7-

375 36 41
                                    

ᴍɪɴʜᴏ'ɴᴜɴ ʙᴀᴋış ᴀçısıɴᴅᴀɴ

Minho, okulun önünde arabasında kardeşi ,Jeongin'in, çıkmasını bekliyordu. 

Dersi bitmiş olmasına rağmen çıkmaması Minhoyu işgillendirmeye başlasa bile kapıdan çıkan bedenler ile bu düşünceyi itmiş, yüzüne bir  sırıtış yerleşmişti

Anlamlandıramadığı bir şekilde parti gününden beri Jeonginle Changbinin nasıl bir alakası olduğunu anlayamamıştı. Zaten iki gün içinde de anlayamazdı.

Arkadaşlar diye düşünmüştü ilk ama sonra bir arkadaşı olsaydı, Jeonginin anlatacagı gerçeği yüzüne vurmuştu. Sevgili olduklarını  düşünse? Ah, hayır. Minhonun düşüncesine göre bu çocuk ,Changbin, kardeşiyle sevgili olsaydı eğer iradesine hakim olurdu

Kesinlikle Minhonun tek düşüncesi buydu.

Bunlar bir yana sabah uyandığında yanında göremediği bu bedeni uzaktan izledi biraz.

Jeonginle birlikte kapıda bir şeyler konuşmuş sonra ise ilerlemye başlamışlardı. Minho da bu fırsatı kaçırmamak için arabasını yavaşça çalıştırdı. Bu esnada diğer sokağa dönen bedenler ile arabayı sürmeye başladı.

Yaptığı onun için sapıklık değildi, kardeşini takip ediyordu sonuçta (?) Yani bu onun için bir hiçti.

Sürmeye devam etti, etti ve en sonunda bir kafeye giren bedenler ile arabayı müsait bir yere çekti.

Bu esnada aklında dönen Changbin ile düşünmeye başlamıştı.

Kendisini hatırlıyor muydu? Ya da yaşadıkları geceyi? Şahsen Minho etkisinden çıkamıyordu. Altında yatan Changbin onun fazlasıyla aklını çelmişti. Her gözlerini kapandığında onu görmeside bunun bir kanıtıydı.

Düşüncelerini bir kenara iterek telefonuna uzandı hızla. Kendisini hatırlayıp hatırlamadıgını anlamanın tek yolu yanlarına gitmek olurdu. Bu yğzden hızla Jeonginin numarasını tuşladı.

Telefon biraz bekleme sonucu açılmıştı

"In-ah! Neredesin? Güzel, konum at yanına geleceğim. İşimiz var, hadi" ve telefonu kapatarak konumu bekledi. Aslında biliyordu ama işte belli etmemek lazımdı.

Telefona gelen konum ile arabasının kapısını açtı ve dışarı çıktı. Üzerine bol ceketinide aldıktan sonra arabayı kilitleyerek kafeye ilerledi.

İşte şimdi masada oturan ikiliyi görüyordu.

"En azından gelene kadar konuşabiliriz" Jeongin'in sözü ile Minho eliye sandalyeyi çekmiş ve oturmuştu

"Eee ne konuşuyorsunuz? Minhonun bakışları hızla Changbine kayarken kendisine bakınan gence uzun uzun bakındı.

Kesinlikle bu simayı unutmamalıydı karşısındaki genç sonuçta Minho gibi bir afet akıldan çıkmazdı. Yani bu Minhonun düşüncesiydi.

Minho umutla önündeki gence bakındı ama bşr tepki gelmedi. Onun yerine Jeongin söze atılmıştı

"Şey bu abim Minho. Hyung, bu da Changbin" Minho kardeşinin sözü üzerine bakışlarını tekrar Changbine çevirdi. Cidden kendisini hiç hatırlamıyor muydu bu genç?

