17.04.2023
"Biz adı geçenlerin pek çoğuyla rakip bile değiliz, aynı şeyleri hiç yaşamadık, aynı yoldan yürümedik, aynı yollardan geçmedik." Diyerek kendi kendime şarkıyı en baştan söylemeye başladım.
"Tüm dostlara selam, ja mücadeleye devam, eski günlere ettim veda, eksik olmaz sırttan hiç bela." İsmimi bu kadar ezberden söyleyemezdim.
Çantamı toplama işini bitirdiğimde yanımda sıraya yatmış uyuyan Kaan'ı omuzlarından tutup sallamaya başladım.
"İSTER SOYTARI OLSUN, İSTERSEN KRAL, ASLA BOYUN EĞMEK YOK, BİZDEN KAHPEYE EKMEK YOK." söylediğim şarkının devamını Kaan'ın kulağının yanına doğru eğilip bağırarak söylemeye devam ettim.
Sınıfta bizden başka kimse yoktu, son iki ders Beden'di ve biz ikinci ders uyumak için yukarı çıkmıştık.
"Sus, ne olur sus!" Diyen Kaan kafasını yine de kaldırmamıştı.
"ANLAMADIM!" Diye bağırdığımda sabır çekerek kafasını kaldırmıştı.
Hödük gibi uyuyordu sabahtan beri.
Kaan bir süre gözlerini ovaladığında yavaş yavaş bakışlarını bana çevirdi. Onun bakışları ile büyükçe gülümsedim.
Kaan masanın yanına asılı siyah sırt çantasını alıp tek omzuna asmış ve masanın üzerindeki siyah Dickies beresini kafasına takmıştı.
Yöresel Eminem'im.
"Çıkalım, çıkartıyorlardır şimdi." Dediğinde bende sıranın üstündeki kol çantamı alıp sıranın arasından çıktım.
Mont giymeye alışmam gereken kısıma gelmiştik.
Birlikte sınıftan çıktığımızda aklıma gelen bilgiler ile aşağı inen merdivenlerin başında durdum.
"Kaan, benim tam şuan Serhan ve Barlas'ı beklemem gerekmiyor mu?" Dediğimde Kaan gülmüş ve kafasını 'hayır' anlamında yukarı itmişti.
"Çıkmıştır onlar, aşağıdalardır." Dediğinde mantıklı gelen cümlelerini onaylayıp merdivenden aşağı inmeye başladım.
Gün içinde uyuyup uyanınca biraz alık biri oluyordum.
Katları yavaş yavaş indiğimizde çıkış kapısına varmıştık.
Okulun bahçesinde siyah 22 model bir Passat'ın önünde toplanmış bizimkileri gördüğümüzde onların yanına doğru adımladık.
Arabanın bütün camları 4 numara cam film kaplamalıydı, Asrın abim kaputuna yaslanmış karşısındaki Alp abi ile konuşuyordu.
Adımlarımı hızlandırdığımda kısa süre içerisinde arabanın yanına varmıştım. Asrın abiciğimin yanına geçebilmek için onun önünde duran Serhan ve Çınar'ın ortasından onları ittirip geçtim.
Asrın abimin yanına vardığımda o kollarını sarılmam için açmıştı. Kollarımı beline doladığımda, o da kollarını boynuma dolamıştı.
"Kralım bir foto çekilebiliriz mi?" Diyerek Asrın abimden ayrıldığımda "Tabii aslan kardeşim." Demişti.
Siyah Passat'ın kaputuna yaslanmış abimin yanına geçtiğimde abim kolunu omzuma atmıştı.
Kafamı arkaya doğru çevirip çakar kontrol yaptığımda arabanın üstünde çakar olduğunu gördüm.
Çakarlar içeriden de değildi.
Fotoğrafımızı çeken Barlas'a doğru döndüğümde yüzümde herhangi bir mimik kullanmadan dümdüz durdum.
Barlas fotoğrafımızı çektiği telefonu Asrın'a verdiğinde ortaya çıkan dünyanın en kıro fotoğrafına kahkaha atarak bakmış ve fotoğraf çekilme işini bitirmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Luzia
Short StoryAilenin ne demek olduğunu bilmiyordum, aslında ailenin samimiyetsiz, yalandan gülümsemelerle geçen akşam yemeklerinden, dışarıya karşı aldatmaca için olan sahte sevgilerden, nefretten ibaret olduğunu sanırdım. Normal olan yetiştirildiğim hayat deği...