KERATİN +18

Keratin13

"Bugün buluşma teklif etmezsin sanıyordum." Son dakika kararıyla Deniz ile buluşmuştum.

"Mesajından anladığıma göre uzun süre görüşemeyeceğiz. Ben de son şansımı değerlendireyim dedim." Kafamla onayladım.

"Ee,içecek bir şeyler söyleyelim diyorum. Şarap,viski ne istersin Sedef?"

"Bana alkolsüz bir şeyler söyle. Birkaç saate çıkıcam,araba kullanıcam." Hem araba kullanıcaktım hem de alkol pek benlik değildi. Bilincimin berraklığını kaybetmesi ya da kontrolümü kaybetmek pek bana göre değildi.

"İyi o zman. Kahve söylüyorum duble. Uyanık kalmak istiyorsan lazım olur."

"Olur. Hem kırk yıl hatrı da var." Öylesine söylemiştim.

"40 yıl görüşeceğimizi mi düşünüyorsun?" Kafasını yana yatırmış bana bakıyordu. Bense o niyetle söylememiştim.

"40 yıl yaşacağım bile kesin değilken ileride yanımda kim olur diye düşenemeyeceğim." Kırmadan konuyu kapamak istiyordum. Zaten telefondaki adam cevap verince konu da kapandı.

Siparişlerimiz gelene kadar konuşmadık. Ben ise televizyondan kanalları sırayla geçiyordum. Öylesine bir kanalda durdum. Animasyon filmi vardı.

"Aaa,Karlar Ülkesi sever misin?"

"Bence herkes seviyordur."

"Elsa mısın Anna mı?" Sorusuna hiç düşünmeden cevap verdim.

"Elsa"

"Senden de başka cevap beklenmezdi."

Kapı tıklatılınca oturduğu koltuktan kalktı ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. İlerlerken "Kardam adam yapsak senleeee,oyunlar oynasakkk" arkasından kocaman bir kahkaha patlattım. Konuşurkenki ses tonu çok güzeldi ama şarkı söylerken o kadar da iyi değildi.

Elindeki viski bardağını ve kahveyi benim yanımdaki yere bıraktı. Ardından üzerindekini çıkarıp üzerimden yanımdaki boş yere atladı. Kendine rahat bir pozisyon bulup eliyle 'ver ver'yaptı. Uzanıp bardağını verdim.

"Şu tipe bak ya. Resmen tatlılık." Olaf çıkınca yorumumu esirgemedim.

"Benim de favorim o. Nedenini söylemem ama." Muhtemelen filmi film yapan karakterlerden biri olduğu içindi.

Araya giren reklamlarını bile izlemiştik. Yaklaşık 2 saat olmuştu bile. Film boyunca o kadar saçma yorumlar yapmıştı ki karnıma gülmekten ağrı girmişti.

Gelen alkış sesleri ile telefonuma döndük.

"O ses ne için?"

"Her sabah erkenden kalkarım ama bu aralar çok yorgun olduğumdan zor kalkıyorum. Kendimi her uyanışımda tebrik etmek için."

"Alarm sesini alkış efekti mi yaptın? Sandığımdan daha deli birisin."

"Hakaretini görmezden gelicem. Hem duş alıp çıkmam lazım kusura bakma. "

"Tamam alalım,sonra çıkarsın." Birlikte mi?

"Ama, yani ,şey" böyle bir teklif beklemiyordum. Doğru düzgün iki laf bile edemedim.

"Aslında sen duştayken gitsem mi diye düşündüm ama saniyesinde vazgeçtim. Hem öyle bakma ben çok iyi bir duş arkadaşıyım." Yataktan kalkıp banyoya doğru yürüdüm. Arkamdan gelir sanmıştım ama hala olduğu yerde bana bakıyordu.

"Gelmiyor musun?" Hızla olduğu yerden kalkıp peşimden gelmişti.

Geldiğimde yanımda getirdiğim şampuan ve saç kremlerini duşa koyup, yerleştirdikleri bornozlardan birini Deniz'e uzattım.