altı, izin.

1.1K 137 47
                                    

"Söyle, kimlerden kaçarsın,
durmadan ağlarsın?"

-S.
Chris benim hareketim sonucu
şaşkındı.
Chris benim hareketim sonucu
şoktaydı.
Chris benim hareketim sonucu memnundu.
Chris benim hareketim sonucu
zevkliydi.

nereden mi varmıştım bu sonuçlara? onu odasına çektiğim gibi tekrar belimi sıkıca kavrayan ellerinden, dudaklarımı okşayan, incitmekten korkar gibi öpse de tadını çıkaran dudaklarından, birbirlerine değen vücutlarımızda hissettiğim kalp atışlarından. Bang Christopher tam da düşündüğüm gibi yapıyordu bana, az önceki kaybolmuşluğumu gideriyordu dudakları ile. kendimi bulmamı sağlıyordu o dolgun dudaklarında. ben olmama izin veriyordu o dudaklarında.

nefes alabilmek için geri çekildiğinde yeni fark etmiştim nefessiz kaldığımı. yeni fark etmiştim nefes almayı onda sevdiğimi. aralanan o kahverengi gözlerinde yeniden bir ışıltı fark etmiştim. öyle güzeldi ki o parıltı, bunu defalarca görmüştüm onda. sebebinin ne olduğuna dair bir fikrim olmasa da bu parlayan gözleri güzeldi. insana huzur veriyordu, güven veriyordu, Bang Christopher insana evinde gibi hissettiriyordu. ya da şöyle düzeltilmeli bu cümle, Bang Christopher insanın evi oluveriyordu.

dudaklarında bir tebessümün oluşuna şahit olurken sessizce onu izlemeye devam ediyordum. o belimi okşarken sözcüklerinin de içimi okşamasını sağlamıştı hemen.

"Seungmin, okul idaresi ben müdür yardımcısı olsam da benim elimde. o nedenle ailen bir şey bilmeyecek, o şikâyetçi aile ve öğretmenlerin hepsi ile de tek tek konuşacak, cezalarını vereceğim. seni üzen herkes bunun ne denli bir hata olduğunu öğrenecek."

bir kez daha emin oldum, bir kez daha tanıdım ev kavramını karşımdaki adam ile. dudaklarımdaki hafif tebessüm ve dolu gözlerim eşliğinde başımı eğdim sol omzuma doğru. kelimenin tam anlamı ile iğrenç hissetsem de bu adam bana iyi geliyordu. çok önceden söylemem gereken birkaç kelimeyi mırıldandım kısılan sesimden dolayı.
"teşekkür ederim Bay Bang."

-K.
Seungmin Chris'in kollarından ayrılarak sakin kalmaya çalıştığı süreçte sınıfına çıkmış, Jisung'un Bay Lee'yi kestiği koca bir dersi bitirmişti. bu okuldaki son ders olduğundan Jisung ile toparlanmış, yavaşça yürüyordu iki genç evlerine gitmek için. Seungmin, okuldan çıkarak arabasına yönelen Bay Bang'i gördüğünde utandığından gözlerini kaçırmaya çalışsa da Jisung sayesinde adamın kendisine baktığı detayını öğrenmişti. bu detay içten içe onu mutlu ederken yanlarına gelen alt sınıflardan Felix ile Jisung'u tanıştırma olayı gerçekleşmişti. bu olay Jisung'un oldukça işine yarayan bir detay olmuştu, çünkü Jisung'un sürekli bahsettiği o coğrafya öğretmeninin Felix'in ağabeyi olduğunu öğrenmişlerdi. Yol Jisung'un mutluluk çığlıkları ile geçmişti onun evine varan dek. önce Jisung'un, peşinden Felix'in evi geldiğinden Seungmin kalan yolu tek gidiyordu. yollar boş olduğundan bir miktar daha rahat, fakat daha düşünceliydi genç adam. bu lanet okul, lanet şehir ve lanet aile evinden üniversite sayesinde kurtulmak isterken bundan mahrum kalmaktan korkuyordu. haksız da sayılmazdı. Seungmin babası yönelimini öğrenirse olacakları ismi gibi bildiğinden gergin bir biçimde eve adımlamaya devam etti bir süre. eve vardığında gözleri ilk olarak kapalı olan perdelere kaydı. perdeler evin katı kurallarından biriydi, neredeyse hiç açılmazlardı. Seungmin babası tarafından fiziksel şiddete mağruz kaldığı günlerde onları perdelerin arasından gören bir komşusundan habersizdi. fakat babası polise şikâyet edildiğinde bile bundan sıyrılacak kadar bilinen bir adamdı. yine de önlem için o günden sonra eve perde yasağını getirmişti.

