5.Bölüm AMBİVALANS

829 37 4
                                    

Yine bir sitenin içine geldik. Sitenin garaj bölümündeydik arabadan indiğim gibi gözüm kalabalığa yöneldi. Uzaktan bizim yaşımıza yakın  arkadaş grubu gibi duruyorlar onlar bana bakınca direk gözümü Hazer'e çevirdim Hazer de onlara bakıyordu acaba tanışıyorlar mı? Hazer yanıma geldi eli ile yolu gösterir gibi işaret etti dönüp ona baktım yolu kendi başıma gidemeyeceğimi anladığında elimi tutu o benim artık en yakın can dostum. "bazen çocuk gibisin evden kaçmaya cesaretin var ama iki adımlık yolu gitmeye cesaretin yok" cevap vermedim ne diyebilirim ki oda ilerlemeye başladı

O arkadaş grubunun önüne geldiğimizde hepsi bize döndü "Hazer bizi unutmamışsın,sen İstanbul yolu bilir miydin?" Kızıl kızın dedikleri ile gerildim sesindeki ima banaydı siyah saçlı ,uzun boylu, kas yığını en az Hazer kadar yakışıklı çocuk öne çıktı "Hoşgeldiniz"
hoşgeldinizi bastırarak ve az önceki kıza bakarak söyledi gözleri ile kızı ayıpladı resmen favorim galiba şuan bu çocuk.
Diğerleri çok konuşmadı selam verip geçtiler biri hariç

onlar önden ben ve Hazer arkadan gidiyorduk Hazer'in koluna girdim iyice yanaştım konuşmaya başladığımda o da eğildi o kadar iyi ki asla ondan kısa olduğumu yüzüme vurmuyor "bir anlaşma yapalım, sen siyah saçlı, uzun boylu kas yığını olan çocuğu bana ayarla ben sana istediğin bir şey yapayım yüzüme boş boş baktı "ya Hazer "hoş geldiniz" diyen var ya ondan bahsediyorum " derin bir nefes aldı "sen Deniz'i ne çabuk unuttun" demesiyle hızlıca elimi Hazer'in kolundan çektim karşısına geçip durdum. "Deniz'e zarar vermekten başka hiç bir şey yapmıyordum bırakayım o da hayatını yaşasın onun için sadece problem, sıkıntıyım ve doğru düzgün bir hayatım bile yok göçebe gibiyim baksana, o nerde ben neredeyim hem o da beni unutmuştur zaten"  Hazer bana bir adım attı "o da derken sen unuttun mu ki -da eki getiriyorsun " göz devirdim o kadar dediğimden sadece bunu mu çıkardı ona aldırış etmeden ilerledim

Bir kapının önünde durduk  şöyle bir bakıyorum da bu evde bu kadar kişi yaşamıyordur herhalde altı kişilerdi benle birlikte yedi kişi oldu

  koyun sürüsü maşallah acaba çobanları kim

Hazer içeri girdiği gibi Siyah,pembe tonlarında  kanepeye oturdu tabi bu oturuşa oturmak denirse boylu boyunca uzandı ev dekorasyondan tam puan aldı benden bana yakındı. ses gelmesi ile sağıma döndüm "istediğin birşey var mı koca göz"

koca göz mü?

"Öyle aval aval bakma sana diyorum. Gözlerin çok güzel " Esmer kızın sempatik sesle dedikleri çok hoşuma gitmişti kızıl saçlı kızın aksine o çok sıcakkanlıydı

"Teşekkür ederim, senin de gözlerin çok güzel "

"Sıradan kahverengi gözleri var Allah aşkına ne abarttın" kumral çocuk ilk defa konuştu ve dedikleri bu kırıcı sözlerdi
"Sen ne anlarsın Taha iltifattan" durdu ve güldü "sen anca... Neyse" sesindeki ima aralarında daha önce birşey olup olmadığını sorgulamama neden oluyor ve devamını getirmediği cümlenin sonu nasıldı diye merak uyandırıyor. Neyse zamanla öğreniriz , esmer kız tekrar bana döndü  "adımı söylemedim değil mi? ben Pelin bir isteğin var mı diye sorucaktım." Kumral çocuğa döndü "bazı gereksizler her ota bok attıkları için soramadım" söylediklerini o kadar soğuk bir biçimde söyledi ki ben bile üşüdüm adının Taha olduğunu öğrendiğim kumral çocuk olumsuz anlamada kafasını salladı

Yemek yedik yemekte kimse çıt çıkarmadı kahveler hazırlanıp geldi çok karanlık bir arkadaş grubuna sahip Hazer, tabi Hazer de anında onlara ayak uydurdu  geldiğimden beri kim olduğumu sorgular bakışlar ile beni daraltan çocuk sonunda konuştu o da bende rahatladık  "olm yemek, hahve okey için hatta afiyet olsun ama bu kız kim? Neden burda? Bizle bağı ne?"  "bu" diye ifade edilmek istemediğimden "adım Ada" dedim samimi bir Gülümseme ile "neden burda olduğum hakkında benim de hiç bir fikrim yok ve sizlede bir bağım bu vesileyle bulunmamakta"
Taha denilen çocuk konuşmaya başladı "yoksa... Yoksa sen halasının kızı mısın?" 

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin