on dokuz, kabul

551 58 37
                                    

valentine,
my decline
is so much better with you.
to ash.

-

"Seungmin, nefesime nefes oldun sen. şimdi ise elini tutup ısıtacağım, herkes ve her şeyden çok seveceğim biricik sevgilim, balım olur musun Kim Seungmin?"

Chris, bir anda ağzından dökülüverenler ile tepkisiz kalan gence bakarak pişman olduğunu hissetmişti.
Seungmin hiçbir şey söylemeden, şaşkınlıkla açılmış gözlerle bakıyordu karşısındaki adama. Christopher gözlerini kapatarak ellerini Seungmin'in ellerinden çekmişti daha fazla belirsiz bakışlar tarafından yakılmamak için.

Seungmin hayretle, duyduklarından şoke olmuş bir şekilde ona bakarken ne diyeceğini bilemiyordu, seçemiyordu bir türlü sözlerini. hiç iyi bir konuşmacı olmamıştı o. fakat bu defa, sevdiği adam için hepsinin ötesine, geçmişinin bile ötesine uzanarak kalbini açacak, dökecekti ona yüreğini.

arkasını dönen Chris'e doğru koşmuş, ona dönen adamın dudaklarına asılmıştı. hayır, böyle de betimlenemezdi bu öpücük.
dudakları, olması gereken yeri, Chris'in dudaklarına kavuşmuştu. kolları onun boynuna sarılırken o da onun beline sıkıca kollarını sarmış, soğuğa inat korumacıydı sevdiğine karşı. yumuşak, uzun bir öpücüğün ardından geriye çekilen Seungmin ellerini karşısındaki adamın yüzüne çıkardı. Chris'in  soğuktan kızaran yanaklarını parmakları ile okşarken araladı dudaklarını heyecanla.

"ben, ne denir, ne söylenmez pek bilmiyorum. ben ilk defa aşık oluyorum Chan, ilk defa seninle tadıyorum bütün bu hisleri. ve ben bundan çok memnunum, buna seninle beraber bir isim koymayı da, hayatımı seninle süslemeyi de çok isterim. yani anlayacağın, evet Christopher. sevgilin olurum, balın olurum. sen benim incimsin, hep böyle kal olur mu?"

gözleri yaşlarla dolarken aynı durumda olan Chan de ne diyeceğini bilemiyordu mutluluktan. başını sallayarak Seungmin'e, miniğine, sevgilisine, balına bir söz vermişti. her daim böyle kalacaklardı, her daim birbirlerinin balı, birbirlerinin incileri olacaklardı.

dudakları bir kez daha birbirlerini bulurken ardına kadar açılan ev kapısı, ve ondan çıkan Hyunjin'i öpen Jeongin ikisinin de hayret etmesine sebep olmuştu. dörtlü birbirlerine sorgular bakışlar atarken adeta bir kovboy film sahnesi gibiydi ortam.

birkaç dakikalık sessizliği bozan kişi ise Hyunjin olmuştu. diğerlerine göre daha açıksözlü sayılırdı çünkü o. boğazını temizleyerek dikkati üzerine çektikten sonra Jeongin'in yanına geçmiş, elini kavramıştı. Chanmin onların kenetli ellerine bakarken parlayan yüzük ile şok olmuşlardı.

"pekala, gördüğünüz gibi biz Jeongin ile birlikteyiz, ve bu gece ona bir evlilik teklifinde bulundum, o ise minnettar olduğum bir şekilde kabul etti. benim ilk ve tek ailem olmayı kabul etti. Jeongin, benim bu hayatta sahip olduğum her şey Seungmin. abini seviyorum, abini çok seviyorum,"

sözlerine devam etmeden önce gözlerini Jeongin'e çevirerek kendisine bakan nişanlısına gülümsemişti genişçe. öğretmenini ilk defa gülerken gören Seungmin hayret ederken Jeongin ise dolan gözlerini serbest bırakıp ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

"hem de her şeyden çok seviyorum. Jeongin, herkesin önünde sana bir kez daha sormama izin verir misin?
Yang Jeongin, benimle evlenip beni hayatım boyunca hiç olmadığım kadar mutlu eder misin? çünkü seni tanıdığım günden beri, öbür türlü nasıl mutlu olunur bilmiyorum ben. sensizlik denen bir şey yok benim için artık sevgili."

kendine daha fazla hakim olamayan Jeongin ağlayarak Hyunjin'in boynuna sarılmıştı. Hyunjin de nişanlısını kollarına alarak saçlarına birkaç öpücük kondurmuş, sırtını okşuyordu şefkatle.

bal. chanminWhere stories live. Discover now