Bölüm29 Sahte Ben

1.7K 193 39
                                    

Muhtemelen bir iki hafta olmuştu veliahtın yanıma gelmesinin üzerinden.

Verdiği parayla yeni kişiler tuttum ve çok büyük bir hızla ilerliyorduk.

Gazetelere tanıtım için bildiriler yayınlattık ve mücevherlerimizi kullanan soylular sayesinde hızla ünlendik.

Ve evet her şey bu kısa sürede oldu.

Böylece hemen yeni bir dükkan açmak için hazırlıklara başladım.

Büyük ihtimalle iki ay içinde yeni dükkan için yeterli bir sermayeye sahip olacağım.

Bilgi loncası işi tuttu gibi görünüyor.

Ve şimdi bu gün Veliahtı çağırdım. Belirli bir süre şüphe çekmemek için bekledim.

Sanki araştırmış gibi.

Şimdi de ona yaşamadığım ama aslında yaşadığım hayatı anlatacağım.

Böylece parasını alabilirim. hehehe...

Amanın ne ara bu hale geldim. Bir zamanlar en edepli kişi olarak anılırdım. Ne aristokratmışım ben de.

Ahem.

Hadi sadece para kazanalım.

Ofisimde oturdum ve Ziyaretçiyi bekledim. Korumalar haber verdiğinde veliaht içeri alındı.

-İstediğim bilgiyi buldun mu?

-Majesteleri bu kadar soğuk olmayın. Bilgiye gelince...onu buldum.

-! Söyle bana nerede o!?

Heyecanlı görünüyordu. Güldüm. Şimdi düşününce eskiden mutluluk hep büyük bir şey gibi gelirdi. Şimdiyse...

-Dediğim gibi kuzeye gittiği doğru. Ve ayrıntılara gelecek olursak. Kendisinin kuzeyden bir tüccar ile evlendiğinde dair bilgim var. Ama sürekli gezdiklerinden konum bildiremem ne de tüccarın ismi.

-O...o evlendi mi!?

-Evet.

-Bu imkansız. Yanlış bir bilgi olmalı.

-Bunlar doğrular majestleri. Eğer istediğinizi aldıysanız ödeme konusunda...

-Bahsettiğin kişi yıllarca kontun himayesi altında yaşamış bir leydi. Kendi başına kuzeye gitmeyi bırak bir tüccarla evlenmek mi!? Güldürme öyle biri gezgin hayatını kaldıramaz!

-Bu kısım beni ilgilendirmez ben size elimde olan bilgiyi verdim. Ve en son göründüğü yer başkentte. Burada ayrıntıları var.

Ona sahte bilgilerle dolu bir belge uzattım. Asla gidemeyeceği yerleri içeriyordu.

Gitse de bir şey yapamaz ya!

Bana paramı verdi.

-Teşekkürler majestleri.

-Sana bir sorum daha var.

Paralara bakarken sevincim artıyordu, sorusuyla kafamı kaldırdım.

-?

-Sen onun yerinde olsan nereye kaçardın?

Bu soru tüylerimi diken diken etse de özünde sadece basit bir soruydu.

-Muhtemelen kaçmama sebep olan şeyden çok daha uzağa.

-Ama elinde belirli bir para ve gidecek bir yerin yoksa bile?

-Bilmiyorum sanırım bu imkansız olurdu. Ya da dışarıdan birinden yardım almış olabilir.

-Bu imkansız öyle olsaydı bilirdik. Tamamen kontrol altında tutuluyordu.

...

Tamamen kontrol altında ha?

-Öyleyse belki de bir şey onu zorladığı için bunlara rağmen kaçma ihtiyacı duymuştur. Sokaklarda ölmeyi bile göze alarak.

-Bu çok saçma! Ahh peki. Kuzeye nasıl gittiği hakkında bir bilginiz var mı?

-Elimde olanlara dayanarak giden küçük bir yolcu gemisinde benzer birine rastlayan kişiler olmuş. Belgenin içinde de yazıyor. Yine de bu kişilerin hepsi kuzeye dağılmış durumda ve bulunmaları imkansız.

Hiç bir açık yok.

-İşimiz bu kadar mı?

Veliaht sanki onun gitmesini istediğimi anlamış gibi bir bakış attı.  Nasıl anladıysa artık.

Sonra bakışlarında ki şüphe giderek arttı.

-Sesin bir erkeğe göre daha ince.

Bedenimin bir kısmı masa tarafından kapanıyordu ve önde yarı saydam denebilecek tül vardı.

-Bu bir sorun mu?

-Hayır sadece... Hayır bu günlük bu kadar yeter. Senden isteğim ona ulaşman ve bir mektup iletmen.

-Majesteleri eğer yerini öğrenebiliyorsak neden gidip onu getirmiyorsunuz?

Sorum üzerine sustu. Korkak.

-Bu kısım seni ilgilendirmez. Sadece isteneni yap ve sana ödeyeceğim.

-Hay hay. Yeterli paranız varsa istediğinizi yapmaya hazırım.

Ayağı kalktı ve ben de bittiğini işaret ettim.

O gidince rahatlamış hissettim. İyi para kazandım yine.

Bir hikaye uydurmam sayesinde bu kadar kazanabileceğimi kim bilebilirdi ki?

Gerçi veliaht benim gibi 'aristokrat' bir leydinin oraya kaçmayacağı konusunda haklıydı.

Ben bile bir zamanlar onların barbar olduğuna inandım.

Sadece yakın zamanda bir kaç savaştan çıktılar ve ten renkleri daha esmer.

Son olarak kültürlerimiz çok farklı. Onların bazı davranışları bizde büyük kabalık olarak kabul edilir.

Yine de onlara barbar demek doğru değil. Hayaletken bedenimdeki kızı seven bir kuzeyli vardı.

Oldukça iyi birine benziyordu.

Hem barbarlık ne demek ki? Kuzeylilerin de bize barbar demediğini nereden bilebiliriz?

İki ülkede birbirine barbar diyorsa o zaman gerçek barbar kim?

Kısaca bunlar sadece öznel yargılar.

Kasıtlı ve sırf çıkar amaçlı yıkım barbarlıktır. Katliam barbarlıktır.

Kendini savunmak için öldürmek değil.

Fazla düşünmek iyi değil. Çünkü ne dersem diyeyim herkes hala bildiğini konuşacak.

Bildikleri ne kadar bilmediklerine denk olsa da kimse buna takılmayacak ve belki de ona katılacak.

Bu şekilde ilerler ön yargılar ve kalıplar.

Sadece tek bir kişinin belki de cahiliyetinden gelen saçma sapan tek bir sözünden.

Ah saate bak çoktan mola zamanı! Çıkıp bir şeyler yemeliyim yoksa açlıktan öleceğim.

_________
Yazar:Villainesssss

Gerçek Sahip Geri Döndü Where stories live. Discover now