18. BÖLÜM "EMİNİM"

61 52 14
                                    


Parti halâ devam ederken, dans eden kalabalığın arasından geçip üst katta çıkan merdivenlere yöneldim . Ablamın asistanı Işıl bana ablamın beni üst kattaki odalardan birinde beklediğini söylemişti ve şuanda ablamın yanına gidiyordum. İçten içe neden beni yanına çağırdığını düşünürken bir taraftan aklım Aras'taydı. Halâ ortalıklarda gözükmüyordu böyle özel bir günde abisini yanlızımı bırakmıştı.

Ah aptal Gece! ya kızım sanane. ya seni ne ilgilendiriyor Aras'ın neden gelmediği. ha yoksa sen bu çocuktan hoşlanıyormusun?

Kes sesini iç sesim! ne saçmalıyorsun ben ondan' mı hoşlandığım. Hah çok kötü bir espri. Hem belki şuan sevgilisinin yanındadır dimi? belki sevgilisini yanlız bırakmaya kıymamıştır.

İç sesimle çatışmam bitince . İkinci kapıyı açtığımı yeni fark ediyordum. Ne ara üst kata çıkmış ikinci kapıyı açmıştım. Benim acilen bir doktora görünmem gerekti evet ben iyi değildim özelikle son bir haftadır hiç iyi değildim.

Boş olan bir odayla daha karşılaştığımda. Kapıyı açtığım gibi tekrardan kapattım.

"Of abla neredesin ya?"

Kendi kendime konuşurken bu katta ki son kapının önüne gelmiştim.

" Umarım burdasındır ablacığım."

Elimi kapı kolunun üzerine koyup yavaşça aşağıya doğru çevirdim. Diğer açtığım kapılar kırem renkteyken bu kapı siyah renkteydi bu durumu garipsemsemde üzerine düşmeyip kapıyı sonuna kadar araladım.

Ablam odada değildi lakin oda öyle güzel dizayn edilmiştiki gözlerimi odanın her bir köşesini ezberlemek istercesine dikkatle inceledim. odada kocaman iki kişilik siyah örtü serilmiş bir yatak vardı sol tarafta ise kocaman bir gardolab. Tabi dikkatimi çeken bunlar değildi asıl gözüme çarpan yatak başlığının üzerine asılmış olan tabloyu Rapuzeli anımsatan up uzun sarı saçlarıyla kucağında bı bebekle çekinen bir kadın vardı. kadınının yanında ise otuzlu yaşlarda takım elbiseli bı adam duruyordu adamın kucağında bir erkek çocuk vardı lakin güzel kadının elindeki bebekten 4-5 yaş büyük olduğu belli oluyordu.

Tabloyu yakından incelemek istercesine odaya girdim yavaş adımlarla yatak başlığının yanına gelince tabloyu baştan incelemeye aldım gözlerim kadının kucağında bulunan bebeğe kaydı. Tombul yanaklarını burdan bile ısırmak istemiştim. Kehribar gözleri parlayarak kameraya bakmıştı sanki.

Bir dakika Kehribar gözler. Bu ... Bu gözlerin sahibi tanıdık geliyordu evet bu gözler Aras'a sahipti. Yoksa bu minik bebek Aras'mıydı? Nasılda mahsum bakmıştı öyle. İstemsizce elim Aras olduğunu düşündüğüm minik bebeğin üzerine koydum tombul yanaklarına gerçekten dokunuyormuş gibi okşamak istedim. Baş parmağımı küçük kıvrımlı dudaklarında gezdirmeye başladım.

"Tombul yanaklarımın yerini. Keskin çene yapım yer almış olsa da dudaklarım halâ yumuşak ve kıvrımlı."

Arasın pürüzsüz ses tonunu duymamla elimi hemen tablodan çekip arkamı döndüm. tabi ani dönüşünün bizi bu kadar yakın bir mesafede karşılayacağını hiç düşünmemiştim. Aramızda bir adımlık mesafe bile yoktu. Aniden irkilmiştim çünkü arası burda beklemiyordum.

"S.. senin burda ne işin var?"

Diye bildim zor güç kekeliyerek. Aras ellerini giydiği siyah eşofmannının cebine sokup başını biraz daha yüzüme yaklaştırdı. Bu hareketiyle yutkunmamak için kendimi zorladım umarım başarılı olmuşumdur.

"Sen söyle Buse. Asıl senin benim odamda ne işin var?"

Arasın 'benim odam' demesiyle utancımdan yanaklarımın kızardığını his ettim.

BENİ KENDİNDEN KURTARWhere stories live. Discover now