bal. chanmin

sekiz, bir cevap.

-it's you it's you, it's all for you.

K.
bir odaya girdiğinizde kardeşiniz ve öğretmenini sıkı fıkı görmek tuhaftır. Jeongin de bunu yaşıyordu. minik kardeşi neden bu adamla böyle yakındı bilmese de ilgilendiği konu birden içeriye giren 3 adamdan biriydi. kendilerini tanıtmışlardı, Coğrafya dersi için Lee Minho, fizik için o kısa fakat yapılı Seo Changbin ve yanındaki minik Lee Felix ve Han Jisung isimli iki öğrenci, fakat en önemlisi, işte o, sanat dersi öğretmeni Hwang Hyunjin.

girdiği andan itibaren Jeongin'in gözleri adamın üzerinden çekilmemişti. Adam, sanat öğretmeni değil de sanat eseri gibiydi âdeta. uzun bir boy, hoş bir fizik ve asil bir tavra sahipti. diğer öğretmenler Seungmin ile gülerek konuşurken o ciddiydi, dikkatliydi fakat yine de yüzünden ufak bir tebessümü de eksik etmiyordu. Onun da Jeongin'e, kahve gözlerini daha iyi görmek adına bakmadığı söylenemezdi. Jeongin resmedilmelik bir adamdı, ve Hyunjin bunu yapacaktı da.

fakat odanın içerisinde derin bakışan tek ikili onlar değildi. Yeni coğrafya öğretmeni de gözlerini endişeli Han Jisung'a dikmişti. Jisung, Minho'nun tam anlamıyla tezatıydı. onu tamamlayacak, eksiklerini kapatacak kadar zıt biriydi ona. sanki o klişe siyah-beyaz tezatlığı gibiydi bu ikili. fakat bir yandan da siyah ve beyaz gibi de birbirlerini barındırıyorlardı birbirlerinde.

bir ikili daha mı diye sorulmadan anlatılsın Lee Felix'i izleyen Seo Changbin. öyle derin, öyle istekli bir şekilde bakıyordu ki Felix'e. Felix, tam 3 sene sınıfta kalan bir öğrenci olduğundan Changbin onu iyi tanıyordu. Kim bilir, belki de Changbin için kalmıştı o seneleri. Felix'in yüzündeki kahve yıldızlarda gezindi Seo'nun gözleri. güzeldi, onlar, Felix onun kolları arasında yatarken sayılmalık duruyorlardı. tam da Changbin'in istediği gibi, tüm vaktini ona, Felix'e ayırmalıklardı.

son ikili de aslında ana ikiliydi, sevgileri en belli ve en gizli olan o ikili.
Chris ve balı, Seungmin ve incisi.
birbirlerine açıldıkları anda içeriye harekat gibi girenler yüzünden de ayrı kalan bir ikiliydi bunlar da.

Felix iç çekti önce,

"Tanrım bana bu kadar çiçek getireceğinizi bilsem ben de hasta olmak isterdim Seungmin gibi."

buna ilk gülen Changbin olurken ilk yanıtlayan da o olmuştu.

"Felix her sınıfta kaldığında sana papatya alıyorum."
'sana olan sevgimi anla diye.'

işin aslını bilen Chris alttan gülse de Hyunjin Jeongin'e laf attığında ortalık gergin bir hâl almış gibiydi. amacı kırmak değildi fakat Jeongin daha fazla bakarsa Hyunjin de dayanamayacaktı.
dayanamıyordu da.

"Sen, lavaboya git de bir elini yüzünü yıka. kendine gel, birazdan salyan akacak."

Jeongin beklemediği şey ile ürkerken ona hak vermişti. fazla belli ediyordu ve kendine gelmesi gerekliydi. Seungmin'e yaklaşarak onun yanağına minik bir öpücük kondurdu.

"hemen geleceğim, beni bekle olur mu?"

Seungmin'den onay kaptığında hızlıca lavaboya yönelmişti Jeongin, peşinden de Hyunjin. Kimse pek fark etmemişti bunu, Seungmin bahanesi ile herkes başka birini izliyordu âdeta hastane odasında. bir Chris vardı gözlerini miniğinden ayıramayan, canı yanacak diye ona dokunamayan. sevmeye bile kıyamayandı Chris.

J.
lavaboya vardığımda peşimden kapının açıldığını işitsem de umursamamıştım. o lanet adama çok fazla bakmıştım ve o bunu hak etmiyordu. ellerimi önce soğuk suyun altına tutarak soğuttum ve enseme götürdüm kendime gelebilmek adına. su ile ürperirken mırıldandım kendi kendime.

"ah, aptal Jeongin."

arkamdan gelen ses, ve beni duvara dayayan eller ile ne olduğunu dâhi anlayamadan birden sarı saçlı o adam konuştu. öyle yakındık ki nefesi benim dudaklarıma çarpıyordu bakışları, ve göğsüme çarpan göğsü gibi.

"aptal değil, hayransın. benim olduğum gibi tam da."

bir günde iki yeni bölüm, vay be.
yarın coğrafya ve matematik sınavı olduğu hâlde çalışmayıp bunu yazan zeki kim peki sizce?
matematik de telafi sınavı, yani ekstra aptallık bu. neyse oy verin lütfen, okunmalar yüksek iken oylar beş oluyor.
oy vermek ücretsiz arkadaşlar, verin.