0.9

1.6K 102 284
                                    

-Flashback / 2018-

"Dostum, bunun gerçekten iyi bir fikir olduğuna emin misin? Tehdit altında tutuluyorsun, birilerinden yardım istesek olmaz mı?"

Derin bir nefes aldı Hyunjin sıkıntıyla. İçinde kalbini ezen bir kaya vardı sanki, zorunda olduğunu bilmekti onu bu duruma sokan. Başka çaresi yoktu, öyle kolay değildi.

Başını iki yana salladı umutsuzca.

"Olmaz, Jisung."

Jisung saçlarını karıştırdı oflayarak. Hiç şans vermiyordu arkadaşı, yardımcı olamıyordu bir türlü. Ne dese boştu, çünkü kararını çoktan vermişti belli ki. Yapabileceği tek şeyin ona saygı duyup yanında olmaya devam etmek olduğunu biliyordu, her ne kadar içi içini yese de.

"Pekâlâ, dediğin gibi olsun. Ama Hyunjin, baştan söylüyorum, eğer herhangi bir terslik görürsem sessiz kalmam bilmiş ol."

Sessiz kaldı Hyunjin, tek kelime etmedi.

Bir süre sessizce oturdu iki arkadaş, okulun arka bahçesinde. İkisi de çok şey söylemek istiyor, ama ağızlarını bıçak açmıyordu.

Sonra karşıdan gelen bedeni gördü Hyunjin, yüzünü ekşitti. Elinde olsa silip atardı gelen kişinin benliğini, hiç var olmamış olmasını sağlardı. Elinde olsaydı..

"Selam Jinnie~"

Hyunjin yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi, zorladı gerçekçi gözükmesi için.

Neyse ki, oyunculuk yeteneği yüksekti.

"Ah Jinnie, nerelerdeydin? Seni nasıl özledim bir bilsen~" dedi kız Hyunjin'in dibine oturarak.

Çok fazla yakındı, Hyunjin bundan o kadar rahatsızdı ki. Keşke, dedi içinden.

Keşke elimden bir şey gelseydi, gelseydi de bu aptal durumu yaşamıyor olsaydım.

Keşke yanımda oturan o değil, sen olsaydın Yun. Keşke..sen olsaydın..

-Flashback Ended / Now-

Yine uykumdan kâbusla uyandığım bir geceyarısı, yine kendimi çatıda bulduğum rüzgarlı bir gece.

Yere çökmüş, duvara yaslamıştım sırtımı. Gözlerim ise hasret kaldığım siyah gökyüzüne bakıyordu, ışıl ışıl parıldayan yıldızlara..

İç geçirdim derince, göğsümdeki ağırlıkla. Yine aynı kâbusu görmüştüm, yine aynı şekilde uyanmıştım. Kan ter içinde, ağlayarak.. Sonra da buraya gelmiştim işte, biraz olsun rahatlamayı amaçlayarak.

Bir de..onu görmeyi umarak.

Ama yoktu, bomboştu çatı. Yapayalnızdım.

Dizlerimi kendime doğru çekip çenemi yasladım yeniden iç geçirerek. Birileriyle konuşmaya ihtiyacım vardı.. Korkularımı, endişelerimi dökebileceğim biri..

Ve kalbimde çoktan belliydi istediğim kişi, aklıma gelen tek kişiydi. Her zaman, oydu aklımda olan. Hep oydu.

Burnunu çektim soğuk olan havanın etkisiyle. Ne zamandır buradaydım bilmiyordum, ama hava gittikçe soğumaya başlamıştı. Soğuğa maruz kalan bedenim ise iyice ağırlaşmış, uyumak için çabalıyordu. Odama gitmem gerekiyordu, biliyordum. Ancak bedenim kalkmama izin vermiyordu.

The Land Of Blood | Hwang Hyunjin Où les histoires vivent. Découvrez maintenant