Bölüm92 Destek

740 91 17
                                    

-Her şeyi bildiğini sanıyorsun demek...pfft.

Yüzünü buruşturdu.

-Madem öyle anlatmama izin ver.

*****Dışarıda Lloyd

Savaşa başladık. Biz ilk başta Amy ve Ariel'le kaldık onları koruyup içeri girecektik.

Ama bir anda ordu harekete geçti... Ne halt!?

Bize gelen büyük bir kitle vardı. Pusuya yatmış olan askerler onları şaşırttığı için bir çoğu düştü ama hala daha fazlalardı.

Yardım etmeye çalıştık ama sonra Chris denen adamın atadığı komutan bize içeri gitmemizi ve yardım etmemizi söyledi.

-Biz burayı tutabiliriz! Ama içerideki başları ölmezse kaybetmemiş kaçınılmaz. Gidin!

Diğerlerini topladım ve koşmaya başladık.

Grupla Amy ve Ariel'i ortamıza aldık.

Kuvvetlerimiz çıkışları tutanlar dışında ordunun geldiği yöne toplandı ve biz de boş alan zıt köşeye gideceğiz.

Bizim tarafımızdan olanlar bizi içeri alacaktı.

Koşarken peşimizden bir kaç kişi geldi ve onlarla dövüşmek zorunda kaldık.

Birisi saklandığı yerden Ariel'in üzerine atladı neyseki bir dostum oradaydı.

Ok attım ve gelenleri durdurmaya çalıştım.

-Koşun!

Onlar koşarken bir kaç tane daha nişan aldım.

Lanet olsun! Bizi hedef alıyorlar özellikle!

Ariel şoktan dolayı koşarken düştü.

Lanet!

Hemen başka biri onu kucağına alıp koşmaya başladı ve ben de peşlerine takıldım. Bu bizi yavaşlatacak...

Umarım vaktinde yetiştiriz. Ölmeyin!

*****
-Haklıydın... Her şeyi hatırlıyorum ama karıştırdığın bir kısım var.

-Huh?

-Geçen hayatında benimle değil gerçekten o hizmetçiyle beraberdin!

-Haa sanki inanır mışım gibi o zaman nasıl olanları bilebilirsin ki?

-Basit ben de oradaydım ve sizi izliyordum. Bir hayalet olarak.

-Yalan söylemeyi kes bu imka...

-O kelimeyi olanlardan sonra söylemeye cüret mi ediyorsun!? Ve daha bitmedi! Beni buraya tanrı seni cezalandırmam için gönderdi!

Cümlemi bitirdiğim de bir anda Ronald dondu ve bana döndü.

İkisini tek kılıç darbesiyle kenarı itti. Kılıçları birbirine dayanmıştı ve uyguladığı büyük güç onları geri attı.

İlgiyle bana baktı.

-İstediğim zaman tanrı tarafından verilmiş güçlerimle seni öldürebilirim!

-Bunu yapamazsın.

-Yapabilirim.

İnanmıyor musun?

Ona yaklaştım. Bu bir bahis.

-Sana gücümü kanıtlayacağım.

Beni öldürmeyecektir. Zaten kazandığını düşünüyorsa beni esir almak daha çok işine gelir.

İşkence yapabilir ya da halkın önünde beni idam ederek otoritesini artırabilir.

Ona yaklaştım ve dibine girdikten sonra tek elimi yanağına götürdüm.

Bir an geri çekilir gibi olsa da öylece durdu ve alaycı bir gülümseme koydu.

'Ne yapmaya çalıştığını biliyorum arkadaşları için zaman kazanıyor ama onlar da kaçamayacak.'

Aynı sözleri tekrarladım.

-Ne yapmaya çalıştığını biliyorum arkadaşları için zaman kazanıyor ama onlar da kaçamayacak.

Sözlerimi duyduğunda eli kılıcına gitti ama ben de boş değildim.

Chris'e yaptığım gibi hançeri boynuna dayadım.

-Şimdi o elini indir yoksa güçlerimi kullanırım.

-Sen... nasıl?

Ronald hala orada duruyor bizi izliyordu Lucius ve yaralı olan dük hiç bir şey yapamıyordu.

Şimdi ne yapmalıyım?

Tabi ki hesaba katmadığım şeyler vardı. Veliaht uzun yıllar dövüş eğitimi aldı bense...

Veliaht bir adım geri atar gibi arkaya çekildi ve ben farketmeden diğer eli benim bıçağı tutan elimi yukarı ittirdi böylece boşta olan eli bir anda savunmasızlaşam elimdeki hançeri aldı.

Böylece artık o beni tehdit ediyordu.

-Demek güçler yalan. Tek yaptığın şanslı bir tahmindi.

Soğukkanlılığımı korudum.

-Öyle mi? Oysa içinden geçenlerle tıpatıp aynısını söyledim.

Yüzünü ekşiltti ama gülmeye devam etti.

-Seni hemen öldürmeyeceğim. Numaraların bitip de yalvardığın da bir daha yüzleşeceğiz.

Bıçağı boğazıma doğru doğrultmuşken bir adım ileri attım ve bıçak artık boğazıma değiyordu.

-Bu mi yani? Gerçekten çok duygusuzsun...

Acımayla baktım.

-İlk başta seni gerçekten sevdim ve orada yalnız başıma ölürken bile senin hayalinle uyudum. Gece karanlıkken bir ışık oldun ama aslında o karanlık gece sendin. Işıksa benim hayal gücümdü...

-...

-İlk öldükten sonra gözlerimi açtığımda her şey değişikti. Kimse beni görmedi ve kendi bedenime tepeden bakıyordum. Amy'nin ruhu o benim bedenimde yaşadı. Ben sizi izledim ve hala kalbim açıyordu... Ta ki anlayana kadar.

-Neyi?

-Pisliğin teki olduğunu!

-Eğer Ariel'i taciz etmeseydin bunlar olmazdı!

-Öyle mi!? Beni baştan beri hiç sevmedin ve şüphesiz ki bir şey bile yapmasam benden nefret edecektin! Benden hemen sonra onu saraya aldın ve herkes benle dalga geçti. Herhangi bir gücüm yoktu ve sonra bir kişi dahi bana bakmaya gelmedi! Ve eninde sonunda açlıktan öldüm! Dışarı çıkmam yasaktı inanabiliyor musun ve bu emri sen verdin! Sen bilerek beni öldürdün!

-Ahh evet ve bu hayatta da aynısı olacak!

-Öyle mi dersin? Uzun zamandır tüm nefretimi bu güne sakladım. Bilir misin aşk solunca nefrete dönüşür. Ve bir kez daha açtığın da bu şekilde açar. Nefretle...

-Nefret güçsüzsen bir işe yaramaz.

-Ama ben güçlüyüm. Ve bunca zaman sonra Farkettiğim bir şey daha var.

-Neymiş?

-Sen bir aptalsın.

Kelimeleri yavaş yavaş söyledikten sonra bir anda arkaya doğru atladım.

Bu sayede gizlice arkaya geçen Chris saldırmaya çalıştı.

Veliaht tam zamanında dönemedi ve bir yara aldı ama hala savaşıyordu.

Böylece onlardan uzaklaştım.

Bu bize biraz zaman kazandırdı...

Ölü cesetlerin yanında durdum. Beklemediğim şey bir anda birinin ayağımı tutmasıydı.

... Sanırım düşündüğüm kadar ölü değiller.

Elindeki bıçakla beni kesmek üzereyken bir anda eline bir şey saplandı...

Gelen yöne baktığımda...

-Geç kalmadık değil mi?

Onlar yetiştiler!
_________
Yazar:Villainesssss

Gerçek Sahip Geri Döndü Место, где живут истории. Откройте их для себя