iç çeken genç sol elini ceketinin cebine atmış, gri anahtarlığındaki anahtarını kapıya takarak aralamıştı evin beyaz kapısını. içeri girdiğinde ortam uzun zaman sonra ilk kez sessizdi, evde kimse yoktu görünene göre. bu bir nebze genci rahatlatsa da evde tek kalmaya göre daha iyiydi kavgalar. o da biliyordu bunu içten içe. evde tek kalınca onu yiyip bitiriyordu kendisi. kendine zarar veriyor, krizler geçiriyor, fazla düşünmekten bazen intiharın eşiğine dâhi gelebiliyordu. sahi, en son ne zaman teşebbüs etmişti intihara? bir ay geçmiş miydi üzerinden o bile sorgulanabilirdi. fakat bir kurtuluş olan ölüm, Seungmin'in kendisine ulaşmasına izin vermiyordu bir türlü.

odasına adımlayan genç, mavi tonları ile bezenmiş yatağına oturdu önce, aklından geçenlere izin verdiği bu sessizlikte kaybolacağından habersiz bir şekilde. belki de bütün bunlardan  haberdar bir şekilde oturmuştu oraya Seungmin. aklından geçen ilk görüntü kızarık gözlerini doldurmuştu bile.

"senin hakkında eşcinsel olduğuna, sınıf arkadaşlarını rahatsız ederek onlara notlar yazdığına, onlara müstehcen şeyler söylediğine ve onları taciz ettiğine dair bir şikâyet aldım."

bu suç olmamalıydı,
bu şikâyet edilmemeliydi,
bu Seungmin'in koluna bir çizik atmasının sebebi olmamalıydı.
bu, Seungmin'in öfke ve anksiyetesinin bir krizini tetiklememeliydi.

kolunu okşar gibi, elindeki soğuk, ince jileti kullanarak resim çizer gibi yavaş hareket eden genç kendini kaybetmişti bile. artık kolundan akan, gömleğine, pantolonuna, çantasına, yatağına bir kan gölü yapan kesikler canını yakmıyordu bile. aklındaki o ses konuştu yine, annesi konuştu yine.
"sen kendini unuttun mu bir an? sevilmeye lâyık sandın kendini Min. bak buna,"
o soğuk elleri Seungmin'in kanayan elini kavramış, gözyaşlarının uzattığı yüzüne doğru kaldırmıştı. o yorgun çocuğun yüzüne yaklaşan eli kanı ile kaplıydı. bileğindeki kesikler öyle derindi ki bu defa, jileti dâhi her yeri kan olmuştu Seungmin'in. annesinin gözlerine bakamayan genç başını eğerken dudaklarını bastırdı birbirine. ne annesi, ne de babası görmeliydi yaşlarını. erkek adam ağlamazdı, değil mi? yine haykırdı annesi onun yüzüne doğru.

"senin kendini kaybedeceğin, bulacağın tek yer burası. benim yanım, ve kan. seni sevmeyecekler Seungmin. Sevmeyecekler. Sevmeyecek."

işte o an, o an kendisinden bile beklenmedik bir şekilde elindeki jileti ölmüş annesinin yüzüne tuttu Seungmin. eğdiği başını kaldırdı yavaşça. yüzündeki o tebessüm olmuştu annesini şoka sokan şey. Seungmin gülüyor muydu? Hayır. Seungmin kahkaha atıyordu.
Seungmin kahkaha atarak ağlıyordu.
haykırdı annesine çalan telefonunu, odasının açılan kapısını, bileğinden akan kan damlalarını umursamadan.

"seni sevmedikleri gibi mi?"

-k. dediğim yerler yazar, yani ilahi bakış açısı.
pekalâ, eğer olmamış ise hepinize özürlerimi iletiyorum.
bu ara kafam dolu, ve ister istemez bunu böyle bir şeye yansıtıyorum. bundandır özrüm.
iyi geceler, ve günaydınlar. 

bal. chanminWhere stories live. Discover now