~26-part2-~

25.3K 1.4K 216
                                    

İyi okumalar!
°°°°°°°°°°°°°°°°

Aynadaki görüntüme baktım sessizce. Arada böyle olurdu. Ayna karşısına geçer kendimi izler ve yaptıklarımı,yapacaklarımı düşünürdüm.

Ben buydum işte. Sadece bu.

Düşünmeden hareket edemeyecek kadar korkak.

Günler birbirini kovalamıştı.

Şimdi soğuk bir aralık günündeydik. Zaman ilerlemiş mevsimler geçmiş ben ise hala aynıydım.

Dedemlerin gelmesinin üzerinden 1 ay geçmiş ve aynı şekilde bu aileye uyum sağlamaya çalışıyordum. Çalışıyordum diyorum çünkü ben Aden Mineyla asla bir yere sığamazdım.

Erez bana hala canı gibi yakındı. Geceleri odama gelip beni kontrol ettiğini biliyordum.

Araz ise ablası olmama rağmen bana boyundan büyük abilik taslıyordu. Gıcık falandı ama onun da mizacı buydu işte. Bana hiç minik bir kardeş gibi naz bile yapmamıştı.

Atalay gözünü üzerimden ayırmıyor anlamadığımı düşünüp sohbet ederken beni uzman yardımı için ikna etmeye çalışıyordu. Ama gözlerindeki kaybetme korkusunu görebiliyordum.

Uraz bana sürekli şevkatle yaklaşıyor konuşurken bile sözcüklerini yanlış anlamam için dakikalarca tartıyordu.

Ya da Atlas...

Pişmandı. Hissediyorum.

Ama yaklaşacak ne cesareti ne de yüzü vardı. Belki kurduğu tek cümleydi ama o da ben de o cümlenin etkisini tatmış insanlardık. Affedebilir miydim? Muhtemelen ama hızlı olacağını sanmıyordum.

Ve Karan,

En büyük abim olan kontrol manyağı siyah gözlü adam.

Bana karşı uraz abimden tek bir farkı vardı. O da kontrolcu oluşuydu.

Aramız kötü değildi ama samimi de değildik. Açıkcası ondan ürküyordum biraz. Sürekli olarak bana bakarken dalıp gidiyor ama onunla konuşmaya çalıştığımda kısa kesiyordu.

Tuhaf biriydi. Ailenin geri kalanı gibi.

Ve ben. Aden Mineyla Aktan.

Buradaydım , aynıydım ama bir o kadar da farklı.

Şimdiye dek sorunlarından uyuyarak ya da erteleyerek kaçan ben. Artık bunların altında ezildiğimi hissediyordum.

Çabalıyorum, yemin ederim çok çabalıyorum. Ama susmuyor.

Kafamın içindeki kendi düşmanım susmuyordu.

Yemek yerken, ders dinlerken bazen uyuklarken.

Hep oradaydı. İçimde. Eskisi gibi saldırgan değildi. Belki Atalay abim sayesinde atlatmaya başlamıştım bilmiyorum.

Eskisi gibi sinirli değilim bir aydır. Oldukça sakinim aksine.

Ama sanki... ne bileyim

Sadece kötü hissediyorum.

Sanki... sanki canım yine yanacak gibi. Yine düzenim bozulacak gibi.

Ama sadece beklemek geliyordu elimden. Sonumu beklemek.

(...)

Okuduğum kitabı kapayıp yatağa koydum. Başımı kaldırmadan yumuşacık bir ses bana seslendi.

"Abicim kitabı bıraktıysan artık çayını içebilirsin"

Sessizce Atalay abime baktım. Son günlerde halsiz olduğum için 3 saatte bir bana tuhaf tuhaf çaylar getiriyordu.

Trajikomik ; AdenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin