0.6

1.5K 114 126
                                    

"Pekâlâ, bugün kaynak arama sırası kimdeydi?"

Chan'ın sorusu ile etrafıma bakmaya başladım. Sabahın erken saatlerinde hepimiz ortak alanda toplanmıştık. Herkesin gözünden uyku akıyordu, erken olduğu için çoğu için uyanmak zor olmuştu belli ki. Benim kafam ise..bambaşka bir yerdeydi.

Hâlâ dün geceyi düşünüyordum.

"Sıra ben ve Jeongin'deydi hyung."

Seungmin'di konuşan. Yanında ise Jeongin dedikleri çocuk vardı. Kollarını birbirine kavuşturmuş ciddi bir yüz ifadesiyle konuşulanları dinliyordu.

"Seungmin, bugün Minho'ya yardım edecektik. Unuttun mu?"

Jisung'un konuşması ile Seungmin bir şeyi yeni hatırlamışçasına kaşlarını kaldırdı ve ensesini kaşıdı.

"Ah..doğru ya. Kafamdan uçup gitmiş."

Konunun ne olduğunu pek anlamasam da dinlemeye devam ettim, gözlerim herkesin üzerinde dolanıyordu ne olduğunu anlamak için. Bir süre sonra ise ortama giren başka bir beden gördüm, gözlerimin ışıldamaya başladığını hissediyordum neredeyse.

Hyunjin, ciddi ve soğuk yüz ifadesiyle ortamdaki yerini aldı. Chan'ın yanında durdu ve duvara yaslandı, sonra ise gözlerini etrafta dolandırmaya başladı.

Ta ki, benim gözlerimle buluşana dek.

İkimiz de bir ifade barındırmadan baktık birbirimize bir süre, ne o çekti gözlerini ne de ben. Onun aklından ne geçiyordu bilmiyorum, ama benim aklım ilk konuşmayı yaptığımız o gecedeydi..

"Çünkü.."

Bakışlarının bana kaydığını hissettim, başım istemsizce döndü ona doğru.
Gözlerimiz yeniden buluşurken, devam etti konuşmaya.

"..Ben de her gece aynı şeyi yaşıyorum."

Sonra gözlerinde takılı kaldı gözlerim. İşte o zaman bir şey gördüm güzel gözlerinde, yoğun bir şey.

Acı.

İçim ona dokunmayı, teselli edip ipek gibi görünen saçlarını okşamayı isterken; yapabildiğim tek şey yerimde öylece durmak oldu. Öylece durmak ve gözlerinin içine bakmak, acıyla karışık ışıltılarını görmek.

"Sen de..o sesleri duyuyor musun? Seni suçlayan, üzerine gelen o sesleri?"

İznim olmadan çıkmıştı sözcükler ağzımdan, yutkundum sertçe. Soruma karşılık başı birkaç saniyeliğine önüne düştü, sonra yeniden gözlerimin içine baktı.

"Hem de her gece."

Kısa bir konuşma geçmişti aramızda, sonrasında ise biraz daha oturmuş ve güneşin doğmaya başlaması ile ikimiz de yollarımızı ayırmış ve odalarımıza geçmiştik. O zaman öğrenmiştim odasının nerede olduğunu, odamın tam karşısıydı.

O geceki konuşmamız çok kısaydı, ancak asla unutamayacağım kadar derin ve güzeldi..

"Seungmin'in yerini ben alabilirim hyung!"

Başımı şaşkınca sesin geldiği yöne doğru çevirdim, bir anda düşünce dünyamdan ayrılıvermiştim. Sesi geldiği yöne baktığımda heyecanla elini kaldırmış olan Felix'i gördüm, çok istekli görünüyordu. Tek sorun, ne için olduğunu anlamamıştım.

"Ne oluyor? Ne kaçırdım?"

Ortaya attığım soru ile gözler kısa süreliğine bana dönmüştü. Hepsine anlamsız bakışlar atarken nihayet içlerinden biri açıklamaya başlamıştı.

The Land Of Blood | Hwang Hyunjin Where stories live. Discover now