26. BÖLÜM ~TEKLİF~

34 24 61
                                    

Bazen insan kaosun içindeyken kaosu sevmeye başlar. Başta korkarsın, alışamadığın bu kaos, sonradan sizin için alışkanlık haline gelir ve huzurun en güzel kaynağı olarak görünür.

Benim de olayım bu olmuştu!

O gün, olanları öğrendiğimde kocaman bir kaosun içindeydim sanki.
Yeşil yosunların altına saklanan bir bataklığa saplanmış gibiydim. Günler günleri devirdikçe, ben içime kapanıp odama sığınmış bu korkunç kaosa alışmaya çalışmıştım.

Ama olmuyordu işte o günü bir türlü unutamıyordum...

Büşra'nın evindeyken kardeşlerimi aramıştım, telefona ilk cevap veren Yüsra olmuştu. Yüsra sesimin altında yatan hissizliği anlar anlamaz Gülüm ve Yare ile bir taksiye atlayıp soluğu benim yanımda yani Büşra'nın evinde almışlardı.
Evime geldiğimde ise kardeşlerime baştan sona tüm gerçekleri anlatmıştım. Tabi ben onlara anlattıkça onlar dahada sinirlenmişlerdi, bir taraftan Aras'a sömürüyorlar bir taraftan beni dinliyorlardı. Kardeşlerimi ilk kez bu kadar öfkeli görmüştüm o an.
Yare benim yanımda dururken Gülüm ve Yüsra ise evden sinirli bir şekilde çıkıp Aras'la konuşmaya gitmişlerdi.
Ben ise o ara yaprakları dökülen, boynu bükük, ölmeye yakın bir çiçek misali odama hapis olmuştum.

İki hafta.... Tam olarak iki hafta geçmişti. Fakat bende hiç bir değişiklik olmamıştı. ruhum zedelenmiş, benliğim beni terk etmişti.
Aradan iki hafta geçse bile beni odadan çıkarmaya kimse ikna edememişti bir türlü. Yataktan banyoya, banyodan yatağa geçip durmuştum. Her seferinde
Kardeşlerim soframı yatak odama getirip benimle sohpet etmeye çalışsalar da mesafeli bir sesle tekliflerini geri çeviriyordum. Kardeşlerim her zaman olduğu gibi beni anlayışla karşılayıp getirdikleri sofrayı masanın üzerine koyup odadan çıkıyorlardı.

Bugün ise, yine sıradan berbat bir gündü!

Ağladığım'dan dolayı olsa gerek başım ağrıyordu. üzerime örtdüğüm battaniye'yi üzerimden çekip yataktan doğruldum. Ayaklarımı yatağımdan sarkıp, sarsak adımlarla banyonun yolunu tuttum.
Banyoya geldiğimde ilk gördüğüm şey aynadaki yansıma oldu.
Gerçekten berbat bir durumdaydım... Kuyu kahve gözlerimin etrafı kızarmış ve şişmişti, ben beyaz tenim solmuş beni tanınmayacak bir hale getirmişti, özenle bakım verdiğim parlak saçlarım bir birine girmiş ipeksi hâlini adeta terk etmişti.

Bu benmiydim?

Bu hâle gelmemin sebebi Aras Topraklı'dan başka biri değildi. Ama asıl hata bende!
Ona güvenen bendim, onun evinde Kalan bendim, ona..... Ona karşı saf hisler besleyen bendim....

Gözlerimden boncuk boncuk akan göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüp yerle buluşunca daha fazla kendime bakamadım ve gözlerimi aynadan çekip
Musluğa verdim. Musluktan akan suyu avuçlarıma doldurup yüzüme boca ettim bir kaç defa. Fakat hiç bir etkisi olmuyordu soğuk suyun.
Yüzümdeki ferahlık içimdeki ateşe karşı çok dirençsizdi.

Bir kaç saniye öylece durup kendimi toparlamaya çalıştıktan sonra telefonuma gelen bildirim sesiyle geri çekildim. İçten içe bildirimin kimden geldiğini merak ederken asılı olan havluya uzanıp elimi yüzümü kuruladım.

Banyodan çıkıp odama geçtiğimde ilk yaptığım şey telepfonuma gelen bildirime bakmak oldu.
Bildirim Gülüm tarafından gönderilmişti...

_ Gece, Azat oraya geldi mi?.

Kaşlarım kendiliğinden çatılmış'tı.

_ Hayır gelmedi de, neden sordun ki? Birşeymi dedi yoksa?

Yazdığım mesaisi gönder tuşuna basıp Gülüm'e ilettim. Anında mavi tik olmuştu.

Gülüm...Yazıyor...

BENİ KENDİNDEN KURTARWhere stories live. Discover now