Keratin 44 (Final)

15.1K 297 38
                                    

Mert uyurken çalışma masasının üzerinde duran bilgisayarı açtım. Telefon şifresinin her şeyin şifresi olduğunu söylemişti. Bana söylediği rakamları tuşladım. Bilgisayar açılmıştı. Selin'nin bana yüklemem için verdiği virusler usbdeydi. Bilgisayara taktığım gibi yüklenmeye başladı.

O yüklenene kadar etrafta Mert'in belgelerini arıyordum. Toprak ile yapmış olduğu anlaşmaların yazılı kanıtları Mert'te de olmalıydı.

Dolapların birinde bir kasa buldum. Verdiği şifre altı haneliydi ama kasa 8 haneli şifre istiyordu. Tek bir hata hakkım vardı,genelde bu tarz kasalar ikinci hatadan sonra ötmeye başlıyordu. Doğum yılı,yaşı,ailesinden birinin doğum yılı hepsi olabilirdi.

Çekmeceleri karıştırmaya başladım. Ses yapmamaya çalıştığım için oldukça yavaş hareket ediyordum. Gördüğüm albümü incelemeye başladım. Mert olduğunu tahmin ettiğim bir bebek fotografinin altındaki tarihe baktım. Doğum yılı o olmalıydı. Önce doğum yılının son iki hanesi ile denedim ama kasa reddetti. Sonrasında ise doğum gününü tuşladım. Kasa kısık sesler çıkartarak kendini açtı. Gözlerim Mert'teydi derin derin nefesler alarak uyuyordu.

Kasanın içinden Toprak ile ilgili olduğunu tahmin ettiğim belgelerin fotoğrafını çektim. Belgeyi alırsam belki fark edebilirdi ki ben bunu hiç istemezdim.Benim bir iki güne daha ihtiyacım vardı.

Diğer dosyaları da incelemeye başladım. Diğer dosyalarda niyeyse çok da şaşıramadığım bilgileri gördüm. Toprak ve Mert bu kirli ticarette birlikteydiler. Mert babasının uyuşturucuya bulaşmasından dolayı onu bitirmek istediğini söylemişti. Toprak ve Mert'in babası kavgalıydı demek ki uyuşturucu işine bulaşmak isteyen Mert'ti. Babası da Toprak'ın kuyusunu kazıyordu çünkü onu durdurmak istiyordu. Muhtemelen yakın arkadaşına sırf bu yüzden sırt çevirmiş üstüne oğlunu da ona kaptırmıştı. Adamın kumarhanelerini batırmış olmasam gider onunla ortak olurdum ama o beni kesinlikle öldürmek istiyordu.

Millet aşk üçgenine düşer entrika üstüne entrika yaşar bense mafyaların arasına düşmüş debeleniyordum.

Her şeyi bulduğum gibi bırakıp bilgisayara döndüm. Yüklenme ekranı tamamlanmıştı. Geriye son yapmam gereken şey kalmıştı. Güvenlik ve kameranın olduğu kısma girip kamera kayıtlarını sildim. Sonrada kameraları kapattım. Yarın bir gün Mert olur da benim burada olduğumu kanıtlamak isterse kanıtlamasın diye.

Her şeyi hallettikten sonra kapıya doğru gittim. Arabam ile gelmemiştim. Onca detaylı planı yapıp dönüşümü düşünmemek salaklık olmuştu. Telefondan taksi çağırdım. En yakın taksiyi on dakika gösteriyordu.

Ben taksiyi beklerken dış kapı açıldı içeriden uykulu gözlerle Mert çıktı.

"Bu bana yapılır mı?"

"Ne yapılır mı?" Nolur görmüş olma.

"Normalde kızları ben bırakırdım ama ilk defa sen beni yatakta bırakıp gidiyorsun. Alındım doğrusu" kendi şerefsizliğini de belirtmeyi ihmal etmiyordu.

"Aslında vedalaşmak isterdim ama derin derin uyuyordun. Kalkmazsın sandım."

"Kalkmazdım da telefon çaldı. Sen niye uyumadın?"

"Yatağımdan başka yatakta uyuyamıyorum galiba."

"Öyle olsun bakalım. Selahattin'e söyleyim seni bıraksın."

"Yok,uyuyordur bu saatte."

"Uyumaz o bu saatte." Telefonundan Selahattin'i arayıp çağırdı. İki dakikaya kalmadan Selahattin araba ile önümde durdu.

Ben arabaya binecektim ki Mert yaklaşıp beni kendine çekti. Dudaklarıma bir öpücük bırakıp geri çekildi. Ne de güzel oynuyordu oyununu. Ben de bozuntuya vermedim ve gülümseyerek arabaya bindim.

KERATİN  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin