36. BÖLÜM

512 63 18
                                    


36. Bölüm

"Ne ettin sen!" Yaşlı kadın korkuyla açtığı gözler eşliğinde hızla ayaklanıp, mutfağa girdikten sonra beyaz bir kuru bez getirip tekrar salona girip bezi kanlar içindeki ele tuttu. Genç adamdan henüz bir tepki doğmamıştı. Öylece donuk donuk bakıyor, zar zor yutkunuyordu. Anca yaşlı kadının kuru bezi paramparça olan elini sardığı an acıyı iliklerine kadar hissedip, sızlandı.

"Aaah!" diye inledi kalın bir sesle. Ardından sesini toparlayıp, "lütfen oturup anlatmaya devam edin." Desede yaşlı kadın anlatıcak gibi bakmıyordu. Ardından soluk alıp oturduğunda anlatmaya karar verdi.

"İşte ben uzun zaman önce konaktan ayrıldım. Amma benim kız kardeşim çalışır idi. Kardeşim 3 yıl önce mutfakta yemek hazırlarken Zümrüt ağlayarak mutfağa girmiş, Zümrüt'e kardeşimin mutfakta olduğundan habersizmiş ve bir şeyler söylemiş.. Sonra kardeşimin orda olduğunu fark edince kardeşimi kovmuş. Hepsi yaşandı bitti. Şimdi çık oğul ve bi delilik etme." Dedi ve çıkması için işaret parmağıyla kapıyı işaret etti.

Ateş birden kafasını salladı. Şu an kendine gelmesi gerekiyordu. Halası 3 yıl önce neden ağlamıştı, ki halası kolay kolay ağlayan biri değildi... Ve halası ne mırıldanmıştı? Merakla "Zümrüt neden ağladı ve ne mırıldandı. Lütfen söyle!" desede yaşlı kadın cevaplamadı.

"Bakın 3 sene önce benim teyzem öldü ve o Zümrüt apar topar konaktan ayrıldı. Ve 3 yıl sonra ilk defa geldi. Teyzemin öldüğü zaman ne oldu, bilmek istiyorum. Teyzemin kocası sırf teyzem öldüğünde odasındaydım diye beni suçluyor ama ben zaten saatler sonra orada bulunmuştum. Kardeşiniz Şeyma teyze heralde."

"Evet evet o!" Dedi yaşlı kadın heyecanlanarak. "Uzun zamandır görmedim. Zaten bana o olayı anlattığında yüzü çok korkuluydu."

"Peki nerede olabilir?" Yaşlı kadın bilmem dercenine elini her iki yana açtı. Ateş daha fazla kadını rahatsız etmeyip ayaklandı. Ateş ile beraber yaşlı kadında ayaklanmış, kapıya kadar eşlik etmişti. Ateş, kapıdan çıkmadan önce koltuğun altına biraz para sıkıştırmıştı... Kapıdan çıkarken ise yaşlı kadının ona seslenmesiyle bir kaç dakika olduğu yerde hareketsizce kaldı.

"Kardeşim buraya en yakın gölün kenarında bir evde yaşar. Sakın ama sakın yerini Zümrüt'e söyleme."

Ateş araca doğru yol alırken az önce bulunduğu evdeki yaşlı kadının sözleri adeta zihninde yankılanıyordu. Annenin elini sobada yaktı! Anneni basamaklardan itti! Annene işkenceler etti! Ateş araca doğru yaklaşmışken her iki elini de kulağına götürüp, sıkıca kapattı ve "yeteer!" diye haykırdı.

***

"Bırakın benii!" Küçük bir depo idi.  Duvarları beyaz neredeyse yarısına kadar rütübet doluydu.Bu deponun içerisinde sadece 2 sandalye vardı. Birinde Gamze, diğerinde ise Sinem oturuyordu. Gamze elleri, ayakları sandalyeye bağlanmış bu kalın iplerden kurtulmak için büyük bir çaba harcıyordu. Karşısında aynı kendi gibi elleri ve ayakları bağlı olan Sinem'e,

"Seni niye kaçırdılar, odama girdim dimi?" Dediğinde Sinem bakışlarıyla alaycı bir bakış attıktan sonra,

"Umarım ki Davut seni öldürür."

"Ne sanıyorsun sen Ateş buna göz yumar mı?"

"Nerden çıktın sen ya. Keşke olmasaydın sen işte o zaman ben Ateş ile belki şu an..." Sinem ağlamaya başladı. Eliyle ağzını kapatmış hüngür hüngür ağlıyordu. "Davuut Davuutt gel şu kadını öldür." Diye bas bas bağırdığında Sinem, o esnada çelik kapı açıldı. Bu açılmayla karanlık içeriye ışık girmişti. Her ikiside doğrusu yavru bir ceylan gibi ürkmüşlerdi. Davut adamlarına, "bantlayın şu ikisinin ağızlarını" dedikten sonra çıktı. 

İNTİKAM KUYUSU (Tamamlandı)Where stories live. Discover now