12-

308 37 42
                                    

...

Film izleme faslı devam ederken Changbin uyumuştu. Jeongin ise hâlâ tek tavanca önündeki filmi izliyor, bir yandan da rüya gören Changbine bakınıyordu.

Changbin ise kendisinden bir haber sadece mırıldanıyordu.

Jeongin, bir süre daha filmi izledikten sonra yavaşça durdurmuş ve Changbine dönmüştü. Koltukta rahat olugunu düşünmüyordu, belkide bu yüzden mızmızlanıyor diye düşünerek uyandırmak için elini omzuna koymuştu

"Changbin... Kalk seni kalacağım odaya götüreyim" Jeongin'in sessiz sesi Changbinin kulağına farklı bir şekilde ilişirken sadece mırıldanmıştı

"Hm.. mm.."

"Mırıldanma hadi" Jeongin biraz daha dürttü Changbini ama cidden bir tepki yoktu. Changbin sadece mırıldanıyordu.

Şöyle ki Jeongin onun mırıldanışında mantıklı bir kelimede yakalayamıyordu.

Bir süre daha önüne döndü, Jeongin. Böyle olmayacaktı çünkü kendisi Changbini taşıyamazdı. Bu yüzden şimdilik burada uyuması iyiydi.

Bir müddet önündeki televizyona odaklandı Jeongin. Sonra ise yanındaki Changbinden gelen sese tekrar dönmüştü.

"Min..."uzun bir bekleyiş ardından tekrar mırıldanmış sonra tekrar aynı basit kelimeyi söylemişti.

Aslında bu Jeongin için bir şey ifade etmiyordu ama merakı Changbinin bunu nefes nefese bir tarzda söyleme şekliydi. Bir müddet yinr odağını Changbinde tuttu, Jeongin. Sonra ise anlamayarak önüne döndü.

Akşam yerini geceye bırakana kadar böyleydi. Jeongin arada Changbine yaklaşmış ve onu anlamaya çalışmıştı. Changbin ise rüyasında gördüğü şeyle kısa kısa sayıklıyor sonra sessizleşiyordu.

Sessiz evde tek ses kaynağı televizyon olurken açılan kapı ile ses artmıştı.

Minho işten dönmüştü ve ilk odağıda ışık yansıyan salon olmuştu.

"Sen halâ yatmadın... mı?" Sorusu Jeongnin yanında gördüğü uyuyan Changbin ile sessizleşirken Jeongin abisine dönmüştü

"Sana söylemiştim ama sanırım beni cidden kâle almıyorsun. Arkadaşım gelicek demiştim" Jeongin'in sözlerini umursamamıştı Minho. Tek odagı yanında huzurla uyuyan gençti

"Arkadaşını niye burada yatırıyorsun?" Sorusunu yine Changbine bakarak yöneltirken Jeongin sadece göz devirmişti

"Uyandıramadım. Rüyasının etkisinde yüksek ihtimalle çünkü söylenip, sayıklayıp duruyor" Minho sadexe başını sallamıştı sonra ise hızla koltuğa yaklaşarak eğilmişti

"Onun yatıracagım"

"Onu taşıyabilir mis-" ve Jeongini yine kâle almayarak Changbini kucağına alarak kalkmıştı, Minho.

"Sesini kıs. Bende yatarım birazdan, gece kalma. Zaten kalmışsın ama neyse.." ve kucağındaki beden ile yuları adımları

Minho gözlerini ayırmadan kucagındaki bedene bakarken sırıtmıştı. O çok güzeldi. Minhonun gözünde cidden o mükemmeldi. Sonuçta her uyuyan insan uyurken güzel olmazdı.

Minho, kucağındaki Changbinin kaymaması için bir kez hoplatmış ve getirdiği odanın kapısını dirseği ile açarak genci yatağa yatırmıştı. Bir kez bile gözlerini üzerinden çekmezken sırıtmadı genişlemişti. Aklına birlikte oldukları gün gelmişti.

Minho yine ona üstten bakıyordu ve uyuyan beden yine onun altındaydı. Tek fark Changbinin uyuyor oluşuydu.

Minho usulca üzerinden çekildiği bedene bakındı sonra ise yine sayıklamaya başlayan beden ile biraz yakınlaştı. Jeongin'in dediği gibi bir şeyler söylüyordu ve tek anlaşılan kelime yine 'Min'di. Nefes nefese ve ihtiyaçla çıkan bir 'Min'di...

Minho usulca gence bakındı. Ne için bu kadar sayıkladıgını merak etmişti. Kimin adını söylediğini... Ama sadece merak. Yavaşça yataktan uzaklaştı ve kapıdan çıktı, Minho.

Sonra ise hızla kendisini odasına attı. Aklında dolaşan Changbinle güldü. Aklından çıkmayam genç onun sırıtmasına sebep oluyordu sürekli, her zaman gözünün önüne gelen bedeni olsun, gülüşü olsun, kıvırcık saçları veyahut utancına karşın kendisinde olan kasları olsun. Minho sadece sırıttı. Changbini bir kez daha yakından görmeyi isterdi.

🌼🌼🌼

Gece saat 3'e yaklaşırken derin bir nefes alarak uyanmıştı, Changbin.

Gözlerini hızlı hızlı kırpıştırırken alnına yapışan saçlarını hızla geriye itmiş ve hızla dudaklarını ıslatmıştı. Aklında ise dönen isim ve yüzle öylece kalmıştı.

Gözlerini kapadığı anda gözleri önüne gelen yüz onun nefesini kesmişti. Bunun iyi miydi, kötü müydü olduğuna kendisi bile emin değildi.

Minho. O günden aklında kalan tek isim sadece buyken, tekrar bu eve gelmesi ile rüyasında gördüğü Minho ile dili tutulmuştu.

Olmasını ummadığı kişi çıkmıştı. Jeongin'in abisi, Minho. Yatmış oldugu kişi işte tam olarak oydu.

Ne yapacagını bilemedi o an. Ne yapmalıydı? Emindi, Minhonun kendisini hatırladıgından emindi ama belli etmemesi aklında spru işareti bırakmıştı. Şimdi ise takılmaması gereken konu buyken hızla yataktan doğrulmuştu.

Belkide gitmeliydi. Ne yapacağını bilmiyordu ama kalmasının iyi olup olmayacagını da bilmiyordu. Paniklemişti işte, bu yüzden sessizce ama hızla odadan çıkmıştı.

Karanlık koridorda sessizce ilerlemiş ve merdivenin başına ulaşmıştı. Sonra ise aklına dolan görüntüler ile bakışlarını en uçtaki odaya çevirmişti.

Çok az hatırlıyordu...

Jeongini bulmak için odalara bakınmıştı sonra ise balkondaki sülieti o sanarak oraya gitmişti. Devamı ise bulanıktı ama tahmin edilebilirdi. Aldığı içki ile kafası yerinde olmayan bir Changbin ve onu güzelliği ile fırsatını kaçırmak istemeyen bir Minho

Changbin'in aklında ise tek bir soru vardı. Neden kendisine söylememişti? Onu beğenmemiş miydi? İyi değil miydi? Evet, Changbinin aklında bir tek bu sorular vardı ama o bunlardan kaçmak istedi. Bu yüzden bakışlarını merdivene çevirdi. Karanlık olmasına rağmen perdelerin arasından sızan ay ışığı ile önünü görebildiği kadar aşağı indi.

Dikkatli inişi sonrası salona bıraktığı çantasını aldı sonra ise kapıya ilerledi, ayakkabılarını giydi ve sessizce açtığı kapıdan dışarı çıktı.

Gecenin karanlığını bozan sokak lambasına doğru ilerledi bahçeden çıkarak sonra ise telefonunu çıkardı. Bu saatte yürüyerek eve gitmek iyi fikir değildi. Bu yüzden Chanın kendisine söylenmesini göze alarak onu aradı. Bir kaç saniye sonra açılan telefon ile Chana kısa bir açıklama yapmış sonra ise beklemeye başlamıştı.

Boş gözleri yola bakınırken, aklı düşüncelerle doluydu.

Changbinin istediği olmuştu. Aklını çelen kişiyi bulmuştu ama şimdi ne yapacağını bilmeyerek kaçmayı seçmişti. Dolu aklı bin türlü senaryoya ev sahipliği yaparken yaklaşan araba ile sadece doğrulmuştu.

Bitmeyen gecesini de bunları düşünmeye vermeye seçmiş ve duran arabaya binmişti.

Şimdilik konuşmayacaktı. Aklında bir şeyler oturttugunda Chanla konuşacaktı. Chan da zaten onun üstüne gitmezdi. Bu yüzden sadece yola bakındı, Changbin.

Onun günü daha yeni başlıyordu...

~~~~~~~~~~~~
Minho biraz arsız yani çok şey etmeyin, Cbinde biraz çok kafaya takıyor öyle işte

Kendinize iyi bakın, byy

His Brother  ×MinBin×Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