Minho, umutla bakınmayı sürdürdü. Changbinin bakışlarında bir değişim görmedi. Tek fark ettiği şey ismi duyduğunda kısa bir süreliğine kaşlarının çatılması olmuştu. Onun harici hiçbir tepki almamıştı, Minho.

Bu yüzden hızla elini uzattı. "Memnun oldum, Changbin"

Changbinin bakışları Minhoya çıkmış sonra o da elini uzatmıştı. "Memnun oldum, Hyung"

Ortam gerilirken Minho cidden tanınmamasına üzülmüştü. Halbuki güzel bir geceydi ve Changbin Minhoyu sevmişti. Tabi, bu yine Minhonun düşüncesiydi.

Minho dalgınlıkla Changbine bakındı. Yanındaki kardeşi ise gergin ortamı bozmak için ayağa kalkmıştı hızla

"Şey Hyung gidelim o zaman. Sonra tekrar buluşuruz"  Changbin hızla başını sallarken Minho hala dalgın bakışlarıyla Changbine bakınıyordu.

Kırılmıştı. Hatırlanmamak onu kırmıştı ama bu ona hatırlatmayacagı anlamına gelmiyordu.

"Bizede gelebilirsiniz. Arkadaşını eve çağırmaktan çekinme " ve Minho da bakışlarını Changbinden ayırmadan yavaşça ayaga kalktı. Sonra ise hâlâ bir tepki alamaması ile kardeşine dönerek önden ilerledi.

Önce kasaya gitti. Aldıkları şeyleri ödedi sonra ise Jeonginle kafeden çıktı.

Sessiz adımlarıyla arabaya ilerledi, Jeonginde hızla peşinden geliyordu. Arabaya girdiklerinde ise Jeongin hızla Minhoya dönmüştü

"Çok hızlı geldin, yakın mıydın?" Minho sadece  başını salladı. Aklında bie sürü soru vardı.

Arabayı yavaşça çalıştırdı ve eve doğru sürmeye başladı. Sessiz araba ortamı iyice gererken Minho en sonunda konuşma kararı almıştı

"Changbinle aranda ne var?" Jeongin, Minhonun sorusu ile hızla ona dönerken biraz durmuştu.

"Yani... Flörtüz" biraz çekinerek söylemesine Minho sadece başını sallamıştı. Aklında hala çözemediği sorular vardı.

"Evde parti yaptığın gün. Sizi yan yana hiç görmedim" Minho bakıllarını yoldan çekmezken kardeşinden gelecek cevabı bekliyordu. Jeongin  ise abisinin odasından hiç çıkmadığını hatırlayarak ona dönmüştü

"Hiç aşağı inmedin ki, nereden biliyorsun?" Minho bira durdu sonra ise boğazını temizledi

"Aşağıya su almaya indim. Sende birisiyle konuşuyordun"

"Nasıl birisiyle!" Jeonginin yüksek çıkan sesine Minho yüzünğ buruşturmuş ve kısa  süreli bakışını yoldan çekerek kardeşine çevirmişti

"Ne diye cıyaklıyorsun, pis yunus. Hem sen bir şeyler mi karıştırıyorsun? Bu flörtüde geç öğrendim" ve Jeonginden bir çekiş dökülmüştü.

"Bir şey karıştırdığım yok. Sadece... neyse öyle işte" minho sadece mırıldanmıştı. Aklının bir köşesi Changbine ayrılırken ne yapacağını düşünerek yola bakındı.

"Peki zorlama yok. İstediğin zaman çağır Changbini. Takılın evde zaten geç geliyorum" Jeonginde abisini onaylarken yol yine sessizleşmişti

Minho bitmeyen yol ile aklında gezinen Changbinleri kovmaya çalışıyordu.

Jeongin ise o zaten ayrı bir kafada, ayrı düşüncelerdeydi

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Minho asık oldun, unutamıon fln
Ben olsam bende olrm nets

Kendinize iyi bakın
Bıbı

His Brother  ×MinBin×Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt