama şu an ailesi tarafından bu evliliğe tam olarak onay almamıştı. Ateş ise olmaz dercesine başını hafiften sallamaya başladı. Tamam ayrı yataklarda uyuyorlardı ama yine aynı ortamlardaydı. Alışmıştı hemde çok alışmıştı Ateş. Her sabah uyandığında karısının yüzünü görmeye. Her gece uykusuz kaldığında karısının o güzel yüzünü seyretmeye alışmıştı. Mecburiyetle kabul etmek zorunda kaldı.

"O zaman ben Dilan'a söyleyim de bir yatak kursun buraya. "

***

Güneş batmış akşam olmuştu. Havalar git gide ısınmaya başlıyordu. Akşam yemeğini Dilan hazırlamış salonda kurmuştu. Şirketten dönen Halit bey ve oğulları sofrada yerlerini almışlardı. Zümrüt ve kızı ise herkesden önce sofraya oturup tadım testi yapmışlardı. Beğenmedikleri yemekleri götürüp tekrar yapmasını istemişlerdi. Sandalye oturan Ateş karısını ve onun babaannesini görmemesiyle tekrar ayaklandı. Yemek esnasında sofradan kalkmasından hiç hoşlanmayan Halit bey elini hafiften masaya vurdu.

"Nereye Ateş" Dedi sert bir ses tonuyla.

"Hemen geliyorum" diyerek salondan çıktı. Bir süre sonra Ateş tekrar salona dönmüştü. Bu sefer öncelik verdiği Hüsna hanım olmuştu. Halit bey Hüsna hanım'a kimsin sen dercesine bakmıştı. Bu bakışları Ateş görmüştü ki Hülya hanım'ı gösterip tanıttı.

"Baba bu hanım Gamze'nin babaannesi Hülya hanım. Bir süre bizimle kalıcak."

"Öyle mi hoşgeldiniz." Dedi Halit bey soğuk bir ses tonuyla. Aslında cömert ve misafirperverdi Halit bey ama ablasının dolduruşuna gelmişti. Daha Ateş salondan çıkar çıkmaz doldurmuştu onu Zümrüt. Bir bu eksikti başımızda. Dadancaklar ailecek konağımıza, gibisinden konuşup Halit bey'i bıktırmıştı. Ateş Hülya hanıma sandalyesini çekip oturmasını bekledi. O an Zümrüt sinirlenmişti. İnsan bir kere de halasına böyle sandalye çeker gibisinden tirip attı. Ateş hâlâ halasına dargındı. Halasını kolay kolay afetmeyeceği aşıkardı.

İNTİKAM KUYUSU (Tamamlandı)Where stories live. Discover now