KÜÇÜK KIZIN RUHU

70 2 0
                                    

Merhabalar. Size başımdan geçen bir olayı anlatacağım. Bu olay ben 24 yaşındayken başıma geldi, yani 4 sene önce. Adım Ebru. Üniversiteyi yeni bitirmiştim. Maddi durumumuz iyiydi. Bu yüzden hemen iş aramadım. Bir süre kafa dinlemek istiyordum. Bir tatil köyünde ev kiraladım. Yazı tamamen burada geçirecektim. Ev eşyalıydı. Eşyalar biraz eskiydi ama genelde gündüz dışarıda olacağımdan bunu pek önemsemedim. Çünkü eve tıkılıp kalmak gibi bir planım yoktu. Evin girişi uzunca bir koridora açılıyordu.

İlk karşınıza çıkan oda büyük bir salondu. Salonda bir kenarda yemek masası diğer kenarında eski kırmızı bir koltuk vardı. Burada bile uyurum diye düşündüm. Çok ferahtı. Dışarısı harika bir manzaraya bakan bir evdi. Diğer evlerle arasında mesafe vardı. Bu yüzden gürültü sıkıntısı da çekmem diye düşünerek bu evi tutmuştum. Birkaç gün kaldım. Kaldıkça daha da çok sevdim. Sonra bir akşam salonda oturmuş müzik dinlerken cılız bir şekilde kapı çaldı. Mercekten baktım kimseyi göremedim.

Yavaşça kapıyı açtım.

Karşımda küçük bir kız çocuğu duruyordu. Yüzü o kadar masum ve tatlıydı ki... Gülümseyerek bana baktı. "Merhaba sen de kimsin?" dedim. "Merhaba ben Aylin oyun oynayalım mı?" dedi. "Annenin buraya geldiğinden haberi var mı?" dedim. Evet der gibi başını salladı. Ben de "geç içeri o zaman" dedim. İçeri geçip koltuğa oturdu. Biraz sohbet ettik sonra kalem ve kâğıt getirdim beraber resim çizdik. Aylin bir deniz çizdi kendisini de yüzerken çizdi, "bak," dedi, "bu benim". "Ne kadar güzel çizdin öyle" dedim.

Gülümsüyordu. Ben de bir şeyler çizip ona anlattım. Böyle böyle iki saate yakın vakit geçirdik ama saat geç oluyordu. "Annen merak eder seni, yarın yine gelirsin olur mu hadi seni evine bırakayım" dedim. Ben kalkınca oda kalktı. "Yakın mı eviniz?" dedim, "evet yakın" dedi, "hadi gidelim o zaman" dedim. Beraber onun söylediği yerden evine doğru gittik. Evin önüne gelince koşarak bahçeye girdi. "Aylin bekle!" dedim ama beklemedi. Ailesine de selam vermek istemiştim ama kız gözden kayboldu. Ben de başka zaman tanışırım deyip kendi evime geldim. Masanın üzerinde Aylin'in yaptığı resimler duruyordu. Elime alıp inceledim. Dikkatle baktığımda Aylin kendisini üzgün olarak çizmişti. Yani denizde yüzüyordu ama ağlar gibi bir suratı vardı. Çocuklar insan resmi çizdiğinde genelde ağız kısmının kenarlarını yukarı doğru çizerlerdi güler gibi.

Ama bu aşağı doğru çizmişti ağlar gibi.

Anlam veremedim ama çocuk sonuçta bu kadar becermiş deyip geçiştirdim. Ben bunlara bakarken mutfak tarafından bir ayak sesi duydum. Acaba fare mi yoksa kedi mi diye merak edip kalktım. Sesin geldiği yöne doğru yürüdüm hiçbir şey yoktu. Bana öyle geldi herhalde deyip bir içecek doldurdum. Tekrar salona gittim. Evin bazı eşyaları eskiydi evet ama bazı elektrikli aletler de yeniydi. Örneğin buzdolabı. Buzdolabı bir süre açık kaldığında alarmı ötüyordu. Böyle bir özelliği vardı. Ben içeceği alıp salona geldiğimde bir süre sonra o alarm öttü. Çok şaşırmıştım çünkü dolabı kapattığıma da emindim. Kalkıp tekrar bakmaya gittim. Dolabın kapağı açıktı. Kapattım tekrar gittim derken yine o alarm sesi.,

Tabi biraz korkmuştum. Gidip baktığımda kapağın yine açık olduğunu gördüm. Sonra mutfaktaki sandalyelerden birini alıp buzdolabının önüne koydum tekrar açılmasın diye. Salona gelip radyoyu açtım. Sonra ışıkları kapattım. Pencereden ay ışığını izlemeye başladım. Çok güzeldi. İşte benim aradığım, istediğim tatil buydu. Koltuğa uzandım. Ellerimi kafamın arkasında birleştirip sırt üstü yattım. Tabi müziğin sesi uykumu getirmişti sonra salonun ışığı açıldı. Gözlerimi bir anda açıp doğruldum. Yani bu nasıl olur diye etrafa baktım. Işık tekrar söndü. Acaba sigortalarda mı bir arıza var dedim kendi kendime. Tabi o gün korkmuştum. Zor da olsa uyudum.

Cin Hikayeleri  +18Where stories live. Discover now