0.8

1.4K 109 118
                                    

-Flashback / 2018-

"Hey, bakın şu kız yine gelmiş maçı izlemeye!"

Arkadaşının gösterdiği yere baktı Hyunjin. İşte yine oradaydı; tribünlerin en arkasında, kalabalığın gerisinde tek başına oturuyordu.

Her maçta olduğu gibi, diye geçirdi içinden.

Bu okula transfer olduğundan beri dikkatini çeken tek şeydi bu kız. Oldukça popüler bir nâmı ve çoğu kızın peşinde koşuyor olmasına rağmen.

'Neden?' diye soruyordu kendi kendine, neden diğerleri değil de oydu dikkatini çeken?

Sessiz olması mıydı?

"Gidip bir şeyler yemeye gidelim, kurt gibi açım ben."

Dikkatini dağıtan arkadaşına döndü Hyunjin, karnını tutmuş olan Jisung yüzünü ekşitmişti ağıt yakan midesinden dolayı. Gözlerini devirdi bu duruma karşılık, hiç değişmiyorlardı.

Sonra yeniden baktı tribünlerin arkasına.

Yoktu.

Gitmişti, hep yaptığı gibi. Maç biter bitmez, kaybolmuştu ortadan.

Dikkatini tekrar arkadaşlarına verdi, aklı başka bir yerde kalmış olsa da.

Herkesin hemfikir oluşu ile çıktılar beraber basketbol sahasından, duş alıp okul kıyafetlerini giydikten sonra yemekhaneye doğru yol aldılar.

Yol boyunca arkadaşlarının muhabbetini dinledi Hyunjin, kâh güldü kâh göz devirdi. Biraz şaşkındı arkadaşları, ama daha iyileri de yoktu bu dünyada.

Yemekhaneye girdiler bir süre sonra. Gözlerini gezdirdi kalabalık ortamda Hyunjin, sanki birilerini arıyor gibiydi gözleri.

Bulmuştu da.

Yemekhanenin en köşesinde, karanlıkta kalan yerde oturuyordu, tek başınaydı.

Her zamanki gibi.

Ne olurdu acaba, yanına gitse? Neden her zaman yalnız olduğunu sorsa, ne derdi?

Ne derdin, bilseydin gözlerimin odağının hep sende olduğunu?

Ne derdin, Yun?

-Flashback Ended / Now-

Şu an odasının önündeydim.

Zemin katı, ilk katı, tüm katları dolaşmıştım onu bulmak için. Hiçbirinde yoktu. Bakmadığım tek bir yer kalmıştı.

Odası.

Derince bir nefes aldım kapıyı tıklamadan önce. Kalbim deli gibi atıyordu yine, sebebi onu görmek istemem mi yoksa ondan alacağım tepki miydi bilmiyorum. Ama yerimde duramıyordum.

"Hadi Soo-Yun, alt tarafı çalacaksın kapıyı ve ne olduğunu soracaksın. Bu kadar zor olmamalı, değil mi?"

Nihayet kapıyı tıklatmaya karar verdiğimde, yerimde huzursuzca kıpırdanıyordum. Bana bir asır gibi süren beklemenin ardından kapı nihayet açıldığında, Hyunjin'in kusursuz yüzünü gördüm karşımda.

Sakin ol kalbim, şimdi yeri değil..

O bana şaşkınlık ve merak içinde bakarken, ben doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordum. Sonuçta böyle büyük bir adımı atmış olmak, en azından benim için, devrim niteliğindeydi.

The Land Of Blood | Hwang Hyunjin Where stories live. Discover now