Bölüm42 Şüphe

1.4K 154 57
                                    

*****Ariel

Bu çay partisi kızlara özel yani kimse eskort ile gelmeyecek.

Muhtemelen yeni Nişanlı ile tartışmamız için en iyi ortamı yaratmaya çalışıyorlar.

Çok takılmadım ve hazırlanmaya odaklandım.

Sonuçta mecburen leydi Rotten ile karşılaşacaktık ne kadar erken o kadar iyi.

-Amy daha hızlı olamaz mısın!? Geç kalmak istemiyorum.

-Ö... özür dilerim leydim!

Bu aralar dikkati dağınık görünüyor sanki başka bir şey üzerine yoğunlaşmış gibi.

Acaba bir planı mı var? Ya da onu fazla çalıştırıyorum.

Onun dışında Veliahtla da uzun bir süredir konuşmuyorum.

Döndükten sonra yanına gitmedim. Sonrasında her şeye rağmen uğradım ve sanki beni... göremezden geliyordu.

Bu gün gitmeden önce tekrar ona uğrayacağım.

Hazır olunca aynadaki yansımama baktım. Sanırım bu iyi.

Sonra küçük adımlarla odamdan çıkıp ofisine doğru ilerledim. Kapıyı hafifçe çaldım ve hizmetçilere dışarıda kalmalarını söyledim.

-Girin!

İçeri girdiğimde o çok dağınık görünüyordu. Beni görünce göz bebekleri büyüdü.

Sonra gülümsemeye başladı.

-Ariel demek sen geldin.

-Majesteleri... Siz hasta mısınız?

Bana bakarken gözleri her zamankinden farklı parlıyordu.

-Hayır iyiyim. Bir sorun yok. Bir yere mi gidiyorsun?

Hızlıca konuyu dağıttı.

-Evet bir çay partisi daveti vardı. Size daha önce haber verecektim ama hep meşguldünüz.

Gözleri tekrar durgunlaştı. Hayır belki de tam tersi hiç olmadığı kadar kaotikti.

Burada normal olmayan bir şeyler var.

-Majesteleri bir şey mi oldu?

-Dün bir maden sattım...

-?

-Ve şimdi pişmanım çünkü o maden bana yararlı olabilirmiş.

-Majesteleri o zaman neden sattınız?

-Sadece kâr elde edemiyordum.

Konuşurken gözleri zihnimin derinliklerindeki anıları görür gibi keskin bir ok halinde içime işledi.

-Bu maden... Belki de biliyorsundur?

-Ma... majestleri ben madenler hakkında bir şey bilmi...

-Tabi ki bilmiyorsun! O yüzden sana anlatmama izin ver. Küçük bir aile vardı ve şaşılacak bir olay oldu. Topraklarında maden vardı. Sonra ne oldu biliyor musun?

Bir şeyler mi biliyor?

O konuşurken soğuk terler sırtımdan aktı ve geri doğru tökezledim.

-Majesteleri ben... Bilmiyorum.

-O aileyi öldürdüm.

Soğukkanlılıkla söylediği sözler içimi ürpertti... Nasıl... Bana bunları yaşatırken hiç pişmanlık duymadı mı?

Birini öldürmek bu kadar hafife alınacak bir şey mi? Ben bile intikam için seni öldürürken...ben bile tereddüt ettim.

Ama...ama sen...

Titrediğimi hissettim. Kendimi toparlamam gerek.

Sonra bir anda tekrar gülümsemeye başladı.

-Ama senin bunları bilmediğine eminim. Sevgilim. Geç kalmanı istemem yola çıksan iyi olur.

-... Teşekkürler.

Zoraki bir gülümseme ile arkamı döndüm.

Bir şeyler biliyor... Bir şeyler biliyor...

Ani bir kriz duygusuyla ilerledim.

Şimdi sakin kalmam gerek belki de sadece beni deniyordur. Öyle olmasa bile beni bir anda kenarı atamaz.

Sanırım en yakın zamanda dük ile görüşmem gerekecek.

Hızlıca veliahtı halletmemiz gerek. O uyanmadan.

Çay partisine geldiğimde rol yapacak kadar iyi bir modda değildim.

Gülümsedim ama çürümüş bir gülümsemeydi bu.

Leydi Rotten ise gelmemişti. Evet kimse inanmadı. Bana bile saçma geldi. Veliahtın sevgilisini gömme fırsatı vardı ve kaçırdı.

Kimin umurunda.

Leydiler bana gülümseyen yüzlerle sorular sordular.

Ben de onlara sade ve kısa cevaplar verdim.

Moralim bozuktu.

Onu bu değişikliğe iten ne? Bir delil mi buldu? Bu olamaz aramayı bırakalı çok oldu.

Aklıma gelen bir şey vardı aslında ama ihtimal vermek istemedim. Bu olamaz değil mi?

Ben kenarda somurturken başka bir konu açıldı.

Mücevherler. Tasarımına baktığımda bu tasarımı daha önce de gördüğümü biliyordum.

Demek o tasarımcı ortaya çıkacak tekrar.

Sanırım nişan için iyi görünmeliyim. Eğer sadece şüpheyse bunu düzeltebilirim.

Sorun olmayacak.

Ani bir kararla modumu düzelttim.

-Leydim bunu nereden aldım demiştiniz?

-Blue Blood denen yeni bir yer. Aslında nişanlımla gitmiştik ve bir kaç set aldım. Kesinlikle çok kaliteli. Ve...

-Ve?

-Sahibi çok yakışıklı!

Sonra leydiler kıkırdamaya başladılar.

Blue blood. Geçmişte daha farklıydı ama farketmez. Onu saraya çağırsam iyi olur.

-Bay Adrian gerçekten çok nazikti ve çok yetenekli.

İsimleri aklımda tuttum.

Dönüşte Khan'a uğrayacağım.

Bana aşık olduğundan eminim. Halledeceğim... Sakin olmalıyım.

Derin bir nefes verdim.

Sorun değil her şey eskisi gibi olacak.

_________
Yazar:Villainesssss

Gerçek Sahip Geri Döndü Where stories live. Discover now