(25 Bölüm) ELZEM

338 25 27
                                    

Yeni bir kurguya başladım.
Aşık insanların okul hayatının ve geçmişin izleri ile dolu bir kurgu.

Ölü kalbi yaşattın artık sizlerle💖










Deniz'i gördüğüm gibi kaçmaya
başladım.

Ormanın içine doğru koşmaya başladım. Arkamdan gelip gelmediğini bilmiyordum ama koşuyordum.

Korkuyordum.

Yine yan yana gelirsek kan akıtmaktan korkuyordum.

Bana fazla değer verirken kendini incitmesinden korkuyordum.

Ormanda koşmaya devam ediyordum, ta ki nefesim kesilene kadar.

Durdum.

Arkamdan geliyor mu diye döndüğümde yoktu. Derin bir nefes aldım ve şimdi ormanın içinde kaybolduğumu anlamaya başladım.

Önüme döndüm iki üç adım attım. Geldiğim yöne doğru ama nerden geldiğimi de hatırlamıyordum.

Takırtı sesleri geldi hayvan mıydı? "Kim var or-" ağzımı bir eli kapattığında çırpınmaya başladım.

"Sus Ada Sus" Pelin'in olduğunu anladığımda direnmeyi bıraktım, Pelin de elini ağzımdan çekti.

"Kızım iki dakika da nasıl gözden kayboluyorsun?"

Pelin'in dediklerine odaklanamadım az önce Deniz ile yarıştığını bilse ne yapardı? Ya da biliyor muydu? Bunu anlamalıydım.

"Eve gidelim." Dedim şuan tek istediğim huzurdu.

Eli ile yolu gösterdi ben önden o da arkamdan geliyordu.

On dakika geçmeden bankın oraya gelmiştik adam hâlâ yerde ölü bir şekilde duruyordu.

Ortamdaki insanlar yerde yatan ölü adama göz ucuyla bile bakmıyorlardı ya herkes çok sarhoştu ya da herkes alışıktı.

Pelin bizi motorların oraya doğru götürdü gözüm her yerde Deniz'i arıyordu.

"Pelin yarışçı adam kimdi? ya da o adamı tanıyor muyuz?" Dediklerime karşı sesli bir kahkaha attı.

"Ada, Ne sormak istediğini o kadar net anladım ki Evet biliyordum sen de biliyorsun artık" duyduklarımla vücudum buz kesti.

Aylarca içerdeki köstebeğin Hazer olduğunu söyledim oysa köstebek Pelinmiş.

Elindeki kaskı bana uzattı "tak şunu evde konuşuruz" olayın ciddiyetindeydi her şeyin farkındaydı da ama gerektiğinden fazla gevşek davranıyordu.

Dediğini yaptım ve bir an önce eve gitmeyi diledim.

Yolda derin bir sessizlik vardı zaten konuşsam da beni duymazdı akşam rüzgarı çıplak bacaklarımı titretiyordu.

Motorun birden yavaşladığını hisettim Pelin bana döndü
"Üşüyor musun Ada?"

"Hayır, devam et" dedim.

Kafasını olumsuz anlamda salladı "çocuk mu kandırıyorsun sen, belimdeki ellerin tir tir titriyor" üzerindeki ceket çıkarıp üstüme attı ve tekrar yola koyuldu.

Gecenin bir yarısı olduğu için trafik yoktu bu yüzden çok geçmeden eve varabilmiştik.

Pelin elindeki anahtarlığı  fırlattı ve koltuğa saldı kendini.

Bende en az onun kadar yorulmuştum onun karşısında ki koltuğa geçtim ve bende uzandım.

Pelin ile konuşmam lazımdı ama gerçekler ile yüzleşmek isteyeceğim tek şeydi şuan yorulmuştum gerçekler kıymık gibi derime batıyordu. Düşüne düşüne uykuya yenik düşmüştüm.

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin