8

11.6K 531 57
                                    

28.01.2023

Öğrendiğim bir şey vardı. Bir aileye ihtiyacım vardı. Gelip başımı okşayacak birine ihtiyacım vardı.

Bunu fark etmem bile canımı çok yakıyordu. Daha önce hiç bu farkındalığı yaşadığımda böyle hissedeceğimi düşünmemiştim.

Ölücekmiş gibi hissediyordum, sanki boğazıma sarılı bir el vardı ve o el nefesimi kesiyordu.

Boğuluyordum.

Yorulmuştum, her daim dik durmak zorunda olmaktan, her şeyi kendim halletmeye çalışmaktan, içimde kopan fırtınaları kimsenin görmemesinden çok yorulmuştum.

Beni öldürecek olan ne bir insandı, ne bir hastalıktı, beni öldürecek olan bendim.

Kendi kendimin katili olacaktım. Fiziksel zarar vericek bir aletle değil, kafamın içindekilerle öldürecektim ben kendimi.

Baş ağrısından uyuyuyamadığım geceler, düşmekten artık midemin bile dayanamadığı o gecelerde ölücektim ben.

Ölmüştüm ki çoktan.

Sadece yaşıyordum, her nefes alan yaşamıyordu ki. Her şey başından beri bu haldeydi. Doğduğum eve kadar hepsi her zaman kötüydü.

Hiçbir zaman güzel değildi yaşadığım şartlar. Güzel bir evdi yaşadığım yer, güzel kıyafetler, takılar, çantalar sahip olduğum ufak tefek şeylerdi ama onlar dışarıdan güzeldi.

Keşke olmasalardı da bu hale gelmeseydim dediğim onlarca gün.

Arıkanlar hayatıma girmişlerdi, evet güzel bir aileydiler ama benim bundan önce de ailem vardı.

Aile istemekten kastım sadece aile adı altında olmaları değildi. Aile gibi hissettirmeleriydi.

Burada belki olurdu ama daha öncesinde yaşamadığım bir gerçekti.

Çalışma masasının üzerinden telefonumu alıp altımdaki krem rengi bol eşofmanın cebine koydum.

Ayağımdaki beyaz bilek üstü çorapları çekip ayağıma siyah Nike V One terliklerimi geçirdim.

Ortalıkta Mero gibi dolaşıyordum.

Sabah kahvaltıda okulumu değiştirmelerinde bir sorun olmadığını söylemiştim. Bugün kayıt işlerini halledeceklerdi o yüzden ben de kendime kafa tatili verip okula gitmemiştim.

Hayır sadece Cuma'ydı bugün ve gitmesem de bir şey olmaz diye düşünmüştüm.

Çalan telefonumu cebimden çıkarttığımda arayan kişiye bakmış bekletmeden açmıştım.

Boranss

"Alo, hayatım, canım, bir tanem." Diyerek benim alo dememi beklemeden konuşmaya başlamıştı.

"Efendim." Diye sade bir cevap verdiğimde yalandan bir sinirle

"Bütün hayat enerjimi sömürüyorsun." Demişti.

"Ay kıçımın kenarı." Dediğimde gülüş sesi duyulmuştu.

"Şimdi ben kıçının kenarıysam, kıçının kenarına bakabilir miyim? Yanlış anlama yani kendimi görmek için." Dediğinde sesinin sırıtılı vardı.

"Mart da gelmedi ki sen niye azgın kedi gibi dolaşıyorsun ortalıkta?" Dediğimde Boran gülmelerinin arasında bir şeyler demişti ama anlamamış, anlamaya da çalışmamıştım.

"Seni çok seviyorum." Dediğinde ona "Ben de." Demekle yetindim.

"Neyse okulda değilsin." Demişti. Okulda olup olmadığımı soruyordu.

LuziaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin