(28 Bölüm) YUPUTKA

354 25 16
                                    

gözlerimi açtığım da cennette  olduğu mu düşünsem de arkası dönük  olan Hazer'i gördüğümde cehennemin ortasında olduğumu anladım.

Üşüyordum hem de hiç olmayacak kadar "mezar bu kadar soğuk olur mu ya" diye sitem ettim.

Hazer uyandığımı yeni fark etmiş olacak ki anında bana döndü "uyuyan güzel uyanmış" gözlerimi devirdim. Daha önce böyle bir muhabbet döndürmüştük. 

Ne zamandır uyuyorum bilmiyorum ama belim tutulmuştu "ahh belim" gözlerimi açmaya çalıyordum
"Oo günaydın uyuyan Güzel bir an hiç uyanmayacaksın sandım"

"Prensimin gelip beni öpmesini bekledim. Onun geleceği olmayınca ben uyandım" öncelikle  uyku sersemliğimi iyice atlattığımdan  emin oldum  daha sonra öndeki iki koltuğun Arasından kafamı Hazer'e uzattım canım sıkılıyordu ve Hazer ile uğraşmaya bayılıyorum tepkileri, mimikleri çok hoşuma gidiyor.

 o zamanlar nasıl da  gözümü boyamıştı.

cevap vermedim " bir yerin ağrıyor mu? "  dedi. Konuşmak gibi bir niyetim yoktu.

Az önce sorduğu soru  ile bulunduğum konuma bakmak  aklıma geldi.. Koluma serum takılmıştı ve hiç görmediğim bir depodaydım.

"şu duruma bakılınca iyi  olmamalıyım galiba..."  Hazer karşıma oturdu, ardında gülmeye başladı.

"kötülere bir şey olmazmış korkma iyisin" dedikleri ile sahtece sırıttım "beli zaten hâlâ karşımda sapa sağlamsın"   

bulunduğum konuma baktım ardından tekrar Hazer'e döndüm "hem benden bu kadar nefret ediyorsan , bıraksaydın ölseydim." ayağa kalktı arkasına döndü hem konuştu hem de bir şeylerle uğraştı "dedim ya kötülere bir şey olmaz diye" bana döndü elinde hap ve su vardı.

yanıma gelip bana uzattı "ben seni bulmasaydım biri seni emin ol bulurdu" dediklerinde sonra içtiğim su boğazım da kaldı. bana Deniz konusun da gönderme yaptığını düşündüm ama Deniz'i bilmesi imkansızdı 

"anlayacağın her türlü kurtulurdun tabi benden sonra gelen kişinin gelme hızına bağlı olarak da yanıkların üçüncü ve dördüncü dereceden yanıklar olabilirdi." 

canım yanmıyordu hiç bir şekilde sanki bir şey yaşamamış gibi sadece kendimi yorgun hissediyordum.

"kaç gündür buradayım" dedim  deri ceketini giydi eline kaskını aldı.    "bir hafta beş gün" arkasına bakmadan ilerlemeye baladı.

"nereye?" diye bağırdım ardından , omzunun üzerinden bana baktı  "kimsenin benden şüphelenmesini istemem" kaşlarımı çattım "ya biri gelirse!" diye ardından bağırdım gözü ile bir yere baktı "gelmez" dedi 

baktığı yere bende baktım kamera vardı. "yanında telefon var gelirse beni ararsın" 

başka bir şey dememe izin vermeden çıktı Pelin'in numarasını ezbere bilmiyordum ama Denizininkini ezbere biliyordum.

hızlıca telefonu açtım numarayı yazdım telefon çaldı 

çaldı .

"Elzem" diyerek açtı telefonu.

"her telefonu elzem diye mi açıyorsun be adam!" telefon başında çemkirmeye başladım.

"neredesin sen?" dedi 

"bilmiyorum ki" 

etrafıma baktım "merak etme hala Dünyadayım daha tahtalı köye gitmedim" 

"Ada beni çıldırtma! ne dediğini kulağın duyuyor mu? ne ölmesi !" 

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin