13-

283 28 12
                                    

Yeni ders günü ve amfi de en arkaya oturan bir adet Changbin. Normalde asla en arkaya oturmazken bugünlüğüne kendisini oraya atmıştı.

Dalgın bir şekilde düşüncelerine boğulmak için en arka ve köşe her zaman iyi bir seçimdir. Şimdi ise eli çenesinde yerlerine yerleşen öğrencilerin uğultusu dışında kendi zihniyle sohbet ediyordu. Bu sohbeti o kadar derindi ki yanına gelen ve soru yağdıran arkadaşını duymamıştı bile, koluna yumruk yiyene kadar tabi.

"Sen iyi misin? Kaç saattir, Changbin Changbin diyorum" Seungmin endişeli bakışlarını arkadaşına atarken yavaşça yüzüne eğilmişti.

Çökmüş Changbin görmeyi beklediği bir şey değildi. Gece uyumamış ve dalgın olan Changbin birqz çekilmez oluyordu onun için

"Sadece dalmışım. Bir şey mi oldu?"

"Hayır. Sadece bugün niye arkadayız?"

"Dediğim gibi biraz dalgınım. Derse de katılmam, imza için geldim. İstersen önlere geç" ve Changbin yine aynı pozisyonuna geçerek sıraya bakınmaya başlarken Seungmin sadece söylenmişti. Tabiki de arkadaşını bırakıp öne geçmiyecekti. Sonuçta derse katılmak isteyen her şekilde katılırdı.

...

Dersin bitimi ile profesör sınıftan çıkarken Seungmin tekrar arkadaşına eğilerek bakınmıştı. Changbin ise kaşları çatık bir şekilde düşüncelerdeydi.

Minhodan nereye kadar kaçabilirdi? Ya da Jeonginden ne kadar saklayabilirdi? Aynı şekilde Chandan da saklayamazdı ama anlatamazdı da çünkü Chan ciddi anlamda Minhoyu sevmemişti...

Konuşabilirdi belkide... Ilımlı yaklaşma sonucu çözülmeyecek şey olmazdı?  Emin değildi. İçinde çözemediği sorulara boğulurken amfinin boşaldıgının bile farkında değildi. Yine Seungmin onu dürtmese  orada kalırdı.

"Hadi kalk bahçeye belki temiz hava açar seni..." ve Changbinin koluna girerek ilerletmeye başlamıştı, Seungmin.

Bahçeye doğru ilerleyen ikili boş bank arayışına bakınırken Seungmin tanıdık gördüğü sima ile hızla Changbini dürtmüştü, yine

"Chan değil mi, o?" Ve Changbin gördüğü arkadaşı ile başını sallamış ve Seungmin ile oraya ilerlemeye başlamıştı

"Merhaba Chan!" Seungmin hızla eğilerek selam vermiş ve Changbinin yanına geçmişti

"Merhaba Seung. Nasılsın?"

"İyi öyle. Sen niye gelmiştin?" Seungmin, Changbinin konuşmaması ike konuşmayı devralırken Changbin yine başka dünyalara dalmıştı

"Fark ettiğin gibi biraz dalgın" demişti Chan çenesiyle Changbini göstererek "Şurada ki kafeye götüreyim dedim. Hem iyi gelir, belki anlatır"

Seungmin anlayışla başını sallarken ayağa kalkmıştı hızla "Ben gideyim. Ders var. Changbin'in imzasını atarım. Sen biraz ilgilen onunla" ve el sallayarak fakülteye ilerledi.

Chan dalgın olan arkadaşına bakınarak ayağa kalkmış ve onu kolundan tutarak kaldırmıştı

"Kafeye gidiyoruz. Biraz sohbet edelim. Jisungta derste zaten" ve Changbin'in onayını beklemeden onu ilerletmeye başlamıştı.

Zaten Changbin de ona kafa yorucak gibi değildi.

🌼🌼🌼

Nereden bakılsa yarım saattir karşılıklı oturuyordu ikili. Ne Changbin konuşmuştu, ne de Chan Changbini zorlamıştı konuşması için

Masaya gelen garson, nereden bakılsa, yarım saat önce verilen siparişleri yine getirmiş ve hızla gitmişti. Sonunda ise Chan dayanamayarak konuşmuştu

"Changbin, bana herşeyi anlayabileceğini biliyorsun? Daha iki gün önce bunu konuştuk. Şimdi açık konuşacagım" ve yavaşça öne eğildi. Changbin, Chanın ciddiyetle kendisine eğilmesiyle yutkundu

"Yattığın kişiyi öğrendiysen bile bunu söylemekten çekinme sonuçta yediğin boku söyledin. Bundan çekinme." Ve tekrsr geri yaslandı "Şimdi ne oldugunu anlat, hadi"

Changbin yolun sonuna geldiğini anlayarak sıkıntıyla nefeslenmişti. Chana söylemeliydi çünkü bariz belliydi Chan merak ediyor ve sinirleniyordu. Changbinin kendisinden bir şey saklamasını istemediği belliydi.

"Peki... Ama çok kızma olur mu?" Changbin bakışlarını Chana çevirdiğinde Chan tereddütle başını sallamıştı

"Şu geçen markette görüp sevmediğin çocuğu hatırlıyorsun değil mi?" Chan tekrar başını sallarken Changbin, bu yolun sonununda iyi olmayacağını kestiriyordu.

"Heh işte ben o Hyungla şe-" ve Chan hızla ayaklanmışrı

"NE!?"

Changbin kendilerine bakınan insanlara özür niteliğinde eğilirken hızla Chanı omuzlarından tutarak yerine oturtmuştu. Chan ise ona kitlenmiş bir şekilde bakınmaya devam ediyordu

"Biliyorum kendimden büyük biriyle olmama karşısın ama cid-"

"O şerefsiz seni bıraktı ve yüzüne bakmıyor demi? Belliydi o sıfattan! O adamı bulmazsam bende ney-" Chan yine ayaklanmak için atılırken Changbin tekrar onun  koluna sarılmıştı. Kesinlikle kafeden kovulacaklardı.

"Öyle değil! Sadece yatmışız, hatırladım işte o kadar..." Chan tek kaşını kaldırarak bakınırken kafenin girişinden gelen sesler ile Changbin, bugünün ölüm günü olduğunu düşünmeye başlamıştı

Chan yine hızla ayağa kalkmaya yeltenirken Changbin hızla onun koluna yapışmış üstüne üstlük bırakmadığı kolu tutarak masanın altına eğilmişti

"Sakın! Sakın kalkma! Sadece öğrendim. Öğrendiğinden haberi yok!" Changbin fısıltıyla konuşurken Chanın kaşları olduğundan daha çok çatılmıştı.

Önce arkasına bakınmış sonra Changbinin duyması için biraz masanın altına eğilmişti

"Bu piç sana seninle yattığını söylemedi? Ben yanlış mı algıladım, hayır. Şimdi sus ve otur!"

Chanın olduğu yerden kalkması ve Changbin'in onu tuttuğu koluyla birlikte sürüklenmesi bir olmuştu.

Kısacası bütün bakışlar Chana ve yerde iki büklüm koluna tutunan Changbindeydi.

Bu bakışlar arasında Minho da varken, Changbin utancından yok olmak istemişti

~~~~~~~~~~~~~~~~

Rezil cbin valla

Kendinize iyi bakın
İyi okumalar

His Brother  ×MinBin×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin