19. Bölüm

2.7K 141 58
                                    

Bölüm geciktiren yazarınızdan merhaba, üzgünüm adam akıllı fikir üretmek için aklımı toplamam gerekiyordu. Şu anda çok toplu olduğu söylenemez ama en azından elimde fikir var ve okul da aradan çıktığına göre rahat devam edebiliriz ha? Lütfen beni bırakmayın, sizi seviyorum.

Bir anda acıyla inleyerek elini yüzüne götürdüğünde ben de acıyla sağ elimi silkeledim. Yumruklarımda kan gördüğümde kafamı kaldırıp hala dişlerini sıkıştırıp acıyla inlemekte olan August'a baktım ve burnundan ince bir şekilde akan kanı gördüm.

"Siktir, Cole!" Hızlı bir şekilde nefes alıp verirken bir yandan yüzüne gözlerimi dikmiştim. Burnundan akan kanı gördüğümde gelen hafif suçluluk duygusu da yok olmuştu.

"Neler oluyor?" Bir anda annemin sesini duymamla arkamı döndüm, yaklaşık yarım metre arkamda dikilirken bir yandan dehşetle açılmış gözleriyle olanları izliyordu. Yan gözle August'un durumuna baktığımda el sallamaya çalıştığını gördüm.

"Biz... konuşuyorduk."

"Bana daha çok yumruklarınız konuşmuş gibi geldi?!"

"Ah benimki değil, yalnızca oğlunuzunki." Bir anda August'a dönüp susturmak amacıyla bir bakış attığımda bana öfkeli gözlerle bakıyordu. Neden bilmiyorum, bu beni rahatlattı.

"Arkadaşın kim Cole?" Yavaşça boğazımı temizlerken elimi saçlarımın arasından geçirdim.

"Uzun süredir görmediğim bir arkadaşım."

"Neden onu döverek karşıladığını bilmiyorum Cole, ama-"

"Anne, yalvarırım içeri gir, ben geleceğim tamam mı? Bana izin ver."

"Ne demek izin ver, resmen çocuğun burnunu kır-"

"Anne, LÜTFEN!" Annem bir anda susup hala dehşetle bakan gözleriyle ikimizi süzdü.

"Bir bağırış daha duyarsam ikinizi de polise veririm." Daha sonra arkasını dönüp sert adımlarla uzaklaştığında tekrar August'a döndüm. Öfkeli bakışları yerindeydi, ancak gülümsüyordu.

"Eh... itiraf etmeliyim, beni gördüğündeki tepkini birkaç kez hayal ettiğimde bu da ihtimallerin arasındaydı." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp vererek içimdeki harareti yatıştırmaya çalıştım. Ancak iki şeyden birine izin vermek zorundaydım, ya onu gördüğüm için mutluluktan boynuna atlayacaktım ya da tekmelerle midesini deşene kadar rahatlamayacaktım. Mide deşme duygusu ağır basıyordu, ancak o kısmı dizginleyip yalnızca şiddetli öfkeye izin verdim.

"Neden buradasın? Yoksa döndüğünde kendine yeni bir sigara içme mekanı mı edindin?" Sonunda elini yüzünden çektiğinde burnundaki kanı elinin tersiyle sildi.

"Aslına bakarsan seni rahat bırakmaya çalışıyordum, sonra bir baktım buradayım ve beni fark etmemeni umdum, ve hayır sokaktan geçerken eve girdiğini gördüğümde falan vermedim bu kararı." Bakışlarında yarı utanç yarı alay vardı, ama her türlü sinir bozucuydu ve öfkemi artırıyordu.

"Bir aydan sonra bile düzgün bir açıklama yapamıyorsun!" Sesim fazla yüksek çıkmıştı, irkildiğini görebiliyordum. Yutkunup derin bir nefes aldıktan sonra bakışlarını öne eğdi.

"Haklısın, ortaya çıkıp yine hayatının içine etmemeliydim, ben... gitmeliyim." Yine sinirlenmeliydim, ama sözlerinde iğneleme olmaması bir an duraksamama sebep olmuştu.

Tam arkasını dönmüştü ki kolundan yakaladım.

"Buraya kadar gelip de hiçbir şey söylemeden gidemezsin. Bunu bana borçlusun." Kafasını kaldırıp bana baktığında bakışlarında bir saniye için acı göründü daha sonra kayboldu.

After Decisions (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin