25. BÖLÜM ~ARKADAŞ~

31 26 52
                                    

Medya #Gece#
Merhaba tatlışlarım 🥰
Yeni karekterimize hoş geldin diyellimi?

~
Boğazım tahriş olmuştu sanki. Her yutkunduğumda kuruyan boğazım inanılmaz bir açıyla sızlanıyor benimde acı çekmemi sağlıyordu.
Kulağıma gelen sesle kendime gelmeye çalışıyordum.

"Anlamıyorsun galiba! sana kızı perişan bir haldeyken buldum diyorum sen ise duymamazlıktan geliyorsun!"

Bir bayan sesi kulağıma yankı olarak çarpıyor son hız ortadan kayboluyordu. Daha önce duymadığım bu ince ses kime aitti? ve kiminle konuşuyordu?

"Ya sana inanamıyorum Aras! Bu kadar kötü biri olamazsın. Nasıl kıydın kıza? Resmen bir meleği andırıyor o kadar masum duruyor ki, ona baktıkça kendimi kötü his ediyorum."

A.. Aras! Bu isimi duyduğumda bedenimi garip bir telaş sarmıştı.

Ben neredeyim? Konuşan kimdi? Aklımı yitireceğim şimdi. Gözlerimi aralamaya çalışıyordum ama bir türlü gözlerim açılmıyordu.

"S..su. su..." Diye fısıldadım dudaklarımın arasından. Sesim fisıltılı hâlde çıkmıştı. İçten içe fisıltılı çıkan sesimi duymuştur diye dua ederken ince sesin sahibinden bir tepki geldi.

"Tamam... Aras kapatıyorum. Ama seninle bu konuyo yüz yüze konuşacağız bilesin."

Telefonun diğer ucunda konuşan Aras ne dedi bilmiyorum. ben burda perişan bir haldeydim tek bildiğim gerçek buydu. Bana bunu nasıl yapmıştı?

"İyimisin?" Gözlerim milim denile bilecek bir genişlik yer aldığında karşımda iki çift endişeyle bakan kahve gözlerle buluştu.

"Su." Dedim Tekrardan bitkin çıkan sesimle. Sanki bir tabuta sıkışmış kalmıştım. Ne sağa döne biliyordum nede sola. Ne yutkuna biliyordum nede konuşa biliyordum, adeta nefes alan kalbim acıyla çarpan bir ölü gibiydim, bu ızdırap ne zaman bitecekti. Ben... Ben kardeşlerimi istiyordum belki yine bana iyi gelen onlar olacaktı.

"Tabi." Diyen kız, tahminimce komodin'in üzerinde bulunan sürahi'den bardağa su doldurup bana doğru uzattı.

"Durun. içmenize yardımcı olayım." Derken ona ısrar edecek bir konumda değildim. Tek istediğim şey bir an susuzluğumu gidermekdi.

Zor güç başımı dikleştirdiğimde kız yavaş bir şekilde bardağı dudaklarıma doğru uzattı. Resmen suyu bir kaç yudumda içip bitirmiştim. En azından şimdi yanan içim serinlenmişti peki ya kalbim yanan kalbimi de su söndüre bilir'miydi?

"İyimisin?"

Diyne kız sözünü ikiletdiğinde başımı olumlu anlamda salladım. ne diye bilirimki. Hayır ben iyi değilim saf duygular beslediğim adam bir intikam uğruna bana tecavüzmü etti deseydim. Daha kim? kimin nesi? olduğunu bilmediğim bu kıza derdimi anlatsaymıydım. Aras sağ olsun bu hayatta insanlara güvenmeyi bana hatırlatmıştı hemde en acı hâliyle.

"İyim." Dedim güçsüz çıkan sesimle. "Ben neredeyim?" Diye sorduğumda olduğum yeri inceliyordum. Bir yatakta uzaniyordum. Ev boş denile bilecek kadar az eyişayla dizayn edilmişti. Sıklık bir yaşantı olmadığı belli oluyordu.

"Öncelikle korumanızı istemiyordum. Burası benim evim ve guvendeysiniz."

Başımı anlamsızca iki yana salladım.

"Onu tanıdığını biliyorum. Neden neden bana bunu yaptı? Ben.. ben ona hiç birşey yapmadım ki." Gözlerimden birkaç damla yaş akarken kendi kendimle konuşuyordum. "Ben. Birşey yapmadım." Dedim. Tekrardan. İçim acıyordu yüreğim harmanlanmış bir alev topu gibi yanıyordu adeta.

"Bakın. Gerçekten sizin adınıza çok üzgünüm. O evde ne oldu ne yaşandı bilmiyorum ama here ne olduysa Aras'la ilgili olduğunu biliyorum. Az önce onunla konuştum ama bana hiç birşey anlatmadı."

"Sen Aras'ı nerden tanıyorsun?" Diyerek bir soru yönelttim kıza.
Kız diz çöktüğü yerden kalkıp yatağın yumuşak zeminine yani yanıma oturdu. Ondan bir cevap bekliyordum.
Aydın'a geldiğimden beri bu kızı görmediğime adım kadar emindim. Üstelik Aras'la konuşacak kadar yakın bir bağ aralarında varken merakım anlamsızca artıyordu.

"Yani evet. Aras benim küçüklük arkadaşım tabi yanındaki ekipte."

'Yanındaki ekipte' derken yüzüne küçük bir tebessüm yerleşti. Ekipten kastı Azer, Batu ve ferit'den başkası değildi.

Kızda değişik bir enerji seziyordum. Omuzlarına gelen kahve ipeksi saçları ile kahve tonu alan göz uyumuyla çok güzel görünüyordu.  Gayet zayıf bir fiziği vardı. Uzun kirpiklere dolgun dudaklara sahipti. Tahminimce aynı yaşlardaydık.

"Ah. Ben kendimi sana tanıtmadım değilmi.  af edersin."

"Önemli değil." Dedim. Mahçup çıkan sesine eş yatıştırmaya çalışan sesimle.

Kız bana gülümseyip elini bana doğru uzattı.

"Ben Büşra Kıtnur." Onun gülümsemisine takımıp sırıtmaya çalıştım. Fakat sadece çalıştım....

Büşra'nın uzatılan elini tutup hafifçe sıktım.

"Bende. Gece Aktaş. Aslında nüfuz cüzdanımda 'Buse' diye yazılıyor ama beni tanıyan her kes bana Gece diye hitap ederler."

Bir kişi hariç... Neden Bana her kesin aksine gerçek adımla hitap ettiğini hiç sorgulamamıştım. Gerçi ondan gerçek adımı duymak beni hiç rahatsız etmiyordu diğer insanların aksine...

"Evet. Sen şu okula gelen dörtlü gurupdan olmalısın. Senin hakkında çok şey duydum."

Anlamsızca başımı salladım.

"Ne gibi şeyler duydu?" Diye bir soru Büşra'ya yönelttim.

"Boşver. Ne duyduysam duydum gerçi kimin umurunda. Ben insanların aksine dedikodularla değilde o kişiyi yüz yüze tanıyarak yargılarım. Ve şuanda onların dedikleriyle senin lê yüz yüze tanışmam arasında dağlar kadar fark var. Doğrusu seni çekemeyen bir çok kız var." Deyince yüzündeki
Tebessüm bir saniyeliğine bile silinmemişti.

"Aslında kısa bir süreliğine yurt dışındaydım. Daha dün döndüm, gelir gelmezde bu evime geçiş yaptım bir kaç parça eyişalarım vardı fakat Sabah senin sesinle uyandım. Sen bağırınca bende ne oldu diye merak ettim dışarıya çıktığımda Aras'ın evinin kapısı açıktı ve hemen koşarak oraya gittim . Seni baygın görünce de zor olsada evime kadar taşıya bildim."

Büşra bir çırpıda olanları anlati vermişti. Hızlı hızlı olanları anlatırken benim aklım yine dün akşam yaşananlara gitmişti. O iğrenç olay aklıma geldikçe kendimi kötü his ediyordum. Bu hep böylemi olacaktı...?

"Şey benim telefonum..."

"Dur telefonunuzda getirdim." Derken elini paltolonunun arka kısmına atarak telefonumu bana uzattı.

"Çok teşekkür ederim." Sesim bu sefer mahçup çıkmıştı. Böyle bir kız Aras şerefsiziyle nasıl arkadaş olduğu muamaydı.

"Önemli değil. Hadi ne duruyorsun ara kardeşlerini."

Kardeşlerini derken gülümswmiştim.

"Bu arada benim hakkımda sana yanlış bir bilgi daha vermişler. Biz öz kardeş değiliz ama aramızdaki sevgi bağı öz kardeşten bile daha güçlü."

"Yaa. Şaşırdım bana kardeşler demişlerdi. Tabi bende aval aval düşünmüştüm acaba dördüzlermi diye." Bu sefer birlikte gülmüştük. Bu kız gerçekten her kese lazımdı. O kadar içten o kadar samimiydi ki bu haldeyken bile beni güldürmüştü...

Emeğe saygı vote yapmayı unutmayın canlarım ❣️❣️❣️

Yorumlarınızı bekliyorum 🌼🌼

BENİ KENDİNDEN KURTARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin