30. Bölüm

526 59 2
                                    


Genç kadın saatlerdir başını huzursuzca pencerenin sert pürüzsüz camına dayamıştı. İçinden ofluyor, pufluyordu. Nasıl olurda kocası böyle düşünürdü? Gerçekten onu aldatan adamı sevdiğini hâlâ nasıl düşünürdü? Hem de kocasına böylesine aşk dolu bakarken. Derken kapının açılma sesiyle heycan ile başını kapıya çevirdi. İçeri girenin Sinem olduğunu görünce yüzünü ekşitmişti. Bu Sinem yine ne isteyecekti? Yoksa alay etmeye mi gelmişti?

"N'oldu?" Diye sorduğunda Sinem beyaz renkli sandalyeyi karşısına çekip kollarını birleştirmişti.

"Ateş abiyle bugün aranızın bozulmasına gerçekten üzüldüm. Umarım aranız en kısa zamanda düzelir. Ben elimden ne gelirse yapmaya hazırım."

Gamze dişlerini sıkıp öfkeyle gülümsedi. Ardından ayaklanıp dişlerini sıkmaya devam etti.
"Sinem sen delirdin mi? Ne abisinden bahsediyorsun. Sen daha düne kadar Ateş'e olan aşkından bahsediyordun şimdi kalkmış aramızı düzeltmeye çalışıyorsun. Senin amacın ne? "

Sinem sakinliğini bozmamıştı. Biraz ortalığı sesizlik ele aldıktan sonra derin bir ah çekip konuştu Sinem.

"Ben Ateş'i hep bir abi olarak gördüm. O da beni bir kardeş olarak gördü. Ama annem Ateş'i hep bir damat olarak gördü. Bana defalarca vurdu ama ben hiç bir zaman o gözle bakmadım. Tamam Ateş tam evlenmek istediğim adamın özeliklerini taşıyor ama ben Ateş'e bir kere abi dedim. Ama annem hâlâ benim Ateş ile evlenmemi bekliyor. Bıktım artık annemden bıktım. Sana yaptığımız kötülüklerin hepsi annemin yüzündendi. Özür dilerim gercekten çok özür dilerim." Sinem timsah göz yaşlarını akıtmıştı bile. Bu sözlere ve bu göz yaşlarına inanmıştı Gamze. Elini ağlamakta olan Sinem'in omuzuna götürüp ağlama dercesine tesellide bulundu.

"Gerçekten eğer öyleyse özürünü kabul ediyorum." Dediğinde konağı ele alan korna sesiyle pencereye yöneldi. Bu yüksek korna sesi susmak bilmemişti. Gamze pencereden aşağıya baktığında kocasının aracını görmüştü. Bu Ateş ne diye kornaya basıyordu ki?

Sinem göz yaşlarını koluyla silip oda tıpkı Gamze gibi heyecanla pencereye yöneldi.

"Kim?" diye sorduğunda Ateş'in aracını görmüştü.

"Hadi gel avluya inelim." Diyerek Gamze'nin bileğinden çekiştirdi Sinem.

Avluya indiklerinde avlunun ortasındaki masada oturmuş karşılıklı çay yudumlayan Zümrüt ve Hülya hanım'a şaşkınlıkla bakmışlardı. Bu Zümrüt ve Hülya kahkaha mı atıyorlardı? Yok artık dercesine şaşkınlıkla baktı Gamze. Babannesinin bu kadının yanında ne işi vardı. Ha bir bu eksikti. Eğer babaannesi Zümrüt'ün ona karşı yaptığı kötülükleri bilseydi böylesine kahkahalarla sohpet eder miydi? Etmezdi tabi ama Hülya hanım nereden bilsin Zümrüt'ün bu denli bir kadın olduğunu. Genç kız her şeyi babaannesine anlatmak için masaya doğru yürüdüğünde konağın yeni şöförü önünde belirdi.

"Gamze hanım Ateş bey sizi araçta bekliyor." Dediğinde Gamze gitmem dercesine başını salladı. Öylesine öfkeliydi ki Ateş'e karşı. Tabi bu bir kaç dakika sürmüştü. Daha fazla dayanamayıp konağın büyük kapısından dışarı çıktı. Kapı eşiğinde durup kollarını göğsünde birleştirdi. Başı dik, çenesi yukarıdaydı. Altan altan kocasının bir tepki vermesini bekliyordu. Özür dilerim, hadi bin araca. Afet beni Gamze gibisinden sözler söylemeyecekse genç karısını ne diye çağırmıştı buraya kadar. Derken birden uzunca kornaya bastı Ateş. Bu yükselenen korna sesinden birden korkarak çığlık attı Gamze. Elini kalbine götürürken kocası aracın penceresini açtı. Şu an kesin özür dileyecekti. Gamze özür beklediğini belli eden bir duruş sergiliyordu. Kocası özür dilediğinde 'afetmiyorum' diyecekti. Böyle kolay kolay afetmiyecekti. Derken kocasının o çekici ses tonunu duymuştu.

İNTİKAM KUYUSU (Tamamlandı)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora