7.Bölüm (The Smoke)

6.5K 267 32
                                    

 Selam. Bekletme için özür dilerim ama bunun uzun bir bölüm olduğunu düşünüyorum? İyi okumalar :*

Hemen onun peşinden gitmeye başlayamazdım, fazla bariz olurdu. İyice uzaklaşması için bekledikten sonra geriye dönüp manzaraya dönüyormuş gibi yaptım. Büyük ihtimalle arkasına dönüp kontrol etmişti ve manzaraya dönmemi gayet doğal karşılayacaktı. Birkaç dakika yavaş adımlarla yürüdükten sonra arkama dönüp onu kontrol ettim. Neredeyse gözden kaybolacaktı. Yeniden otobüse binmesi gerekiyordu,  bu yüzden onu görecek şekilde yaklaşık 50 metre arkasından yürümeye başladım. Yürüdükçe kara bulutların bu tarafa yaklaştığını görebiliyordum. August’un gidişiyle oluşan soğukluk, havayla bütünleşmiş gibiydi.

Uzaktan otobüs durağını ve orada otobüsü bekleyen sabırsız August’u gördüğümde durakladım. Sürekli olarak ayağını yere vuruyordu, ne yapması gerekiyorsa gerçekten acil ve önemli olduğunu hissetmiştim. Yağmur hafifçe çiselemeye başladığında otobüs gelmişti. August hızlı adımlarla otobüse bindi ve onunla beraber uzaklaştı. Otobüs gittikten sonra durağa doğru koşmaya başladım, zaman kaybedemezdim. Birkaç dakika sonra duraktaydım, otobüsün şu an gelmesini ummak zorundaydım yoksa onu takip etmek için başka bir yol bulmak zorunda kalacaktım.

Neyse ki o an olmasa da otobüs birkaç dakika sonra geldi. Hızlı adımlarla otobüse bindim ve şöföre yaklaştım.

“Merhaba bir şey soracaktım….buradan geçen tüm otobüsler aynı yere mi gider?” Şöför tuhaf bakışlarla bana döndü.

“Buradan zaten yol üzeri olduğu için geçiyoruz gibi bir şey… kimsenin binmesine alışkın değiliz.” Derin bir nefes aldım.

“Güzel güzel, otobüsler birbirinin rotasını takip ediyor yani?” Yine bana boş gözlerle baktı. Ne yani, hayatında hiçbir yolcu mu tuhaf soru sormamış?

“Buradan başka otobüs geçmediği için… evet teknik olarak öyle.” İçim rahatlayarak içten bir şekilde gülümsedim.

“Peki. Teşekkürler.” Yerime oturup camdan dışarıya bakarken şöför kafası karışık bir şekilde başını salladı. Büyük ihtimalle bu yol boyunca yolcu almayacaktı, tabii August’un otobüsü de, böylece eşit mesafeler katedebilecektik.

Bir süre August’un olduğu otobüsü göremedim ve panik olmaya başladım. Onun otobüsten indikten sonra nereye gideceğini tahmin etmek çok zor olurdu. Tam iyice endişelenmeye başlamıştım ki virajı dönerken önümüzde içinde tek bir kafa olan bir otobüs belirdi. O kafanın August’a ait olduğundan emin olduğum anda daha dik oturdum. O otobüsü gözden kaybetmemeliydim.

Uzun bir süre gittik. Bu sırada August’un otobüsü de benim otobüsüm de birkaç yolcu almıştı. Tek sorun otobüse binenlerin fazla uyuşuk oluşuydu. Kıpırdayın ama, bazılarımızın acelesi var!

Bir süre sonra August’un otobüsü büyük binaların olduğu bir yerde durdu. August’un yavaş hareketlerle indiğinşz görür görmez şöföre, “BİR SONRAKİ DURAKTA İNECEK VAR!” diye bağırdım. Şöfşr dahil bütün yolcular tuhaf bakışlarla bana döndü. En sonunda şöför, “Zaten tüm duraklarda duruyoruz fark ettiysen.” dedi sinirli bir şekilde. Kafamı sallayarak “biliyorum”, diye mırıldandım. En sonunda şöför sinirli bir şekilde önüne dönerek beni bırakacak olmanın verdiği hırsla durağa sürdü, ve tabii bu benim işime geldi.

İnerken şöföre en tatlı halimle gülümseyip “Teşekkürler” dedim ve hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Uzakta gördüğüm ufak noktanın August olduğundan emin olmak için adımlarımı hızlandırdım ve hafiçe koşmaya başladım. Kafanın ona ait olduğundan emin olduğumda ise adımlarımı yavaşlattım. Binaların arasından geçerek gözden kayboluyordu, bu onu takip etmemi giderek zorlaştırıyordu. En sonunda büyük ve cam bir binanın yanındaki bir ara sokağa girdi. Görünüşe göre onu bekleyenler vardı. Sokak cam binanın hemen yanındaydı. Binanın başında ise 5-6 takım elbiseli adam vardı. Olduğum duvara sindim ve arkamı yasladım. Sokak uzun sayılırdı bense başındaydım. Başımı çevirip sokağa baktığımda bir çöp konteynırının arkasında büyük bir boşluk olduğunu fark ettim. Adamların bulunduğu yerden az bir mesafe uzaklıktaydı. Yavaşça duvarla kendimi bütünleştirerek ilerledim. Olabildiğince az ses çıkarmaya çalışarak konteynırın arkasına sindikten sonra olduğum yerde az bir şey kaydım ve hafifçe kafamı uzattım. Onları görebiliyordum. Ve burası fazlasıyla kötü kokuyordu.

After Decisions (GAY)Where stories live. Discover now