20-

276 24 1
                                    

Güzel bir gün. Güneş tepede, dışarısı sıcak ve cıvıl cıvıl.

Eve her zamankinden farklı olarak tatlı bir telaş hakimken Changbin gözlerini açmıştı. Aslına bakılırsa bırakılsa uyumaya devam ederdi ama evde ki Chan ve Jisung'un koşturma sesleri ve konuşmaları onu uykusundan almıştı.

Yavaşça yatağından çıkmış ve adımlarını kapısına ilerleterek odadan da çıkmıştı. Şimdi kısık gözlerinin hedefi Chan ve Jisung olmuştu.

"Napıyorsunuz?" Tek kaşını kaldırarak bakınırken bir eliyle kapıya tutunuyor, boşta kalan eliyle dağılmış saçlarını tarıyordu.

"Hiç dışarı çıkıcaz. Hava güzel, sende gelmek ister misin?" Jisung her zamanki gibi hızla konuşmasını bitirerek gülümserken gözlerini kısmıştı. Changbin ise sadece arkadaşının tatlıklarına gülerek başını sallamıştı

"Hayır... Biraz daha uzanmayı düşünüyorum. Sonra Seungminle buluşurum. Konuşmam gereken şeyler var." Jisung sadece başını sallarken Changbin tekrar odasına dönmüştü. Sonra ise aklına gelen soru ile geri dönüp Jisunga bakmıştı. "Dün neredeydiniz? Ev çok sessizdi" ve koridoru  bir sessizlik kapladı. Ama bu sessizlik kısa bir süre sürmüştü

"Yüksek ihtimalle uyuyorduk. Odalarımıza baktın mı?"  Changbin başını iki yana sallarken Jisung yine başını sallamıştı. "Uyuyorduk. Sana haber vermeden çıkmayız ikimizde aklında kalmasın" ve Changbin'in gözünü devirmesi ile Jisung gülerek en sonunda yanına bulunan odaya girmişti. Changbinde onu takip ederek odasına girmiş ve yatağına atlamıştı.

Bugün ki planı biraz daha dinlenme sonrası Seungmin ile buluşup biraz ona laf etmekti. Sonuçta kendisinden Jeonginle arasında olan şeyleri saklamıştı. Biraz bunun hakkında konuşsalar bir şey olmazdı. Ondan sonra ne yapacağına ise sonra karar vermeyi düşündü. Şimdiki ilk ve tek isteği biraz daha uyuklamaktı

🌼🌼🌼

Changbin istediği gibi öğlene doğru tekrar uyanmıştı. Şimdi ise mesaj çektiği Seungminle buluşmak için hazırlanıyordu.

Üzerine klasik bir tişört ve altına kotunu giyerek saçlarını birazcık şekillendirmeye çalıştı. Kıvırcık saçları pek buna izin vermezken uğraşmayı bırakmış ve odadan çıkmıştı. 

Ev dün geldiği gibi sessizliğe hakimken derin bir çekerek kapıya ilerledi, Changbin. Herşeyi almıştı, hazırdı.

Kapıyı açtı ve  kendisini sokağa attı. İnsanlarla dolu caddelerden geçmeyi es geçerek ara sokaklara daldı. Kulağına taktığı kulaklıgını da telefonundan bir şarkı seçerek eşleştirdi. Şimdi arkada çalan şarkı ile ilerliyordu. Adımları her zaman buluştukları kafeye ilerliyordu...

Kısa bir kaç sokağı geçtikten sonra geldiği kafe ile gülümsedi. Burası fakültenin önündeki kafeydi ve Seungminle en çok burayı tercih ettikleri için buraya gelme kararı aldı.

Önce gözleri ile içeriyi taradı sonra ise daha gelmediğini düşündüğü Seungmin ile dışarıda bir yere oturdu.

Hava güzeldi, içeri oturmak saçma olurdu sonuçta.

Eline telefonunu aldı. Kulağındaki kulaklığıda önüne bıraktı. Büyük bir dikkatle telefon rehberinde Seungmini aradı. Tabi, bu kısa sürmüştü. Karşısındaki sandalyenin çekilmesi ile geldiğini düşünerek bakınmıştı. Tabi, bu düşüncede yanlış olmuştu.

"Merhaba binnie"

Minho. Changbin'in tam karşısında otuz iki diş sırıtarak bakınıyordu.

"Senşn ne işin var burada?" İster istemez gerilen Changbin kaşlarını çatarken Minho sadece omuz silkmişti .

"Kardeşimin arkadaşını görmek istedim? Olamaz mı?" Minho'nun yaptığı imayı görmezden gelmek için göz devirdi, Changbin. Şuan gününe Minhoyu görerek başlamak istemiyordu. Teknik olarak ilk Chan ve Jisungu görmüş olsa bile, ilk olarak dışarıda Minhoyu görmeyi istemiyordu.

"Peki, gördüğüne göre gidebilirsin Hyung" Changbinin sözüne sadece göz devirmiş büyük olan. Burada olmaktan zevk aldığı yüzündeki mimiklerden belli olurken, Changbin sadece Seungminin gelmesini istiyordu.

Masada uzun bir sessizlik döndü. Changbin ne kadar çözdüklerini düşündüğü Minho olayıyla rahat olmak istesede bunu başaramadıgından dolayı sadece ellerine bakınıyordu. Minho ise... O halinden memnundu. Yüzündeki gülümseme ile önünde oturan Changbini süzüyordu. Kısaca açıkta kalan boynuna ve kollarına bakınıyordu.

Masadaki sessizlik sürerken başka bir sandalyenin çekilmesi ile Changbin ve Minho oturana bakınmıştı.

"Yanlış bir zamanda mi geldim?" Seungmin başını Changbine dönerken gözü ile oturan Minhoyu işaret etmeyi ihmal etmemişti bu sözünde

"Hayır. Minho Hyung da tam kalkıyordu." Changbin, yapmacik gülümsemesini hızla Hyunguna çevirirken Minho uzun bir süre Seungmşne bakınmıştı. Sonunda ise pes ederek ayağa kalkmıştı.

Masadan uzaklaşmadan önce bakışlarını tekrar Changbine uzatmış ve sırıtmıştı. "Görüşürüz bebeğim. Sonra tekrar konuşuruz" ve göz kırparak kaldırıma geçerek ilerlemişti.

Changbin duyduğu bebeğim kelimesi ile olduğu yerde kızarırken Seungmin sadece bir cevap bekler gibi bakınıyordu. En sonunda ise Changbin ellerini başına dayayarak gözlerini kapamıştı. Aklında kısa bir süreliğine de olsa yattıkları gecede kendisine böyle seslenmesi geliyordu. Bunu şuan düşünmesi sağlıklı değildi, bu yüzden  hızla başını iki yana sallayarak Seungmine bakınmıştı.

"Şuan bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." sinirliydi konuştukları ve anlaştıkları gibi birbirlerine yabancı veyahut sadede kardeşinin arkadaşı ve abisi olarak kalacaklardı ama Hyungunun bu sözü herşeyi bozuyordu. Unutmak isteyen Changbinin aklını karıştırıyor. Kendi isteğinin ne olduğunu çözememesi için uğraşıyordu.

Birkaç saniye ikiside sessiz kaldı. En sonunda masaya gelen garson ile siparişlerini vererek konuştular.

Şimdi daha iyiydi. Biraz sessizlik ve aklını başka şeye odaklamak Changbine iyi gelmişti. Şimdiki konusu Seungmin ve Jeongin olucaktı. Bu yüzden deminkine tezat bir şekilde gülümsedi.

"Bana anlatmak istediğin bir şeyler var mı?"  Seungmin ani gelen soru  ile kaşları havalanırken Changbin omuz silkmişti.

"Ne gibi bir şeyler?"

"Bilmem. Biliyorsun dün Jeonginle konuştum." Mesajı alan Seungmin usulca başını sallamıştı. Changbinden laf yiyecekti. Bunu kendisine sırıtarak bakan Changbinden anlıyordu

"Şöyleki söyleyecektim. Sadece  kendi işinde yoğun olduğun için söyleyemedim"

"Cevap güzel ama yeterli değil. Detay istiyorum! Sana herşeyimi anlattım, sıra sende" 

Ve sonrası ise Seungminin parti gününü anlatması ve herşeyin bir anda gelişmesi ile ilerlemişti.

Günün geri kalanı güzel ilerlerken Changbin sadece akşam olmasını istiyordu. Akşam olduğunda Minhoya yazıcak ve anlaştıklarına dair olan konuşma faslını tekrarlayacaktı. Yoksa Changbinin tahmini üzerine Minho bu konuyla taşak geçmeye ya da unutmamayı sürdürmeyi amaçlayacaktı. Ve Changbin bir an önce bu konuyu halletmeyi istiyordu

~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Uzun süre sonra geldi, eh anca
İyi okumalar *

His Brother  ×MinBin×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin