13, when he saw the world through my eyes.

5.2K 926 355
                                    

heart to heart, mac demarco

Onu ilk kez gördüğüm günü hatırlamıyorum.

Taehyung ne zaman o günle ilgili bir şeyler sorsa hatırlamak için çabalardım ama hayır, özel olarak o günle ilgili hatırladığım bir şey yoktu. Taehyung zorba çocuklardan, sıcak bir yaz gününden ve yıkılmış kumdan kalelerden bahsederdi; ki bunların çoğunu rastgele imgeler şeklinde ben de hatırlıyordum ama Taehyung'un hatırladığı kadar detaylı değildi.

Tanıştığımız günü hatırlamıyordum ve bu bana Taehyung hep benimleymiş gibi hissettiriyordu. Sanki sonradan hayatıma giren biri değildi, gözümü bu dünyaya açtığımdan beri benimleydi. Bisiklet sürmeyi onunla öğrenmiştim. İlk yapbozumu onunla tamamlamış, ilk kez onunla kolluksuz yüzmüştüm. Her ilkimde ve hatırladığım her önemli olayda benimleydi.

Taehyung'un aksine pek hareketli bir çocuk değildim hiçbir zaman. Arkadaş edinme konusunda çok iyi olduğum da söylenemezdi. Özel durumum da göz önünde bulundurulunca biriyle arkadaş olmak çok zordu. Benim gibi olmayanlar beni anlamıyordu, olanlarla ise tanışmak çok zordu çünkü sayıları azdı. Her ne kadar okulumda birçok duyma engelli arkadaşım olsa da kimseyle sınıf arkadaşı olmaktan öteye gitmemiş, gidememiştim.

Taehyung ise özeldi.

Duyamayan, konuşamayan, kim ne derse desin eksik bir çocuktum ben. Diğerlerinden farklı olduğumu anlamaya başladığım yaşlarda kabullenmiştim bu durumu. Ne yaparsam yapayım yerine koyamayacağım bir şeyler vardı, hep de olacaktı. Hiçbir ameliyat beni normal yapamazdı. Sonsuza kadar bu sessizliğe gömülüydüm.

Taehyung ise bu eksik çocuğu kendinden bile çok sevmiş, benden hiç vazgeçmemiş, en yakın arkadaşım olmayı kendine görev edinmiş ve kısa sürede de başarmıştı. Beni kumların ortasında ağlarken gördüğü o gün anlamış hep benimle olacağını, öyle söylerdi. Beni tanımış, duyamadığımı öğrenmiş, onunla hiçbir zaman onun dilinden konuşamayacağımızı anlamış.

Yine de tamam, demiş. Onu asla bırakmayacağım.

Kanımdan olmayan birinin beni bu kadar sevebileceğini, bu kadar sahiplenebileceğini bilemezdim hiç. Bu yüzden Taehyung'un gözlerinde bana her baktığında beliren o yumuşaklığı gördüğüm her sefer ilk sefermiş gibi içim bir hoş olur, bazen onunla değilken ağlamama engel olamazdım. Bilemezdim, nereden bilebilecektim ki?.. Çocuğun biri beni bulmuş ve en yakın arkadaşım olmaya karar vermişti. Canım acıdığında benden çok ağlamış, her zaman en çok beni düşünmüş, beni hem bir arkadaş hem de bir kardeş gibi koruyup kollamıştı. O olmasa ne yapardım, nasıl yaşardım... Bilemiyordum. Kendisi de çocuktu, kendisi de küçüktü ama aramızdaki o iki yıllık fark ona sonsuz bir güven duymamı sağlıyordu. Arkama yaslandığımda her zaman orada olacağını bildiğim güçlü bir ağaç gibiydi. Kelimeler yetmediğinde bana sardığı kolları göğe uzanan dalları, benim için akıttığı her bir göz yaşı soğuk havalarda döktüğü yapraklarıydı. Büyüyordu, gelişiyordu ama gövdesine sığınan beni de asla unutmuyordu. Köklerini toprağa salarken bu sessiz çocuğu kendin daha da ait kılıyordu.

Üzerime bu kadar titreyen birinin varlığına alışmak da zor olmamıştı. Kısa sürede ne zaman yürüyüşe çıksak Taehyung'un elimi kavrayan eline, ne zaman bir şeyler okumak için uzansak yatağımda yanıma yatışına, ne zaman çimlere otursak dizime değen çıplak dizine alışmıştım.

Bazen anlam veremezdim. Kendimle ilgili güvensiz hissettiğim anlarda Taehyung'un bunca çocuk arasından neden beni seçtiğini, neden benimle takıldığını, neden benim arkadaşım olduğunu anlayamazdım. Çok daha eğlenceli birini bulabilirdi. Eminim onunla yaşıt olan, konuşabilen ve söylediği şarkılar hakkında yorum yapabilecek biriyle çok daha eğlenceli vakit geçirirdi.

𝙣𝙤 𝙬𝙤𝙧𝙙𝙨, 𝙩𝙖𝙚𝙠𝙤𝙤𝙠 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin